Yeni Trend Gençlik
Taksim'deki gösterilerin pasif, naiv fakat süreklilik arz eden karakteri üzerine ciddiyetle konuşulması gerekiyor. Şu anda her şey hükümetin kontrolünde olarak devam ediyor gibi görünüyor; ancak öte yandan eylem sürüyor. Klasik gösterilerde hükümetin polis kuvvetleri ile gösterileri bastırması ile mesele biterdi. Ancak şu anda, "dur"ma ve belki gelecekte yeni tür eylem tarzlarıyla, hükümetin eylemleri bastırmasının meşruiyet temelleri zayıflatılmaya çalışılmaktadır.
Gösterilerde iki önemli nokta dikkat çekiciydi. Bunlardan birisi, yeni nesil gençlik ve bunların talepleri. İkincisi ise, sosyal medyanın toplumda ve özellikle sosyal hareketlerde yeni gördüğü işlevler. Bu açıdan "gençlik nereye gidiyor?" şeklinde değer erimelerini ifade eden bir problem kadar, sosyal medyanın bilgi ağları ve akışkanlığını nasıl kontrol ettiği ya da bu ağların kimler tarafından kontrol edildiği sorununa kadar birçok noktanın hakikaten ciddi olarak irdelenmesi gerekiyor.
Türkiye'de elli yaşının üzerinde bulunanlar için hala sağcı ve solcu gibi ayrımlaşmaların bir anlamı vardır, ya da olabilir. Onlar, ihtilallerin, çatışmaların, sağcı ve solcu gibi politize olmuş bir dilin üzerinden dünyayı hala anlamlandırmaya devam ediyor da olabilirler. En azından bu anahtar kavramlar ve dünyaya bakış açısının onların zihinlerinde izleri hala vardır. Ama yeni nesil gençlik, henüz 28 Şubat'ın bile ne olduğu konusunda zihinlerinde bir tortu taşımazlar. Diğer yandan, 1980 sonrası genel trende uygun olarak yetiş(tiril)en gençliğin apolitik yapısı, büyük oranda gençliğin niteliklerini belirliyor görünmektedir. Hayata daha çok hazlardan ve internet üzerinden bakan bir gençlik. Bu gençlik, babası ve dedesi gibi kazanımlarını çok emek vererek elde etmiş de değil. Bunun doğal bir sonucu olarak, bir önceki neslin kazanım olarak gördüklerini hazır bulmuştur. Dolayısıyla bunun onlar için doyumsuzluk katsayısını yükseltme ve dolayısıyla konusu belirsiz eylemlere doğru sevketme riski büyük.
Taksim gösterilerinde, aşırı politize olmuş marjinal sol grupların yönettiği, bir internet gençliğinin varlığını gördük. Bunlar için kendisinden büyüklerin sıklıkla kullandığı istikrar, uyum, birlik gibi kavramların beklenilen etki ve hassasiyetleri oluşturmadığı da bir vakıa. Tam da postmodern bir tarzda zihni parçalanmış, hayata daha parçacı bir zaviyeden bakan; dolayısıyla klasik kutsallıklardan sıyrılıp, bir açık büfe kutsallığı daha doğrusu kutsallığın yitimine doğru giden yeni nesil genç zihniyetleri gördük.
Başbakan, "elinde tas tava değil, bilgisayarla dolaşan gençlik" diyor ama, bu bilgisayarı nasıl bir hedef uğruna kullanacağını bilmeyen gençliğin oranı artıyor. Bu açıdan kanaatimce eksik olan nokta; gençliğin acilen bir değer ve hedefe yöneltilmesidir. AK Parti'nin bir gençliği yok. Gençlik dünyanın ve insanlığın sorunları ile dertlenmek yerine, gelecekte maddi olarak sahip olacakları ve kariyerleri ile daha fazla ilgileniyor. Maalesef şu anda Muhafazakar gençlik de gittikçe sekülerleşen ve dünyevileşen bir karaktere bürünüyor. İşte böyle bir gençliğin elindeki bilgisayarlar, twitler, facebooklar, zaten dışarıdan ve içeriden yönlendirilen bir takım hareketlerin önünde gençliği bir hedefsiz kitle halinde sürükleyebilir.
Hiç şüphesiz gençlik için yeni ümitler, iş, istihdam vb. önemlidir. Fakat bundan daha önemlisi, gençleri değerlerle kuşatmak, insanlık ve dünyaya dair önemli sorunlarla dertlendirmektir. İnsanların biyolojik anlamdaki ihtiyaçları önemlidir; fakat psikolojik tatmin vasıtaları sağlam bir bakış açısı ile verilmediği zaman, arayışlar ancak manipüle edenlerin belirledikleri yöne doğru evrilirler. Aslında biz Taksim'de bunu da görmüş olduk ve maalesef şiddet yüklü olarak ve değişen kutsallık anlayışları çerçevesinde. Hatta daha da ötede "acaba bir kutsalları var mı?" diye soraraku2026