Yeni ve sivil anayasa heyecanı
Bir devletin
hukuki varlığı onun tüzel kişiliğidir. Kurucu unsur olmasının yanısıra,
devletin devamlılığı esasına müteallik olan bu (kamu) tüzel kişilikleri de
devletlerin ay(ı)rıl(a)mazı ve tamamlayıcı niteliğidir.
Devletleri
tanımlayan ve tamamlayan nitelikleri ancak bir yapı (statü) ile vücut
bulabilir. Zira kendigörevlerini ve vatandaşlarının kendisine karşı görevlerini
ancak bir statü ile, yani koyduğu kuralların bütünü ile gerçekleştirebilir.Devletler
için bunun adı toplumsal sözleşme yani ANAYASA’dır, yani devletin
yönetimini, bu yönetimin el değiştirme yöntemini, vatandaşın haklarını
belirleyen hukuki metin. Bu hukuki metinde, yani anayasada, devleti yöneten
iktidarın -aslında devletin- sınırlandırılması da olmazsa olmazdır.
İngiltere
örneğinde olduğu gibi teamüli olmayıp yazılı olan anayasaların yukarıda kısaca
belirttiğimiz statü ile kayıt altına alınması devletlerin hukukiliğinin
göstergesidir. Teamüli anayasalar ise konumuzun dışındadır.
Kavram
olarak değiştirilebilirliği içeren “anayasa”, Türkiye'de, 1924’ten sonra
sadece askeri darbelerden sonra değiştirilebilmiştir. “Bütünkanun”
olarak aslında devletin ve sistemin işleyişi, bireylerin hakları alanında
donukluğa yani devleti “sabitlemeye” yol açmamak için anayasalardeğişebilir.
Vesayet odaklarının dili olan“kurucu iktidar” ya da “tali iktidar”söylemleriile
dünyada ışık hızıyla yol alan değişiklikleri ıskalayan bir Türkiye’nin
karşılaşacağı zorluklarla baş etmesi mümkün görünmemektedir. Bu sebeple
anayasalar vatandaşların ve devletin geleceği ile ilgili ihtiyaçları bakımından
ve tabi ki kurallar muvacehesinde milletin onayıyla değişikliğe gidebilmelidir.
Bu kolaylık talebimiz M. Foucault’nun “biyopolitika” ve “biyoiktidar”ından
öte bir şeydir.
Bu konudaki
düşüncemizi; geçmişte de açıkladığımız gibi “siyaset kurumunun yani TBMM’nin
anayasa yapmada tek hak sahibi olduğuna, millet adına bu hakkı kullanmasının
yükümlülük olduğuna, milletin iradesini geçmiş yasalar, kurallar, söylemlerin
kısıtlayamayacağına inanıyoruz”diyerek dile getirmiştik.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta başındabüyük heyecan uyandıran, “Yeni
anayasayı tartışma vakti geldi. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bir anlayış
birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete
geçebiliriz" sözleribirden üzerimizdeki ölü toprağı temizledi.
Evet,
Cumhurbaşkanı
Erdoğan yeni bir anayasa ihtiyacını dile getirdi. Aslında milletimizin bütün
partilerden yeni ve sivil bir anayasa alacağı vardı. Çünkü 2011 seçimlerinden
sonra başlayan anayasa çalışması muhalefet tarafından bloke edilmişti. Çok iyi
hatırlıyorum;Sayın Erdoğan defalarca, “Gelin, hiç olmazsa üzerinde
anlaştığımız 60 küsur maddeyi hayata geçirelim” dediği halde muhalefet
vesayet odaklarının kaş-göz hareketlerinden korktuğu için bu çağrıyı reddetti.
Korktular, çünkü vesayetçiler, 2007 seçimlerinden sonra Ak Parti’yi anayasa
değişikliğinden vazgeçiremeyince partiye kapatma davası açtılar. Tabi,
demokrasi münafıklığı yapan CHP de bunu ayakta alkışlamıştı.
Anlaşılan
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli yeni bir anayasa için
anlaşmışlar. İlkeler üzerinde varılan anlaşma önemli bir adımdır.2017
referandumunda gerçekleşen sistem değişikliği ile parlamenter sistemdenCumhurbaşkanlığı
Hükumet Sistemine geçilmesine rağmen yapısal sorunlar olduğu gibi duruyor. Bunu
bazı kanunlarda yapılacak değişiklikle çözmek mümkün değil. Bunu gören Sayın
Erdoğan-Sayın Bahçeli liderliğindeki Cumhur İttifakı devlete ve millete sivil
ve yepyeni bir anayasa ile hizmetlerini taçlandırmak istiyorlar.
Küreselleşmenin
dünyayı kasıp kavurduğu süreçte devletlerin işlev ve egemenliklerinin
zayıflamasını hatta yok olmasını, Türkiye gibi, çok uluslu şirketler
dünyasındaki renksizliğe itiraz eden bir ülkenin kabul etmesi beklenemez.
İşimiz
kolay; nasıl bir anayasa sorusuna cevap verebilecek zengin bir müktesebata da sahibiz.
Bu konuda faydalanabileceğimiz çok sayıda çalışma mevcuttur. Mesela 2011
yılında Ahmet Gündoğdu’nun Genel Başkan’ı olduğu MEMUR-SEN’in “YENİ ANAYASA
RAPORU II” çalışması son derece değerli bir çalışmadır.
Bu yazı şimdilik bu kadarcık olsun, anayasa çalışmaları için daha çok anayasa konulu yazılar yazmamız gerekecek.