Yeni sistemi tamamlayacak seçim yasası
TBMM’de bütçe görüşmeleri arefesinde siyasette “2023’ten önce bir seçim olur mu? Seçim
yasasında neler değişecek? Dar bölge seçim sistemi mi yoksa daraltılmış bölge
seçim sistemi mi gündeme alınacak? Baraj indirilecek mi? İndirilecekse yüzde
kaç olacak?” soruları herkesin aklında...
“Darbe anayasası
yamalı bohça haline geldi. Türkiye demokrasisinin ilerleyebilmesi için sivil
bir anayasayı şart.” söylemini dile getiren siyasilerin sayısı da
azımsanmayacak orana ulaştı.
Dar bölge ya da daraltılmış bölge konusunda partilerin daha
önce bir çalışması olmuş AK Parti dar bölgeyi gündeme getirmiş daha sonra parti
disiplinini koruyabilmek ve yerelin sesinin Meclis koridorlarında güçlü
yankılanmasını da sağlamak adına daraltılmış bölge formülü ortaya koyulmuştu.
Bu yolla HDP’nin batı illerinde daha az vekil çıkarması
gündeme gelirken doğu illerinde daha kolay vekil çıkarması düşüncesi böyle bir
yasal düzenlemenin hayata geçmesinin önündeki çekinceler olarak dile getirilmişti.
Tartışmaların soğuduğu bir zamanda MHP lideri Bahçeli’nin
hülle yoluyla milletvekili transferlerine son verilmesi önerisi oldu.
Demokrasinin işleyişinde aksaklığa neden olduğu söylenen
hülle, siyasi partilerin üzerinde operasyonlar çekilmesine fırsat verildiği
tartışmalarıyla gündem gelmişti.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne uygun bir Seçim ve
Siyasi Partiler Yasası düzenlemesi yapmak isteyen AK Parti’yi hareketlendiren Bahçeli’nin
bu teklifi, AK Parti tarafından daha da ileri taşınmış genel bir değişiklik
yapılması için MYK’da bir çalışma başlatılmıştı.
Türkiye’nin dar bölge için vakti var ama daraltılmış bölge
için adım atılabilir. Zaten çalışmalar da daha çok bu noktaya odaklanmış
durumda. Bu yasama döneminde bir düzenleme yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
İttifaklık sistemiyle kısmi bir daraltılmış bölge uygulansa
da ittifaklara katılma refleksinin “ortak
düşünce”den ziyade “oy alma korkusu”
ile oluşturulması siyasi partilerin siyasi duruşlarını olumsuz etkiliyor.
Bunun en büyük göstergesi milliyetçi bir oy tabanına sahip
İYİ Parti’nin HDP ile örtülü anlaşan CHP ile “zorunlu” ortaklık yapması oldu. Aynı durum Saadet Partisi için de
geçerli.
Bunu aşabilmek için seçim sistemindeki baraj oranı muhakkak
aşağı çekilmeli.
Daraltılmış bölge ve indirilen barajla birlikte ittifak
oluşturmanın teşvik edilmesi Türkiye’deki siyasetin daha dürüst ve ilkeli
işlemesine katkı sunacaktır.
Parti içi demokrasiyi de artıracak bu girişim siyasi
partilerdeki disiplinin korunmasını sağlarken aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı
Hükûmet Sistemi’nde Yasama erkindeki çok sesliliği de garanti altına alacaktır.
Bölgesinde yükselen ve her olaya ses çıkan bir Türkiye
figüründen rahatsız olan birçok ülke devletimizi içeriden zehirleme fırsatı aramakta.
Türkiye’de, Avrupa ve ABD gibi güçlerle “yakın” iş birliği içine girme arzusunu taşıyan siyasilerin varlığı
topyekûn “Millî” bir siyasetin
oluşmasının önünde engel olabiliyor.
Erdoğan’ı eleştirenlerin hiçbir konuda alternatif bir
politika ortaya koyamaması muhalefetin kendisini geliştiremediğinin bir
göstergesi.
Siyasi hırsları olan ama yönetimi alabilecek liyakati
olmayan siyasetçilerin ülke içindeki güç dengelerinde avantajlı konuma geçmek
için yurtdışından önlerine sunulan fırsatlara sıcak yaklaşması senaryosu tekrar
tekrar oynanan bir oyun gibi...
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi yönetimde “Millî” bir duruşun ortaya koyulmasını garanti
ediyor. Meclis’te dürüst siyasetle yürütülen “Yerli” bir duruşun da hâkim olması fikir ayrılıkları olsa bile
vatandaşa dayanan siyaset anlayışından uzak kalınmayacağının garantisini
olacaktır.
Barajın da 0,5 gibi bir orana çekilmesi siyasi partilerin
ittifaklık çatısı altındaki samimiyetlerini garanti altına alacaktır.
Baraj ve daraltılmış bölge reformları Yasama ve Yürütmede
istikrar ve dürüstlüğü beraberinde getirecektir.
Yargı’da köklü değişiklikleri de içine alan sivil bir
anayasa ile birlikte 2030 yılına varmadan Türkiye’nin sistem konusunu bir daha
tartışmamak üzere rafa kaldıracağını düşünüyorum.