Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2971.03
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Mart 2023

Yeni kriz; su savaşları

Ülkemizin yaşadığı deprem felaketinin üzerinden günler geçti. Acılarımız ve üzüntülerimiz hala taze, kaybettiklerimizi ve yaşadıklarımızı bir ömür unutamayacağız.

Ülke gündemi, siyasal anlamda çok hareketli günler yaşıyor. Seçim tarihi ertelenmeden, ilan edilen vakitte yapılacağı görülüyor. Lakin tüm bu gündemlerin dışında acil bir kriz kapımızda. Kış aylarını geride bıraktığımız bugünlerde yağışın olmaması ve barajlarındaki su oranın azalması su stresinin çanları çalıyor.

Su, bütün canlıların yegâne hayat kaynağıdır. Tartışmasız en kıymetli stratejik maddedir.

Uzaydan bakıldığında gezegenimiz mavi bir küre olarak görünüyor. Bunun nedeni, yüzeyinin yaklaşık %71’inin suyla kaplı olması. Sıvı haldeki su Dünya’yı Güneş sistemindeki diğer gezegenlerden ayıran en önemli madde. Jeolojik kanıtlar, sıvı hâldeki suyun 3,8 milyar yıldır Dünya’da var olduğunu gösteriyor.

Dünya’daki temiz tatlı su kaynağı sınırlı. Bu kaynağın sürekli kullanılmasına rağmen tükenmemesinin nedeni su döngüsü olarak isimlendirilen bir süreçle suyun küresel ölçekte geri dönüştürülmesi. Her yıl 577.000 km3 su (Karadeniz’deki su kütlesinden daha fazla) bu döngü içinde devri daim oluyor

Dolayısıyla ülkemizde ve dünya genelinde su kaynaklarının verimli kullanılması her geçen gün daha da önemli hâle geliyor.

Dünya nüfusu her geçen gün artarken tatlı su kaynakları daha fazla kirleniyor. Bu nedenle sadece kendimiz için değil, gelecek nesiller ve diğer canlılar için de temiz tatlı su kaynaklarını korumak hayli önemli. Bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla 22 Mart tarihi her yıl Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Su Günü” olarak kutlanıyor.

Küresel iklim krizi, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeyi 'kuraklık' tehdidi ile karşı karşıya bıraktı. “Su stresi” yaşayan ülkeler arasında bulunan Türkiye, kuraklığa doğru tam gaz ilerliyor. Tarımdan, gündelik yaşamımıza kadar su kullanımı ile ilgili alışkanlıklarımızı değiştirmemiz artık zaruri.

“Petrol kaynaklı savaşlar bitti, artık sıra su savaşlarında…” Bu sözleri duymaya az kaldı. Tarih geçmişte su savaşlarıyla dolu…

Su ve gıdaya ulaşmak için ülkelerin birbirleriyle sıcak çatışmaya girme ihtimali eskisinden çok daha sık bir biçimde konuşuluyor.

Türkiye, yarı kurak iklim kuşağında bulunuyor. Araştırma verilerine göre yapılan listede Türkiye en çok su sıkıntısı çeken dünyadaki 32'inci ülke. Bunun yanında, yapılan haritada Türkiye topraklarının yarısında aşırı yüksek ya da yüksek derecede su sıkıntısı çekildiği belirtiliyor.

Dünya nüfusunun en az dörtte birinin aşırı derecede susuzluk çektiği, birçok ülkede çeşme suyunun dahi verilemeyecek derecede kuraklık yaşandığı söyleniyor.

Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının yaklaşık 1.300 metreküp olduğunu söyleniyor. Bu durum Türkiye’yi su stresi çeken ülkeler arasına sokuyor. Türkiye’de 2030 yılı itibariyle kişi başına düşen su miktarının ise 1100 metreküpe düşmesi bekleniyor. Bu durum kategorik olarak Türkiye’nin su fakiri ülkeler sınıfına doğru ilerlediği anlamına geliyor. Türkiye’nin durumunu, “Türkiye su zengini “bir ülke değil. Aslında su fakiri de değil. Türkiye’de su kaynakları, nüfus ve sanayileşme farklı bölgelere dağılmış durumda. Suyun daha çok olduğu bölgelerden suyu kısıtlı olan bölgelere iç göçler sürüyor. Bu nedenle Türkiye Su kaynaklarını akılcı planlı verimli kullanmak zorunda…

Türkiye’nin su kaynaklarına tehdit olarak iklim değişimi, kırsaldan kente göç, bilinçsiz tarım ve kirlilik gibi başlıkları sıralayabiliriz.

Türkiye'deki su varlığının yüzde 73'ü tarıma harcanıyor. Bilim insanlarına göre; tarımsal faaliyetlerin yaygın olduğu havzalara ek su kaynakları sağlanmanın yanı sıra ekilecek ürün çeşitliği için de radikal önlemler şart. Özellikle; kuraklık tehlikesi altındaki tarlalarda mısır gibi bol su tüketen ürünler yerine buğday, arpa gibi ürünlere gönenilmeli.

Su ile ilgili ezberlerimiz değişmeli; aslında her tükettiğimiz ürünün arkasında su var. Tekstil sektöründe büyük miktarda su kullanılıyor. Sıradan bir pamuklu tişört 2700 litre, bir çift kot pantolon ise 10 bin litre su demek. Gereksiz tüketmeyerek, geri dönüştürerek dolaylı da olsa su tasarrufu yapmak mümkün…

Bilim insanlarının analizlerine göre, yakın gelecekte hava durumu bültenleri gibi 'kuraklık' bültenleri ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz. Tarım başta olmak üzere su tüketimi kültürümüzü acilen değiştirmemiz gerekiyor. Kişi başına su tüketiminde 4'üncü sıradayız. Peki neyi yanlış yapıyoruz?

Verilere göre dünyada 17 ülkede aşırı düzeyde su sıkıntısı yaşanıyor. Bunlar sırasıyla Katar, İsrail, Lübnan, İran, Ürdün, Libya, Kuveyt, Suudi Arabistan, Eritre, Birleşik Arap Emirlikleri, San Marino, Bahreyn, Hindistan, Pakistan, Türkmenistan, Umman ve Botswana. Araştırmalar, bu ülkelerdeki temiz içme suyunun yüzde 80 oranda tarım, sanayi ve şehir belediyeleri tarafından kullanıldığını ortaya koyuyor.

17 ülkenin 'aşırı yüksek derecede' gösterildiği listede, Türkiye ikinci kategoride yani 'yüksek derecede su sıkıntısı çeken ülkeler' arasında yer alıyor.

Türkiye'nin bulunduğu 2'inci kategoride Yunanistan, Suriye, Irak, Ermenistan ve Kıbrıs gibi komşu ülkeler var.

Peki, Türkiye su fakiri olmamak için neler yapabilir?

Türkiye’nin on yıl önce su yönetiminde kurumsal altyapı oluşturma ve yasal düzenleme çalışmaları başlatmıştı. Bu kapsamda Ulusal Su Planı, Havza Yönetim Planları, Kuraklık eylem planı gibi planlarını hazırladı. Ancak uygulama konusunda bir ilerleme olmadı.

Orta Doğu'daki bazı ülkeler suyun arıtılması ve yeniden kullanılması konusunda diğer ülkelere örnek teşkil edecek çalışmalar içerisinde. Örneğin Umman'da atık suların yüzde 100'e yakını arıtılarak yüzde 78'i yeniden kullanılıyor.

Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez Ortaklık Konseyi üyesi ülkelerdeyse atık suların arıtılarak yeniden kullanma oranı yüzde 44 civarında.

Deniz suyunu tuzdan arıtma tesislerinin içme suyu üretimindeki payı giderek artıyor. Filistin gibi çatışma bölgelerinde su tedariki için bu yola başvurularak çözüm bulunuyor.

Doğru ve bilinçli su kullanımı için öncelikle insanlar olarak ortak akıl ve davranışla bu kriz ile mücadele edebiliriz. Neler yapabiliriz?

Banyo ve tuvalette tüketilen su miktarı, evde tüketilen toplam suyun yüzde 70'ini oluşturuyor.

* Evlerde su; yüzde 35 oranında banyoda, yüzde 30 tuvalette, yüzde 20 çamaşır ve bulaşık yıkamada, yüzde 10 Yemek pişirme ve içme suyu ve yüzde 5 temizlik amacı ile kullanılıyor.

*Doğru sulama; suyun büyük kısmının tarım için kullanıldığı düşünüldüğünde tasarrufun sağlanabileceği en önemli alanın tarım olduğunu söyleyebiliriz. Tarımda verimli sulama yöntemleri ve damla sulamaya geçmek bunların başında geliyor. Damla sulama yöntemi ile ortalama %50 su tasarrufu sağlanabiliyor. Yüzey sulama yönteminde kayıp %35-60 iken yağmurlama ve damla sulamada bu kayıp %5-25’lerde kalıyor.

*Doğru tarım; tarımda su kullanımının yanı sıra nasıl tarım yapıldığı da su açısından önemli çünkü su stresi sadece suyun azalmasıyla değil sağlığı ile de ilgili. Aynı zamanda neyin nerede yetiştiği de önemli. Örneğin kuraklık tehlikesi altındaki bölgelerde mısır gibi çok su isteyen ürünler yerine buğday, arpa gibi ürünlerin tercih edilmesi, su isteyen pirinç ve pamuk gibi ürünlerin su zengini bölgelerde üretilmesi gerekiyor.

*Atık su; gri su denilen atık sular tarımsal sulamada ve park ve bahçelerin sulanmasında kullanılabiliyor. Hatta atık suları içme suyu olarak geri kazanmak da mümkün. Kaliforniya’da yetkililer, geri dönüştürülmüş atık suyun 2025 yılına kadar içme suyu ihtiyacının %20’sini sağlayabileceğini savunuyorlar.

*Yağmur suyu; yağmur suyu hasadı, yağmurun yağdığı alanda tutulmasını, toprağa emdirilmesini ya da depolarda biriktirilerek kullanılabilmesini sağlayan çok eski bir yöntem.

*Deniz suyu arıtma; giderek daha fazla görülen bir uygulama da deniz suyu arıtım ya da desalinasyon tesisleri. Birçok yüksek gelirli ülke bu maliyetli yöntemi kurcalıyor. Türkiye’de de yer altı suyu kaynağı bulunmayan Avşa Adası’nda uygulanıyor.

*Banyo ve mutfakta; banyoda suyu dikkatli kullanmak önemli öncelikle tuvalette, musluk ve borularda kaçak olmadığından emin olmak gerek. Küçük bir damlama bile günde 200 litre su kayba sebep olabiliyor. Ayrıca su tasarruflu duş başlıkları kullanılan suyu yarı yarıya azaltabiliyor.

Mutfakta, bulaşıkları makinada yıkamanın elde yıkamaktan daha az su harcadığını biliyoruz. Kişisel alışkanlıklar değişkenlik gösterebilir ama bulaşıkları önceden suyla çalkalamaya gerek yok. Ayrıca makinayı doluyken çalıştırmak gerek. Sebze-meyve yıkarken akan suyun altında yıkamak yerine su dolu kaplarda ya da su dolu lavaboda yıkamak akıllıca.

Suyla yemek pişirirken de yapılabilecekler var. Örneğin, sadece ihtiyacınız kadar su kaynatın. Tencerede su kaynatırken kapağını kapatın, buharlaşmayla kaybolan su miktarını azaltın. Buharda pişirerek daha az su harcayın. Haşlama suyunu soğutmaya bırakıp, bitkileri sulamakta kullanın. Mutfakta yapılabilecek en önemli su tasarrufu gıda ile ilgili aldığımız kararlarda gizli.

Kısa özet: Yerkürede görülen maviliklerin sadece yüzde 2,5’i tatlı su. Bu suyun da yaklaşık yüzde 70’i buzullar içinde saklı. Yani erişilebilir tatlı su miktarı, dünyanın toplam su varlığının yüzde 1’inden bile daha az. Araştırmalar dünyada yaşanan su sıkıntısını gidermek için 3 önemli konuya dikkat çekilmesi gerektiğini gösteriyor. Tarım için gerekli suyun daha randımanlı kullanılması, şehirlerde boru şebekeleri arasına temiz su havzaları inşa etmek ve suyun da tıpkı kağıt ve plastik gibi yeniden geri dönüşümünü sağlamak.

Su, dünya ve insanlığın ortak mirası her damlasının kıymetini bilmeli…