Yeni kriz; su savaşları
Ülkemizin yaşadığı deprem felaketinin üzerinden günler geçti. Acılarımız ve üzüntülerimiz hala taze, kaybettiklerimizi ve yaşadıklarımızı bir ömür unutamayacağız.
Ülke gündemi, siyasal anlamda çok hareketli günler yaşıyor. Seçim
tarihi ertelenmeden, ilan edilen vakitte yapılacağı görülüyor. Lakin tüm bu
gündemlerin dışında acil bir kriz kapımızda. Kış aylarını geride bıraktığımız
bugünlerde yağışın olmaması ve barajlarındaki su oranın azalması su stresinin
çanları çalıyor.
Su, bütün canlıların yegâne hayat kaynağıdır. Tartışmasız en
kıymetli stratejik maddedir.
Uzaydan bakıldığında gezegenimiz mavi bir küre olarak
görünüyor. Bunun nedeni, yüzeyinin yaklaşık %71’inin suyla kaplı olması. Sıvı
haldeki su Dünya’yı Güneş sistemindeki diğer gezegenlerden ayıran en önemli
madde. Jeolojik kanıtlar, sıvı hâldeki suyun 3,8 milyar yıldır Dünya’da var
olduğunu gösteriyor.
Dünya’daki temiz tatlı su kaynağı sınırlı. Bu kaynağın
sürekli kullanılmasına rağmen tükenmemesinin nedeni su döngüsü olarak
isimlendirilen bir süreçle suyun küresel ölçekte geri dönüştürülmesi. Her yıl
577.000 km3 su (Karadeniz’deki su kütlesinden daha fazla) bu döngü içinde devri
daim oluyor
Dolayısıyla ülkemizde ve dünya genelinde su kaynaklarının
verimli kullanılması her geçen gün daha da önemli hâle geliyor.
Dünya nüfusu her geçen gün artarken tatlı su kaynakları daha
fazla kirleniyor. Bu nedenle sadece kendimiz için değil, gelecek nesiller ve
diğer canlılar için de temiz tatlı su kaynaklarını korumak hayli önemli. Bu
konuda farkındalık oluşturmak amacıyla 22 Mart tarihi her yıl Birleşmiş
Milletler tarafından “Dünya Su Günü” olarak kutlanıyor.
Küresel iklim krizi, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu
birçok ülkeyi 'kuraklık' tehdidi ile karşı karşıya bıraktı. “Su stresi” yaşayan
ülkeler arasında bulunan Türkiye, kuraklığa doğru tam gaz ilerliyor. Tarımdan,
gündelik yaşamımıza kadar su kullanımı ile ilgili alışkanlıklarımızı
değiştirmemiz artık zaruri.
“Petrol kaynaklı savaşlar bitti, artık sıra su
savaşlarında…” Bu sözleri duymaya az kaldı. Tarih geçmişte su savaşlarıyla dolu…
Su ve gıdaya ulaşmak için ülkelerin birbirleriyle sıcak
çatışmaya girme ihtimali eskisinden çok daha sık bir biçimde konuşuluyor.
Türkiye, yarı kurak iklim kuşağında bulunuyor. Araştırma
verilerine göre yapılan listede Türkiye en çok su sıkıntısı çeken dünyadaki
32'inci ülke. Bunun yanında, yapılan haritada Türkiye topraklarının yarısında
aşırı yüksek ya da yüksek derecede su sıkıntısı çekildiği belirtiliyor.
Dünya nüfusunun en az dörtte birinin aşırı derecede susuzluk
çektiği, birçok ülkede çeşme suyunun dahi verilemeyecek derecede kuraklık
yaşandığı söyleniyor.
Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının
yaklaşık 1.300 metreküp olduğunu söyleniyor. Bu durum Türkiye’yi su
stresi çeken ülkeler arasına sokuyor. Türkiye’de 2030 yılı itibariyle kişi
başına düşen su miktarının ise 1100 metreküpe düşmesi bekleniyor. Bu
durum kategorik olarak Türkiye’nin su fakiri
ülkeler sınıfına doğru ilerlediği anlamına geliyor. Türkiye’nin
durumunu, “Türkiye su zengini “bir ülke değil. Aslında su fakiri de değil.
Türkiye’de su kaynakları, nüfus ve sanayileşme farklı bölgelere dağılmış
durumda. Suyun daha çok olduğu bölgelerden suyu kısıtlı olan bölgelere iç
göçler sürüyor. Bu nedenle Türkiye Su kaynaklarını akılcı
planlı verimli kullanmak zorunda…
Türkiye’nin su kaynaklarına tehdit olarak iklim değişimi,
kırsaldan kente göç, bilinçsiz tarım ve kirlilik gibi başlıkları
sıralayabiliriz.
Türkiye'deki su varlığının yüzde 73'ü tarıma harcanıyor.
Bilim insanlarına göre; tarımsal faaliyetlerin yaygın olduğu havzalara ek su
kaynakları sağlanmanın yanı sıra ekilecek ürün çeşitliği için de radikal
önlemler şart. Özellikle; kuraklık tehlikesi altındaki tarlalarda mısır gibi
bol su tüketen ürünler yerine buğday, arpa gibi ürünlere gönenilmeli.
Su ile ilgili ezberlerimiz değişmeli; aslında her
tükettiğimiz ürünün arkasında su var. Tekstil sektöründe büyük miktarda su
kullanılıyor. Sıradan bir pamuklu tişört 2700 litre, bir çift kot pantolon ise
10 bin litre su demek. Gereksiz tüketmeyerek, geri dönüştürerek dolaylı da olsa
su tasarrufu yapmak mümkün…
Bilim insanlarının analizlerine göre, yakın gelecekte hava
durumu bültenleri gibi 'kuraklık' bültenleri ile karşı karşıya kalmamız
kaçınılmaz. Tarım başta olmak üzere su tüketimi kültürümüzü acilen
değiştirmemiz gerekiyor. Kişi başına su tüketiminde 4'üncü sıradayız. Peki neyi
yanlış yapıyoruz?
Verilere göre dünyada 17 ülkede aşırı düzeyde su sıkıntısı
yaşanıyor. Bunlar sırasıyla Katar, İsrail, Lübnan, İran, Ürdün, Libya, Kuveyt,
Suudi Arabistan, Eritre, Birleşik Arap Emirlikleri, San Marino, Bahreyn,
Hindistan, Pakistan, Türkmenistan, Umman ve Botswana. Araştırmalar, bu
ülkelerdeki temiz içme suyunun yüzde 80 oranda tarım, sanayi ve şehir
belediyeleri tarafından kullanıldığını ortaya koyuyor.
17 ülkenin 'aşırı yüksek derecede' gösterildiği listede,
Türkiye ikinci kategoride yani 'yüksek derecede su sıkıntısı çeken ülkeler'
arasında yer alıyor.
Türkiye'nin bulunduğu 2'inci kategoride Yunanistan, Suriye,
Irak, Ermenistan ve Kıbrıs gibi komşu ülkeler var.
Peki, Türkiye su fakiri olmamak için neler yapabilir?
Türkiye’nin on yıl önce su yönetiminde
kurumsal altyapı oluşturma ve yasal düzenleme
çalışmaları başlatmıştı. Bu kapsamda Ulusal Su Planı, Havza
Yönetim Planları, Kuraklık eylem planı gibi planlarını hazırladı.
Ancak uygulama konusunda bir ilerleme olmadı.
Orta Doğu'daki bazı ülkeler suyun arıtılması ve yeniden
kullanılması konusunda diğer ülkelere örnek teşkil edecek çalışmalar
içerisinde. Örneğin Umman'da atık suların yüzde 100'e yakını arıtılarak yüzde
78'i yeniden kullanılıyor.
Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri gibi Körfez Ortaklık Konseyi üyesi ülkelerdeyse atık suların
arıtılarak yeniden kullanma oranı yüzde 44 civarında.
Deniz suyunu tuzdan arıtma tesislerinin içme suyu
üretimindeki payı giderek artıyor. Filistin gibi çatışma bölgelerinde su
tedariki için bu yola başvurularak çözüm bulunuyor.
Doğru ve bilinçli su kullanımı için öncelikle insanlar
olarak ortak akıl ve davranışla bu kriz ile mücadele edebiliriz. Neler
yapabiliriz?
Banyo ve tuvalette tüketilen su miktarı, evde tüketilen
toplam suyun yüzde 70'ini oluşturuyor.
* Evlerde su; yüzde 35 oranında banyoda, yüzde 30
tuvalette, yüzde 20 çamaşır ve bulaşık yıkamada, yüzde 10
Yemek pişirme ve içme
suyu ve yüzde 5 temizlik amacı ile kullanılıyor.
*Doğru sulama; suyun büyük kısmının tarım için kullanıldığı
düşünüldüğünde tasarrufun sağlanabileceği en önemli alanın tarım olduğunu
söyleyebiliriz. Tarımda verimli sulama yöntemleri ve damla sulamaya geçmek
bunların başında geliyor. Damla sulama yöntemi ile ortalama %50 su tasarrufu
sağlanabiliyor. Yüzey sulama yönteminde kayıp %35-60 iken yağmurlama ve damla
sulamada bu kayıp %5-25’lerde kalıyor.
*Doğru tarım; tarımda su kullanımının yanı sıra nasıl tarım
yapıldığı da su açısından önemli çünkü su stresi sadece suyun azalmasıyla değil
sağlığı ile de ilgili. Aynı zamanda neyin nerede yetiştiği de önemli. Örneğin
kuraklık tehlikesi altındaki bölgelerde mısır gibi çok su isteyen ürünler
yerine buğday, arpa gibi ürünlerin tercih edilmesi, su isteyen pirinç ve pamuk
gibi ürünlerin su zengini bölgelerde üretilmesi gerekiyor.
*Atık su; gri su denilen atık sular tarımsal sulamada ve
park ve bahçelerin sulanmasında kullanılabiliyor. Hatta atık suları içme suyu
olarak geri kazanmak da mümkün. Kaliforniya’da yetkililer, geri
dönüştürülmüş atık suyun 2025 yılına kadar içme suyu ihtiyacının %20’sini
sağlayabileceğini savunuyorlar.
*Yağmur suyu; yağmur suyu hasadı, yağmurun yağdığı alanda
tutulmasını, toprağa emdirilmesini ya da depolarda biriktirilerek
kullanılabilmesini sağlayan çok eski bir yöntem.
*Deniz suyu arıtma; giderek daha fazla görülen bir uygulama
da deniz suyu arıtım ya da desalinasyon tesisleri. Birçok yüksek gelirli ülke
bu maliyetli yöntemi kurcalıyor. Türkiye’de de yer altı suyu kaynağı bulunmayan
Avşa Adası’nda uygulanıyor.
*Banyo ve mutfakta; banyoda suyu dikkatli kullanmak önemli
öncelikle tuvalette, musluk ve borularda kaçak olmadığından emin olmak gerek.
Küçük bir damlama bile günde 200 litre su kayba sebep olabiliyor. Ayrıca su
tasarruflu duş başlıkları kullanılan suyu yarı yarıya azaltabiliyor.
Mutfakta, bulaşıkları makinada yıkamanın elde yıkamaktan
daha az su harcadığını biliyoruz. Kişisel alışkanlıklar değişkenlik
gösterebilir ama bulaşıkları önceden suyla çalkalamaya gerek yok. Ayrıca
makinayı doluyken çalıştırmak gerek. Sebze-meyve yıkarken akan suyun altında
yıkamak yerine su dolu kaplarda ya da su dolu lavaboda yıkamak akıllıca.
Suyla yemek pişirirken de yapılabilecekler var. Örneğin,
sadece ihtiyacınız kadar su kaynatın. Tencerede su kaynatırken kapağını
kapatın, buharlaşmayla kaybolan su miktarını azaltın. Buharda pişirerek daha az
su harcayın. Haşlama suyunu soğutmaya bırakıp, bitkileri sulamakta kullanın.
Mutfakta yapılabilecek en önemli su tasarrufu gıda ile ilgili aldığımız
kararlarda gizli.
Kısa özet: Yerkürede görülen maviliklerin sadece yüzde 2,5’i
tatlı su. Bu suyun da yaklaşık yüzde 70’i buzullar içinde saklı. Yani
erişilebilir tatlı su miktarı, dünyanın toplam su varlığının yüzde 1’inden bile
daha az. Araştırmalar dünyada yaşanan su sıkıntısını gidermek için 3 önemli
konuya dikkat çekilmesi gerektiğini gösteriyor. Tarım için gerekli suyun daha
randımanlı kullanılması, şehirlerde boru şebekeleri arasına temiz su havzaları
inşa etmek ve suyun da tıpkı kağıt ve plastik gibi yeniden geri dönüşümünü
sağlamak.
Su, dünya ve insanlığın ortak mirası her damlasının
kıymetini bilmeli…