Yeni partiler mi?

Eski dostumuz geçmişte birkaç dönem Refah Parti’nde ve AK Parti’den milletvekilliği yapmıştı. Yıllardır görmemiştim. Zaten o sıralar işi yoğundur diye aramamıştım bile. Bir dost buluşmasında baktım birden karşıma çıktı. Epey yaşlanmıştı, bayağı kilo da almıştı.

“Yaşınız 70’i geçti herhalde” diyecek oldum. Biraz bozuldu, “Evet ama daha bu yıl 70’i geçtim. Sonra takvim yaşı önemli değil, kendimi henüz enerjik ve zinde hissediyorum.” diye cevap verdi.

Milletvekilliği esnasında kamuoyunda duyulan veya medyaya yansıyan bir başarısı yoktu. Ancak ya seçildiği yörenin seçmenleri ya da parti yöneticileri çok tutmuştu ki defalarca milletvekili seçilmişti. Tabi yaşı 70’e yaklaşınca mecburen partiyi gençleştirmek için zaten defalarca Meclis’te bulunmuş olan dostumuzu değil daha genç olan başka isimlere yer vermişlerdi. Fakat herhalde kendisinin gönlünden ömür boyu mebus olmak geçiyordu ki kabullenemediği, emekli olmayı sindiremediği anlaşılıyordu.

Dostumuz eski ve kıdemli milletvekili olunca elbette sohbette konu yeni kurulan veya kurulacak olan partilere geldi. Ne düşündüğünü sordum. Meğer bu dostumuza her iki partiden de teklif varmış. “Hangisine geçeceğimi bir türlü karar veremedim. Ama muhakkak kısa sürede karar verip birini tercih edeceğim. Öyle görünüyor ki artık bundan sonra Ak Parti’de mebus olma şansım yok. Ben boş duracak biri değilim.” diye açıkladı durumunu.

Tabi dayanamadım, “Sayın milletvekilim Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan sizi defalarca milletvekili yaptı. Daha 1 yıl önceye kadar Meclis’te idiniz. Neden ayrılıyor, başka bir partiye geçiyorsunuz? Ak Parti’nin başaramadığı, bu partilerin yapabileceği hususlar mı var?” diye sordum.

“Kendimi dışlanmış hissediyorum. Yoksa bazı yanlışları olsa da Ak Parti’yi son derece başarılı bulurum.” diye içtenlikle cevap verdi. “Meclis dışında kalmayı hazmedemiyorum. Tekrar seçilip yine orada olmak istiyorum. Esas derdim bu.” diye de ekledi.

Meclis’e yeniler gelsin, başka isimlerle siyaset gençleşsin, renklenip taze kan kazansın diye bir derdi yoktu Sayın Mebusumuzun. “Ben de ben” diyordu kısacası.

Şimdi bu yeni iki partinin kurucularına sesleniyorum: Hem siyaset sahnesine iddialı çıktığınızı söylüyorsunuz hem de kadrolarınız böyle Ak Parti’nin artık devre dışı bıraktığı, daha doğrusu Ak Parti’de kendisine yer bulamayan eskilerine bel bağlamışsınız. Size tavsiyem yol yakınken lütfen gereksiz faaliyetlerle milletimizi üzmemeniz olacak…