Yeni 'Paris' oyunlarına dikkat!
Önceki gün Dolmabahçe'de dünya medyasının da yakından takip ettiği, Ortadoğu'nun maku00fbs talihini değiştirmeye yönelik çok stratejik bir açıklama yapıldı.
İki kişinin kavgasında yoldan geçen üçüncü kişiye gidilip barış yapılamayacağına göre, devlet de eli silahlı örgütle "barış" için masaya oturdu.
Güvenlikçi politikalarla yıllardır kangrene dönüşmüş bir meselenin halli için çok önemli ve tarihi bir adım atıldı.
***
Habur Açılımı, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci, Oslo görüşmeleri ve en son Çözüm Süreci ile yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Parti iktidarının kararlıkla, cesaretle, sabırla arkasında durduğu sürecin en önemli aşamasına gelindi; PKK'nın silah bırakma aşamasına!
Dünyadaki bütün illegal örgütler, kıyamete dek devam edecek bir savaşın içinde olduklarını düşünmezler. Hepsi belli bir sürecin sonunda en azından ortaya koyacakları talepleri ile elindeki silahı bırakarak, kravatlı bir şekilde masaya oturmayı hedefler.
İlanihayet 'direniş', 'Eylemsellik' veya 'terör' ile mücadele sürdürmek hem rasyonel değildir hem de bir süre sonra kendi sosyolojisini bile bıktırır.
***
Devletin, elinde silah tutanlarla yıllardır sürdürdüğü "masada müzakere" sürecinde önemli bir eşik aşıldı; PKK'ya silahları bırakma çağrısı yapıldı!
Türkiye'de milletin arkasında durmasıyla ilerleyen süreç bugünlere geldi.
Türk ve Kürt annelerin arkasında durmasıyla.
Ciğer ateşini en çok evladını teröre kurban veren bilir.
Darbeci Sisi'ye, mezhepçi Maliki'ye, katil Esed'e koşarak onunla poz veren CHP'nin çıkıntılarından çok ben iki yıllık süreçte söylemsel olarak karşı dursa da 12 Eylül'den önce kullanılan Ülkücü tabana sahip çıkarak bu süreçte onları sokağa indirmeyen MHP'nin duruşunu önemsedim. Her şeye rağmen bugünlere gelinmesinde MHP'nin yadsınamaz bir rolü vardır.
***
Türkiye, 30 yıllık enerjisini emen terör bagajıyla ilerleyemeyeceğini gördü. PKK da her sene dağda karşılarına çıkan 20 yaşındaki gençleri katletmekle bu işin sürmeyeceğini anladı.
Savaşın kazananının olmayacağı, 30 yıllık 'pratikle' iyice anlaşıldı.
***
Fakat bu ülkenin 'milli' hassasiyetleri yüksek dindar Anadolu damarının sevinci kadar hem bu ülkenin hem de bazı dış odakların bu sürecin silahsızlanmaya varmasından sevinç duymadığını biliyoruz.
Bırakın sevinci müthiş bir kedere saplandıkları anlaşılıyor.
Dolayısıyla son on yıllık süreçte belki de en çok dikkatli olunması gereken bir döneme girdik.
***
İki yıl önce Çözüm Süreci'nin başladığı ilan edildiğinde, Güneydoğu'nun dağlarına ve şehirlerine bahar geleceği anlaşıldığında, tüm ülkeye büyük bir sevinç dalgası yayıldı.
Tam da o günlerde sürece yönelik çok büyük bir sabotaj yapıldı.
PKK'ya yakın oldukları bilinen üç kadın, Paris'te başlarından kurşunlanarak hunharca katledildi.
Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez. Üçü de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı idi.
Cenazeleri Türkiye'de defnedildi.
Birileri, silahsızlanma sürecine giren PKK'ye çok sinirlenerek 'mesaj' veriyordu.
Cenaze törenlerinden 90'lı yıllardaki Newrozlar gibi büyük gerilimler ve kaos bekleyenler yanıldı. Kürt anneler gözyaşlarını içlerine akıtıp sürecin arkasında durduklarını sağduyulu bir şekilde gösterdi.
***
PKK'nın Türkiye'ye yönelik silahlı eylemleri terk edeceğini, tarafların basın toplantısıyla ilan ettiği ve bağlayıcılığı olan bu açıklamayla birlikte birileri küplere bindi.
Süleymanşah türbesindeki emanetleri kurtarmaya yönelik Şah-Fırat Operasyonu'nun ardından mesela yıllar sonra İran Kandil'i bombaladı.
Şimdi de hem içimizde hem de dışımızda başta Öcalan olmak üzere PKK'nın tüm bileşenlerine içten içe sinir olanlar çok!
Bugüne kadar hiçbir provokasyon, süreci akamate uğratamadı. Tüm taraflar, arkada milletin dik durduğunu gördükçe sürece sahip çıktı.
Dolayısıyla kardeşliğimize halel getirecek her türlü iç ve dış sabotaj girişimine karşı devletin dikkatli, milletin de sağduyulu olacağı günlerdeyiz. Aman dikkat!