Yeni Türk İktisat Okulu
Avusturya İktisat Okulu, Alman Tarihçi İktisat Okulu, Freibug
İktisat Okulu, Virginia Politik İktisat Okulu, Chicago İktisat Okulu...
Tüm bu ekollerin isimleri, belli üniversitelerin iktisat
fakültelerindeki hocalarının benzer çerçevelerde, iktisadi olayları
değerlendirirken özenle göz önünde bulundurdukları ana değişkenler ve sabit
değişmezlerle beraber oluşturdukları teoriler ve ortaya koydukları ortak
iktisadi önerileri ifade etmektedir. Zamanla birer ekol haline gelen bu çalışmalar
iktisat bilimi içinde akımlar haline gelerek başta ortaya çıktıkları ülkeler
olmak üzere dünya ekonomilerinin gidişatında önemli aktörler olmuşlardır.
Örneğin, Amerikalı
iktisatçı James M. Buchanan'ın öncülüğünde geliştiren Kamu Tercihi ve Anayasal
İktisat, Virgina Politik İktisat Okulu'nun öğretisidir ve kamu
ekonomisinde karar alma sürecini analiz etmektedir. Ekolün mensupları piyasa
ekonomisinde olduğu gibi kamu ekonomisinde de siyasal aktörlerin rasyonel karar
verdiklerini ve özel çıkarlarını maksimize etme gayreti içerisinde olduğunu
savunmaktadırlar.
Yukarıda isimleri anılan ve anılmayan tüm ekoller, çeşitli
akademik çalışmalar çerçevesinde ortaya koydukları teoriler üzerinden iktisadi
faaliyetleri okuyup, değerlendirmeyi ve dönemin ihtiyaçlarına göre meseleleri
açıklamayı, problemlere çözüm üretmeyi, iyileştirmeleri artırmayı hedefler. Bu
nedenle bazen birbirlerine rakip olarak bazen ise
versiyon değişiklikleri ile hazırlanmış ardıllar olarak ortaya çıkmışlardır.
İşte bu çerçevede değerlendirdiğimizde, kendi nevi şahsına
münhasır ekonomik, siyasal, jeopolitik, jeostratejik vb. bir çok kritik
girdisine rağmen ülkemizin 100 yıllık tarihinde kendi ihtiyaç ve hayallerine
uygun önerilerde bulunan bir iktisadi ekolün ortaya çıkmamış olmasını en basit ifadeyle
akademimizin meşhur Batı hayranlığı ve tembelliğine bağlayabiliriz. (Fakat
imkansızlıklarını da unutmadan!)
Bırakın bölgesel iddiaları ile coğrafyasına yeni bir soluk
getirme iddiasındaki bir ekolü sadece kendi ülkemizin zorlu iktisadi
yoluculuğuna dahi bir yol haritası hazırlayamayan bu akademi dünyası ile
Türkiye dünyadaki %1'lik ekonomilk büyüklüğünü nasıl artıracak gerçekten merak
ediyorum?
Bugün üniversite sınavını kazanıp iktisat fakültesinde
öğrenci olmayı başaran bir genç 4 yıllık eğitim sürecinde adeta geriye doğru
bir zaman yolculuğu tüneline girip mezun olduğu gün iktisadi bilgi açısından
Keynes'in cenazesindeki dünyaya ışınlanıyor. Yani ileri gidemediği gibi,
öğrenimini ancak ortodoks iktisada karşı bayrak açan heteredoks Keynes'in geniş
kabul görüp gelenekselleşmesiyle ortodokslaşan 1 asırlık görüşlerine kadar
ilerletip son noktayı koyuyor... Bir daha da kurulu nizam yani ortodoks
politikalar ne diyorsa onu diyerek, neye inanılması emrediyorsa ona inanıp
hayatını kamuda, özel sektörde devam ettiriyor. Akademi dünyasına geçenlerin
durumu da çok farklı değil. Yeni bir soluk hiç bir yerde yok. Hazırladıkları
makaleler, tezler kadro almak için sabredilmesi gereken angaryalar haline
gelmiş durumda. Hepsi birbirinin tekrarı. Kimse yeni bir şey söylemiyor.... Hal
böyle olunca derslerde gençlere anlatılanlar da yıllardır aynı notlardan...
Verimsiz bir kısır döngü devam edip gidiyor.
Bu döngüden ülkemizi, bölgemizin, dünyayı etkileyecek bir
ekolün çıkmasını bekleyenler varsa nafile. Her ne kadar akademiye yükkensem de
ana suç onların değil. Kim bilir ne ideallerle başladılar yolculuklarına ve
yolda başlarına neler geldi? Sormak lazım, dinlemek lazım, çözmek lazım.
Ne yapacağız yani, bırakalım böyle devam mı etsin?
Hayır tabiki, düzelteceğiz...
Bu toprakların özelliklerine, bölgemizin maddi kaynak ve
sosyolojisine, tarihsel-kültürel mirasımıza uygun bir şekilde tüm girdilerimizi
tezgaha koyup yepyeni bir okumayla iktisadi meselelerimizi ele alıp gaye-i
hayallerimiz çerçevesinde analiz edeceğiz. Muhakkak kimsenin eskisi olmayan
yepyeni bir rasyonel model oluşturup yola koyulacağız. Adını da "Yeni Türk
İktisat Okulu" koyacağız...
İnşaallah!!!