Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ağustos 2016

Yeni Türkiye'nin Miladı

Malazgirt zaferi ile yerleştiğimiz Anadolu toprakları, gerek jeopolitik gerekse jeostratejik konumu sebebiyle süper güç olarak değerlendirilen devletler için kilit ülke durumundadır. Özellikle Anadolu'ya yerleştikten sonra farklı isimlerle devletler kurmuş olsak da Türklerin binlerce yıllık geçmişinden gelen tecrübesiyle bir strateji doğrultusuna hareket edilmiştir. Dönemin şartları ve tarihin akışına göre gereken hamleleri gerçekleştiren Türkiye özellikle son yıllarda değiştirilen dünya düzenindeki yerini alma yönünde adımlar atıyor.

2023, 2053 ve 2071 vizyonları doğrultusunda stratejiler belirleyip gereken çalışmaları yapan Türkiye, bu adımlarıyla küresel güçleri son derece rahatsız etmektedir. Türkiye'nin özellikle son on yılına baktığımızda adeta bir sıçrama yaptığını rahatlıkla görebiliyoruz. Milli silahlarımız, köprüler, kanal İstanbul, nükleer santraller, Türkiye'nin enerji kavşağı haline gelecek olması, büyüme oranlarımız, Asya Altyapı Yatırım Bankası kurucu üyeliği, Rusya ile geliştirilen ilişkiler ve daha niceleriu2026

Tüm bu adımlardan rahatsız olan küresel güçler Türkiye'nin bu hızla ilerlemesiyle yeni düzende artık güçlü devletler arasında yer alacağından dolayı bunu engellemek için farklı zamanlarla farklı yollarla Türkiye'ye terör ve istihbarat örgütleri üzerinden saldırı gerçekleştiriyorlar. En son saldırılarını 15 Temmuz'da içimize sızan Fethullahçı Terör Örgütü üzerinden "Darbe görünümlü işgal hareketi" ile gerçekleştiren küresel güçler Türkiye'ye diz çöktürmek için saldırmaya devam edeceklerdir.

Milletimizin şanlı direnişi ile destan yazdığımız 15 Temmuz gecesi Türkiye için bir "Milat" bir kırılma noktası olmuştur. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da katıldığı bir TV programında bunu "Devleti sıfırdan kuracağız" şeklinde söylemiştir. TÜMSİAD'ın geçen hafta düzenlediği Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem'in katılımıyla gerçekleştirilen, "Ekonomide Türkiye'nin Yeniden İnşası" konferansında da bundan sonraki süreç ile ilgili iş adamları bilgilendirildi. Programın açılış konuşmasını yapan TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan "Ülkemizi ve milletimizi hedef alanlar aslında Türkiye'nin gerçek manada bağımsız olmasını istemeyenler ve onlara maşa olanlardır. Gerçek manada bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan ayrı düşünülemez." dedi. Daha sonra iş adamlarını selamlama konuşması yapan TÜMSİAD eski genel başkanı İstanbul milletvekili Hasan Sert önemli noktalara değindi. "Bu, dünya tarihine geçecek Ergenekon, Çanakkale, Malazgirt Destanı gibi mühim bir destandır. Darbeciler, halkın darbesinin nasıl olduğunu burada gördüler. Şimdi iş adamlarımızın ekonomide destanlar yazma zamanıdır. Dünya'nın tüm noktalarına ihracat yaparak, yüksek katma değerli ürünler üreterek, ar-ge ve inovasyon yaparak darbecilere darbe yapma zamanıdır. Bu da iş adamlarımızın iradesiyle olacaktır. Ülke ülke gezerek Türkiye'nin büyümesi için çalışma zamanıdır. Hükümet olarak yapılandırma ve teşviklerle ilgili önemli adımlar attık atmaya devam ediyoruz." dedi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem'in sözleri de bir hayli dikkat çekiciydi. "Türkiye için 15 Temmuz şahlanışın başlangıcı olacaktır. Bu krizi fırsata çevirerek toplumsal mutabakat ile sürdürülebilir büyümenin temellerini atıyoruz. Bugün devletin tüm kurumlarının yeniden yapılandırılmasını gerçekleştiriyoruz. Ekonomik reformlar bu süreçte daha hızlı yapılacak. Maliye ve para politikalarında yapılan reformlar hızlı şekilde hayata geçirilecek. Başta Varlık Fonu olmak üzere bu çalışmalar çok önemlidir." dedi.

Varlık fonu son derece önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürdürülebilir büyüme ve finansal kalkınma için kritik bir hamle olan varlık fonu Körfez ülkeleri, Norveç, ABD, Çin, Rusya gibi gelişmiş ülkelerde ön plana çıkmaktadır. Nitekim Türkiye G-20 ülkeleri içerisinde Ulusal Varlık Fonu olmayan tek ülkedir. Başlangıçta kamu kaynakları ve çeşitli fonlardan aktarmalarla oluşturulan Türkiye Varlık Fonu Kaynakları, zamanla kendi kaynağını oluşturan bir yapıya sahip olabilecektir. Yurt içinde ve yurt dışında finansal risklerin artmasıyla yaşanan ekonomik dalgalanma dönemlerinde, yabancı yatırımcıların gerçekleştirdikleri fon çıkışlarının varlık fiyatlarında sert düşüşlere yol açması ve yerli yatırımcıların spekülatif döviz taleplerinin artması piyasalarda likiditenin azalmasına ve finansal istikrara yönelik endişelere yol açmaktadır. Bu sorunların çözümü için, finansal stres ortamında piyasalarda stabilize edici bir görev üstlenecek ülke tasarruflarının büyüklüğünü ve gücünü görünür kılarak piyasalarda gerekli güven ortamını oluşturarak ülkemizin uluslararası kredibilitesinin artmasını sağlayacaktır. Ulusal Varlık Fonu devletin kontrolünde devlete ait kaynakların toplandığı bir çeşit havuzdur. Bu fon, ekonomimizin yapısal sorunlarını aşmasında katkı sağlamasının yanında dış politikanın önemli bir enstrümanı olarak Türkiye'nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasında da katkı sağlayacaktır.