''''Yeni Türkiye''nin Geleceği'''' Milat 8 yaşında
BUGÜN gazetemizin yayın hayatına başlayışının 8. yıldönümü. 20 Ekim 2011’de “Allah’tan Korkun” manşetiyle PKK'nın Hakkari Çukurca'daki hain saldırısına dikkat çekerek, “Yeni Türkiye'nin Geleceği”ne dair sözü olanların Milat’ı olacağının ilk işaretini verilmişti. Milat, bir taraftan Türkiye’deki derin yapıların antidemokratik oyunlarını deşifre ederek boşa çıkarırken, diğer taraftan ise Batı’nın hegemonyası altında adeta “çağdaş köle” prangasıyla terbiye edilmeye çalışılan İslâm coğrafyasının “ruh haritası”nı analiz ederek kamuoyunu aydınlattı. Türkiye, devrim niteliğindeki değişimleri “Milat farkı”yla tarihe not düştü.
***
Önümde duran Milat’ın ilk nüshasına bakıyor; akan zamanın ruhuna hapsedilmiş karelerdeki “24 şehit, 22 yaralı” ibaresiyle yer değiştiren, “huzur” üzerine hayaller kuruyorum. Mazi olan soluk fotoğraf kareleriyle, nefes alıp veren canlı kareleri kıyaslıyorum; umutlarım yeşeriyor. “Bugün, dünden daha güzel olacak” diyorum.
Bugün, hergün “Milat” logosunun altını “Yeni Türkiye’nin Geleceği” ekseninde doldurmaya çalışan; Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Adakoğlu’ndan Medya Grup Başkanı Ahmet Zeki Gayberi’ye, Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven’den İdari Koordinatör Muhammed Bozkurt’a Ankara Temsilcisi Bayram Zilan’dan Spor Müdürü Ali Yüksel’e, Gece Sorumlusu Serhat Kaya’dan Görsel Yönetmen Nejdet Arslan’a, editörlerden muhabirlere, reklamcılardan teknik çalışanlara, matbaacılardan dağıtıcılara kadar bütün herkes en kaliteli mevkuteyi okuyucularına ulaştırmanın heyecanını yaşıyor.
Bütün günler özel, fakat bugün bizim için daha özel bir gün.
Gazetemizin mutfağında yeni bir doğum sancısının hummalı koşuşturmacası var. Bayram günleri dahil, hiç çıkmadığımız mutfağa sizler için bugün farklı bir şekilde girmenin heyecanını yaşıyoruz...
***
Her sabah heyecanla mutfağa dalarak; manipülasyondan, sansürden, otosansürden, kişisel ihtiraslardan uzak; iyi bir haber, “cuk” diye oturan bir manşet, vahşetin kör kuyusunda masum bir fotoğraf, kendisini namusluca satan bir sayfa arayışı içinde olduk; güzel bir gazete için.
En entelektüel fikirlerin “mutfaktaki şöhretsiz gazeteciler”in imbiğinden geçtiği, haber peşinde gündüzünü gecesine katan muhabirlerin iyi bir gazete için çoğu zaman köşe yazarlarından daha önemli olduğu gerçeği hiç değişmedi, yıllar yılı.
Yıllar yılı; koşturduk, terledik, yorulduk, sevindik, üzüldük, güldük, coştuk, durulduk, öğrendik, öğrettik, sinmedik, sindirmedik, yılmadık, yıkılmadık hep ayakta kaldık...
Bu yüzden vicdanımız çok rahat.
***
Açıkçası gazetecinin bir günü, genelde her gününe benzer. Değişen sadece olaylardır. Gazetenin mutfağına adım attığımız ânın her günü, nasıl yaşanacağı belli olmayan yeni hayatlara vâkıf olmaya mecbur kılar bizi. Kendi hayatımızı unutur, başkalarının hayatını yaşamaya başlarız bir yönüyle.
Dünya küçülür ve olaylar yansımaya başlar uzakları yakın eden aynalardan. Bazen bir cerrah hassasiyetiyle ameliyata başlarız, hastayı kaybetmemek için kılı kırk yararız. Bazen mazlumların üzerine düşen bir bomba târûmar eder taptaze bedenleri, bu habere başlık atamamanın acizliğine düşeriz. Bazen katledilen yavrusunun başında teslimiyet duaları eden annenin sessiz feryadını duyup; sadece “sözün bittiği yer” diyebiliriz, simsiyah ve koskocaman puntolarla. Bazen mâtemlere ağıt, sevinçlere zılgıt oluruz; konuşmaktan aciz fotoğraflar arasında. Bazen de destansı hayatlar arasından kulağımıza bir ilahi fısıldanır asırlar ötesinden.
Siz onları bir nefeste okur geçersiniz; bizler ise yenilerini derlemek üzere uçsuz bucaksız sahralara açılırız, “ikra” bilgisi ışığında.
***
Milat; öncelikle “Yeni Türkiye’nin Geleceği”nin sesi, fakat aynı zamanda “iletişim misyonu”nda ne derece önemli bir görevi yüklendiğinin de farkında. İlk nüshasının yayımlandığı 20 Ekim 2011'den beri çizgisinden taviz vermeden, gül kokusuna ulaşmak için dikenli yollarda yürüyerek “Doğu ve Batı”yı İslâm Medeniyeti'nin zengin kültürüne, yaşam menbaına davet etmekte.
Tiraj ve reklam kaygısı gütmeden... Rakipleri safdışı bırakma telaşına düşmeden... “Yandaş”laşma ve “kartel”leşme hırsına kapılmadan... Özel hayatlara tecavüz etmeden... Mafyalığa, hortumculuğa, vurgunculuğa meyletmeden... Dünyadaki bütün “tüyü bitmedik yetimlerin hakkını koruma” ahdinden ödün vermeden... “İktidar” veya “muhalefet” gruplarının veryansınlarına aldırmadan...
Sadece doğru haber verebilme kaygısıyla ulaşmaya gayret ediyoruz sizlere.
***
Bazen yazdığımız bir yazıdan, bazen gündeme getirdiğimiz bir haberden, bazen sayfamıza taşıdığımız bir analizden dolayı aldığımız teşekkür mesajlarıyla mestoluruz. Yada tam tersi; galiz eleştirilerin bıkkınlığı içinde kahroluruz!..
Gazetecilik mesleği bir yönüyle hayatın bize kestiği raconun(!) tecellisidir. “Arkası Yarın” anonsuyla biten radyo tiyatrosuna benzer. Fakat farklı bir tarafı vardır; o da yaşadığınız günün sevinci de, üzüntüsü de gerçektir.
Ümitlerimizin gel-gitlere maruz kaldığı anlarda bile, ümidin en bereketli cümlelerini paylaşırız satır aralarında sizlerle. Felaketimizi, sıkıntılarımızı, sıkıştırılışlarımızı, maişet teminindeki zorluklarımızı hissettirmeyiz. Zannetmeyin ki, sırça köşklerde yaşadığımızdandır bunlar. Öyle değil, iyi ki de öyle değil. Öyle olsa kötülükleri nasıl gece gibi örtüp, güzellikleri paylaşacaktık sizlerle. Ailenizin bir ferdi gibi; destursuz girecektik her gün hanenize.
***
Fakat sizlerden de “aidiyet” duygularınızı belli etmeniz için bir gayret bekleriz. Gazetenize sahip çıkmanızı, yürüdüğümüz meşakkatli yolda vefa göstermenizi umarız. Çünkü “vefasızlıklar hastalıktan beter vururmuş” insanı!..
Uzun lafın kısası, meselenin hülâsâsı; satırları arasında gezindiğiniz gazeteniz Milat’ın doğumunun bugün 8'inci yıldönümü.
Sizlerden alacağımız güçle, hep birlikte daha nice güzel yıllara...