Dolar (USD)
35.23
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2979.21
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Eylül 2023

​Yeni küresel proje: 'İslam'ın Çinlileştirilmesi'

Fransız sosyolog Jean Baudrillard, Simülasyon Kuramı’nda günümüzü açıklamak için “Her şey görünümlerden ibaret ve cansızdır.” şeklinde bir ifade kullanmaktadır. Bir diğer deyişle bize izletilen görüntüler bittiğinde ya da onlardan yüz çevirdiğimizde o görüntülerin ifade ettiği her şey sona ermektedir.

Doğu Türkistan’da Müslümanların görüyor olduğu zulmün, baskının ve her türlü şiddetin sosyal medyadaki görüntülerini izledikten sadece bir kaç dakika sonra hız, haz ve ayartı dünyamıza geri dönüp kendi sahte gerçekliklerimizle yüz yüze geldiğimizde orada yaşananlar da bizim için bitmiş oluyor. Diğerkâmlık niyetiyle Doğu Türkistan’ı hayal ettiğimizde ve zulmün tüm çıplaklığıyla orada devam ettiğini anladığımızda Baudrillard’ın dediği gibi her şeyin cansız ve görüntülerden ibaret olduğu bir düzenin edilgen üyeleri olduğumuzu yeniden anlıyoruz.

Doğu Türkistan’ın zaman zaman gündeme gelen haber niteliğinin bizim mahallenin vicdanını kısıtlı bir süre meşgul etmesi, insan olduğumuzu ve en önemli insani yanımızı ortaya çıkarmasıyla değerli bulunabilir. Fakat bizim bu romantik bakış açımız, Doğu Türkistan bayrağını sembolize eden başörtüsüne bulaşan gözyaşlarının her damlasının aslında şehit edilen Uygur Türkleri’ni temsil ettiği gerçeğini görmezden gelmemize sebep oluyor.

Onlar, hiçbir zaman anlayamayacağımız nitelikte ve nicelikte zulümlerle boğuşurken biz, yeterince üzüldüğümüzü düşünerek, dudak ucu ile yapılan kısa bir dua neticesinde “üstüme düşen vazifeyi yaptım” rahatlığıyla yaşayabiliyoruz. Bu yüzeysellik, geldiğimiz noktanın ne kadar acı olduğunu ortaya koysa da bundan daha önemli olan ‘biz’ kelimesinin ne ifade ettiğini idrak edebilmektir. Gerçekten biz kimiz? Dünya için ne ifade ediyoruz? İşte bu sorulara ikna edici cevaplar bulduğumuzda yalnızca Doğu Türkistan için değil dünyadaki tüm zulümleri sonlandıracak bir güce de sahip olabileceğiz. Aksi halde kolektif şuurumuzun hiç olmadığı kadar zedelendiği bir çağda bize gösterilen görüntülere kısa, yüzeysel tepki vermenin, önümüze konulanları tüketmenin, sosyal medyada karşımıza çıkarılan görüntülere “cık, cık, cık” deyip kafa sallamanın Müslüman yürekleri rahatlatan bir cihat türü olduğunu düşünmeye devam edeceğiz. Bununla da kalmayıp Kuran-ı Kerim’in binlerce ayetini bir kenara bırakarak, “Bir zulme engel olamıyorsanız, onu duyurun.” gibi Müslüman aksiyonerliğini ikinci plana iten, zulmü kabullenen ve bizi sadece, zulmün duyurulmasının yüzeyselliğine iten kaynaksız, mesnetsiz ifadelerin peşine düşeceğiz.

Bu durum, yaşadığımız metamorfoz’un yadsınamayacak şekilde içselleştirilmesine neden olacak: Dünyaya tek başına meydan okuyacak imana sahip olması gereken Müslümanlar, modern yaşamlarının ritüellerini, onu icat edenlerden daha fazla ve daha iştahla yerine getirirken dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan zulümlere ‘slogan cihadı’ ile karşılık verecek.

En son Çin Devlet Başkanı Şi’nin Sincan Bölgesine giderek “Yetkilileri İslam’ın Çinlileştirilmesi çalışmalarını daha derinden teşvik etmeye” davet ettiğinde de bu durum değişmedi. Çin Devlet Başkanı’nın bilinçsizce ve İslam’ın ne ifade ettiğini bilmeden sarf ettiği “İslam’ın Çinlileştirilmesi” sözleri, dünyadaki tüm Müslümanları ayağa kaldıracak kadar büyük bir mana içerse de İslam Dünyası’ndan ‘cılız’ kelimesini utandıracak küçüklükte ve politik cümlelerle tepkiler gösterilmesi, yaşadığımız durumun vahametini tüm çıplaklığıyla tekrar ortaya koydu.

Müslümanların şeref ve haysiyeti Kudüs’te, Doğu Türkistan’da bir avuç Müslüman tarafından kurtarılmaya çalışılırken ve dünyanın diğer tarafında İslam’ın mirasçısı konumundaki Müslümanlar her şeyi görüntüler üzerinden yaşayıp cansız bir biçimde yaşamlarını sürdürürken, “İslam’ın Çinlileştirilmesi”nin aslında tüm Müslümanları hedef alan yeni bir küresel projenin başlangıcı olduğu gerçeğinin anlaşılması tabii ki beklenemezdi. Buna rağmen koruyucusu insanlar olmayan ve bizi on dört asırdır diri tutan, hala diri tutmaya devam ediyor.