Yeniden İstanbul
31 Mart seçimleri sonrası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçları Türkiye’nin 36 gününü meşgul eden birinci derecedeki bir sorun olmuştu. Açıklanan seçim tarihine bakılırsa bundan sonraki 46 günümüz yine bu seçim tartışmaları ile geçecek. Sonrasını da Allah bilir.
Millet İttifakı’nın resmi ve gayrı resmi üyeleri olan partiler, partilerin dışında ittifaka destek veren illegal örgütler 31 Mart seçimlerine şaibe katma konusunda organize bir çalışma ortaya koyarak seçimin birkaç bin oyla CHP’ye geçmesini başardılar.
Doğrusu CHP ve destekçileri 31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanacaklarını beklemiyorlardı ve çabaları da bu yönde değildi. Beklemedikleri için de sandıkların özgürce konduğu demokratik ülkelerin hiçbirinde eşi benzeri görülmemiş türden bir seçim hilesine başvurdular. Çünkü CHP ve destekçilerinin bu seçimden istediklerini elde etmeleri için bir tek yol vardı;
Seçimleri şaibeli hale getirmek. CHP’liler de yaptıkları hilelerle bu şaibe ayyuka çıksın diye çalıştılar. Ve bile bile yaptıkları hilelerin büyüklüğü bu şaibenin gizli kalmasını da imkânsızlaştırdı.
Onların hile oyunuydu!
Bu köşede seçimlerden hemen sonra, “hilebazların ağababaları bu hilelerinin görülmesi için yol üstündeki bütün duraklara iz bıraktılar. Anlayacağınız bu hileyi tertipleyenler bu hilenin görülmesi ve dolayısıyla seçimlere şaibe bulaşmasını istediler.
Yani istediler ki;
İstanbul’da hem sandık başındaki ‘özel görevliler’ tarafından hem de seçim kurulundaki ‘özel görevliler’ tarafından yapılacak desise ve hilelerle sona doğru CHP önde olsun, herkes ‘CHP kazandı’ya inansın,
Sonra AK Parti onların yaptıkları bu bariz hileleri fark etsin,
Akabinde sonuçlara itiraz etsin,
Millet de ‘İmamoğlu/CHP kazanmışken AK Parti iktidar gücünü kullanarak İmamoğlu’nun hakkına el koydu’ şayiasına inansın” demiştik. Bu konuda aynı kanaatte olduğumu belirtmek isterim.
Bu sebeple CHP’nin beklediği ve planladığı gibi AK Parti YSK’ya yaptığı itirazda son derece haklı idi. Bunu CHP’liler de biliyordu ve dediğim gibi adamlar bu planı hazırlarken bunun fark edilmesini özellikle istemişlerdi.
Bu konuda da geçen yazılarımızda:
“Aslında AK Parti’nin çok yerinde ve dahi haklı itirazlarının kabul edilmeyecek bir yönü bulunmamaktadır. Çünkü CHP ve yandaşları bir yıldır üzerinde çalıştıkları bu sinsi plânı gizleme gereği duymadılar, bahusus herkes tarafından görülmesini, bilinmesini istediler.
Neden mi?
CHP zaten biliyordu
CHP İstanbul seçimlerini normal şartlarda kazanmayacağını biliyordu. Bunun için iki şey gerekli idi:
1. CHP, 31 Mart’ta yaptığı gibi sinsi işler yaparak seçim kazanacaktı. Aleni yapılan, bu bir nevi hırsızlık ve yolsuzluğu fark edecek olan AK Parti’nin itirazları CHP’yi mağdur pozisyonuna sokacak ve seçimlerin yenilenmesi halinde ancak bu mağdur edebiyatı ile seçimleri kazanacaklarına inanmışlardı.
2. CHP, yaptığı tüm atraksiyonlara rağmen 31 Mart seçimlerini kaybetseydi bu sefer kendi yaptıkları (ve ayan-beyan ortada olan) bir anlamda hırsızlık ve hilelere ait (isim isim yer alan) yolsuzluk belgelerini kamuoyuyla paylaşarak mesela, ‘İktidarda olan AKP’dir, bu vesileyle devletin imkânlarını kullanarak sandık başkanı olmaması gereken yüzlerce kişiyi sandık başkanı yapmak suretiyle seçimlerde yolsuzluk yapmıştır’ diyecekti ve hepimiz buna inanacaktık. Kısıtlı seçmen için de aynı metoda başvurarak, ‘Bunu yapsa yapsa devletin imkanlarına sahip olan AKP yapar’ diyerek seçimlerin iptalini talep edeceklerdi. Neticede iktidarda olan AK Parti idi ve devletin İlçe, İl Seçim Kurullarını etkileyebilecek kudret onlarda vardı/r. Bu sebeple CHP’nin seçimlerle ilgili ortaya atacakları belgeli bu iddialar herkesin kabulüne mazhar olacaktı” diyerek CHP ve destekçilerinin asıl niyetlerini deşifre etmiştik.
Yukarıda da belirttiğim gibi, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanacağına inanmıyordu. Son çare olarak hileye başvurmak istediler. Bu da YSK’dan döndü, olay budur.
Hayırlı olsun.