Yeni Sosyal Medya Yasası Biraz İşe Yarayabilir
En büyükleri Siyonistlerin elinde olan “servis sağlayıcıların” yardım ve yataklık yaptığı sahte hesap sahipleri, bugüne kadar istedikleri pisliği yapabiliyorlardı.
Bundan sonra biraz kısıtlanmış “gibi” olacaklar.
Meclis’ten geçen düzenlemeye destek verdik…
Zira köşe yazılarımızla, haberlerimizle televizyonlardaki ve youtube kanalımızdaki konuşmalarımızla “iftira, hakaret, suça teşvik, cinsel istismar” gibi fiillerle mücadelemiz devam ediyor zaten…
Bu hassasiyetimizin “kişisel” tarafında, sosyal medya üzerinden nice rezil iftiraya muhatap olmamız var.
Yeni Sosyal Medya Yasası’nı “Genel Gerekçe” kısmıyla birlikte üç kez “not alarak” okuduk.
En başında, “Sosyal Ağ Sağlayıcıları”nın milyarlarca dolar para kazandıklarına vurgu var.
“Bunca parayı vurmalarına rağmen, kişilerin haklarını koruma noktasında üzerlerine düşeni yapmadıklarına” dikkat çekiliyor.
Kötü niyetli kişilerin buralarda gizlenerek her türlü rezilliği yaptıklarına işaret ediliyor.
Bu kötü niyetli kişilerin kötü eylemleri de sırasıyla şöyle veriliyor:
-Sahte isim ve hesaplarla yasa dışı içerik oluşturma,
-Farklı siyasi görüşteki kişilere küfür, iftira hakaret,
-Boşandığı eski eşine (Boşandığı eski eş ???) küfür, iftira, hakaret,
-Herhangi bir alanda rakip olarak gördüklerine küfür, iftira, hakaret,
-Farklı din ve milletlere küfür, iftira, hakaret.
*
Hayli dağınık bir metin…
Meselâ, “Risk ve tehlike oluşturan” denmiş, “Meselâ-örneğin” denir gibi olmuş.
‘Boşanılan eski eş’in baş sıralarda yer alması, hazırlayanların zihinlerinde, İstanbul Sözleşmesi, 6284, Boşanmaların artması gibi “güncel” ve “tartışmalı” konuların yer tuttuğunu düşündürdü bana.
“Gerekçe” kısmı çok daha “güzel” bir şekilde hazırlanabilirdi.
Sağlık olsun.
Büyük resme bakacak olursak:
Düzenlemeye destek verdik.
Faydasız bir düzenleme değil.
Sosyal medya yasası, müstehcenlik, dolandırıcılık, cinsel istismar, kumar, terör propagandası, hakaret ve suça teşvik gibi suçları işleyenleri hedef alan bir düzenleme...
Buna olumlu bakmakla birlikte…
BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) artan iş yükünü nasıl karşılayacağını soranlar var.
Ayrıca…
Bu işlerin kurdu olan gençlerdeki hâkim kanaat, bu “yüksek teknoloji” çağında bu tür tedbirlerin pek işe yaramayacağı yönünde.
Malûm;
Yeni Sosyal Medya Yasası’yla, Türkiye’den günlük erişimi bir milyonun üzerinde olan sosyal ağ sağlayıcılarının “suçluya yardım yataklık etmeleri”nin önlenmesi hedefleniyor.
Türkiye’de temsilcilik açma mecburiyeti, “yakasına yapışılacak” muhatap bulma ihtiyacından.
Gazetelerdeki “Sorumlu Yazı İşleri Müdürleri” gibi, kimliği açık, yeri belli birer temsilci.
Böylece çocuk istismarından terör destekçiliğine kadar uzanan nice kirli eylemi “sosyal medya karanlığı”ndan istifadeyle gerçekleştirenlerin “enselenmeleri” daha kolay hale gelecek…
İtibar suikastı niteliğindeki kirli paylaşımların büyük ölçüde engellenmesi de sağlanacak…
Hesaplanan bu.
Düzenlemeyi “sansür” olarak nitelendirenler, “muhalefetin sesini kısmak istiyorlar!” diyerek algı oluşturmaya çalışanlar, “kitlelerini” resmen “aptal” yerine koyuyorlar.
TBMM’nin İnternet Sitesi’ne giren, düzenlemenin tam metnini okuyabilir; “Çocukların cinsel istismarı, fuhuş, kumar, uyuşturucuya teşvik, teröre destek, hakaret, iftira” gibi eylemlere karşı tedbir alınmaya çalışılıyor, başka bir numara yok.
Muhalefet nasıl engellenecek ki?..
Böyle bir şey yok, olamaz. “Muhalif arkadaşlar:
Merak buyurmayınız, SÖZCÜ Gazetesi’nin yazdıklarını yazmak serbest.
Muhalefet adına ne söylenebilecekse, söylüyor adamlar.
Kitlenin gazını güzelce alıyor.
SÖZCÜ de gidermiyorsa gaz birikmesini, ortada “tedaviye muhtaç” bir durum var demektir!..
SOSYAL MEDYA “ONLARIN” SOSYAL MEDYASI MAALESEF!
Bütün dünyanın paylaşımda bulunmak için yarışacağı, dostlarımıza güven düşmanlarımıza endişe verecek ve hasımlarımızı “tedbir” almaya zorlayacak dev “sosyal medya” markalarımızın olmasını isterdim.
Amma velâkin olmadı, olmuyor.
İnşaat ve rant işlerinde, memleketin her köşesini “çok katlı” binalarla dolduracak kadar “aktif” olan “bizim kuşak”, bu işlere de vakit ve kaynak ayırsaydı, bu yapılabilirdi.
Ancak, “rant” dendim mi büyük bir iştahla bakanlar, bu işlere pek girmezler.
Öte yandan…
Konusu geldikçe…
“Eğitim ve kültür alanında maalesef istediğimiz başarıyı elde edemedik!” cümlesini işitiyoruz.
Bu böyle olunca…
Sosyal medyadaki kirliliğin etkileri de daha fazla oluyor haliyle.
Meselelerin kaynaklarına inmeye çalışan, araştıran, soruşturan, sorgulayan nesillere ulaşmayı hedefleyen kayda değer bir çabamız yok.
Biz küçükten “işe yarar” bilgi vermezdi okullarımız; ilim, irfan, tefekkür yanlarından geçmezdi.
Şimdi de durum o.
Bu hiç değişmedi.
Araştırma, soruşturma bilincini versen insanımıza, sosyal medyada gördüğü her malzemenin üzerine atlamayacak…
Doğrusuna yanlışına bakacak, doğruysa ve paylaşmasında ülkesi, milleti için fayda görüyorsa paylaşacak.
İnsanının bilinç düzeyini arttırmazsan... Neye, nereye kadar engel olabilirsin ki?..
Sonra efendim…
Ah sıkıntı sadece sosyal medyada olsa…
Hitapla bitirelim:
Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Sayın Cumhurbaşkanımız:
Size “Yerli” dizilerde nelerin nelerin döndüğünü…
Gençliğin nelere özendirildiğini…
“Kadın” rumuzlu programlarda “Ne biçim, hatta o biçim” mesajların verildiğini anlatan yoktur tahmin ederim.
Olsaydı mutlaka el atardınız zira!..