Yeni nesil ‘Algı Oyunları’
“Trump’ın seçilmesinde en önemli ve etkin rolü biz oynadık...”
Bu cümle ABD’de etkin olan lobi şirketlerinin yöneticilerinden veya binlerce üyesi olan tarikatların ya da siyasi grupların liderlerinden birine ait değil. ABD yönetiminde büyük etkinliğe sahip evanjelistlere ya da Dünya siyasetine yön verdiği düşünülen ailelerin herhangi bir üyesine de... Cümle Londra merkezli Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin görevden alınan CEO’suna ait.
Şirketin eski bir çalışanının ortaya çıkardığı skandala göre; şirket başta Facebook olmak üzere internet üzerinden topladığı kişisel veriler ile seçmen kitlesinin kararlarını değiştirmesi noktasında etken olacak hamleler yapıyordu. Örneğin; ABD seçimleri özelinde Clinton’a oy verecek olan kitleyi hedef alan çeşitli manipülatif haberler ve asılsız bilgiler servis ederek seçmen aidiyetinin değişmesi noktasında psikolojik ve toplumsal etkiler oluşturuyordu. Aynı yöntemin başta İngiltere’nin Brexit süreci olmak üzere 2015 yılından bu yana dünyanının farklı noktalarında en az 18 seçimde kullanıldığına dair iddialar mevcut.
Peki; bu manipülatif “silahı” seçim süreçlerinde kullanan “üst akıl” sadece seçim dönemlerinde algı inşa etmek ile mi yetiniyor? Görünen o ki; yaştan bağımsız olarak her 10 kişiden asgari 6-7 kişinin kullandığı sosyal medya, uzun süredir sadece seçim dönemlerinde değil her zaman diliminde toplumların istenilen yönde algısal inşası için kullanılıyor. Son seçimlerde, özellikle de tekrar edilen İBB seçimlerinde anahtar kelimelere bağlı olarak nasıl baskı unsurları oluşturulduğu hepimizin malumu olmakla birlikte seçim sonrası süreci de irdelemek gerekiyor.
“Arap Baharı” denilen ilgili coğrafyayı dizayn sürecinde olduğu gibi şu anda da dünyanın birçok noktasında bu manipülasyon/yönlendirme devam ediyor. Hali hazırda Fransa’da ki “sarı yelekliler” hareketinin açtığı gruplara sızan George Soros destekli olduğu iddia edilen “kullanıma müsait olmayan beyinler” isimli eylemlere katılmayanları ötekileştiren grubun yönlendirmeleri ile sokaklara dökülen gençler, Hong Kong'da süregiden protesto eylemlerinde protestocuların arasında eski sömürgeci İngiltere’nin bayrağının sallamasına ortam oluşturan çeşitli isimlerdeki gruplar, Moskova’da Putin karşıtı eylemlere destek noktalarının tarifini yapan Google menşeili istenmeyen mesajlar vs. artık toplumsal algı inşalarında seçim süreçlerinden bağımsızda hareket edildiğinin ispatları. Örnekleri çoğaltmak mümkün...
Seçim dönemleri dışındaki mantık basitçe şöyle çalışıyor. Şayet ortada; “doğa, ağaç, kadın, çocuk, hayvan” başlıklı bir konu varsa bunu öncelikle devşirilmiş sözde sanatçılar eliyle gündem yapmak, akabinde ise toplumsal bir tepki haline dönüşmesi için bot hesaplar eliyle dikkat çekici, hassasiyetlere dokunan başlıkların içini mesnetsiz, yalan söylemlerle doldurarak kitleleri manipüle etmek. Şayet kullanışlı bir gündem bulunamazsa o halde yüzlerce yalanı aynı anda piyasaya sürerek, örneğin Türkiye için; “Suriyeliler bir kadına tecavüz etti, şu ilin devlet hastanesine müdür olarak ilkokul mezunu birisi atandı, iktidar partisine yakın şu isim şu rantı elde etti vs vs...” denilerek; okuyanlar birisine inanmazsa nasılsa birisine inanır ve şüpheye düşer metodu ile hareket etmek.
Burada araştırma ve teyitten yoksun, her okuduğuna inanan genç kitle üzerinde direk etki sağlanırken diğer kitleler üzerinde ise “kafası karıştırılan her kişi kardır” mantığı ile hareket ediliyor. Ne yazık son derece de başarılı olunuyor.
Ve yine ne yazık bu konuda karşı atak yapacak noktada tedbirler çok yetersiz kalıyor. Ülkemizde bu algısal operasyonları kırmak için çalışan birkaç yapılanma ve hiçbir karşılık beklemeden yazan gönüllü sosyal medya hesapları dışında bir çalışma görmek pek mümkün değil. “Yeni Dünya Düzeni”nin en önemli faktörlerinden birisi olan sosyal medyayı yok saymak “küresel oyun kurucular”ın algılarına boyun eğmek demektir. Ve uluslararası ilişkilerde aktör olmak isteyen her ülke sadece kendi iç kamuoyunda oynanan oyunlara karşı koymak için değil genel anlamda etkin olabilmek için artık sosyal medyaya mahkumdur.