Yeni Hayat
Güzel ülkemin bölünüp parçalanmasını mı istediler? Öyleyse, memleket sevgisini çoğaltıp vatan muhabbetini arttıralım. Gençlerimizin ve çocuklarımızın ruhlarına sevgi tohumlarını ekelim. Kalpleri temiz, yüzleri güleç olsun.
Yetiştirdikleri nesilleri kitaplardan, ilimden, edebiyattan, tarihten, tefekkürden, sanattan ve medeniyetten uzak mı tuttular? Öyleyse yazarlarımızı, alimlerimizi, mütefekkirlerimizi daha çok okutmalı, kültür sanat faaliyetlerini daha fazla yaygınlaştırmalıyız. Medeniyet merkezli, ilme ve akl-ı selime uygun çalışmalarda, devlet ve millet olarak hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.
Dinimizin temel eserlerini dışlayıp Asr-ı Saadet'i görmek mi istemediler? Öyleyse Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat çizgisinde İslam'ın özünü, esasını daha fazla araştıralım, öğrenelim ve uygulayalım. Büyük rehberimiz yüce Peygamber Efendimizin hadis-i şeriflerine, hakiki alimlerin eserlerine canla başla yönelelim.
İnsanları hor görüp kendilerinden olmayanları mı dışladılar? Bir kibir ve gurur anıtı mı oldular? Öyleyse Yunus gibi, 'Yaradılanı sev Yaradandan ötürü' deyip daha çok sevelim. Kardeşlik şuurunu geliştirelim. Kimseye asla tepeden bakmayalım. İnsanı insan eden imana sarılalım, tevazu zırhına bürünelim.
Üstlerine vazife olmayan her şeye mi daldılar, hak etmedikleri yerlerde mi göründüler? Emek, alınteri ve hak mı çaldılar? Öyleyse biz bizi alakadar olmayan sahalara inmeyelim, bilmediğimiz alanlarda at koşturmayalım. Liyakata ehemmiyet verelim. Yalnız bildiğimiz işi yapıp tevekkülle şükredelim.
Sadece kendi çıkardıkları dergileri mi okudular, başka yayınları hiç görmediler mi? Biz farklı sesleri, dünya görüşlerini ve iklimleri terennüm eden mecmualara uzak kalmayalım. Mademki dergiler, 'hür tefekkürün kaleleri'dir. Bunaldığımızda bu kalelere çıkıp zihin dünyamızda kutlu yolculuklar yapalım.
Yalnızca dar dünyalarındaki kitapları mı tetkik ettiler? Öyleyse biz değişik yazarların eserlerini inceleyelim, anlayarak okuyalım, gerekirse sorgulayalım. Hiçbir zaman birer mekanik robot halinde yazılanları aynen kabullenmeyelim, soru soralım, kişileri, fikirleri ve olayları kavramaya, idrak etmeye çalışalım.
Yalanın, hilenin, hurdanın enva-i çeşidini mi sarıldılar? Biz inancımızda hiç de hoş görülmeyen sahte lafızları kullanmayalım. Her zaman dosdoğru olalım, gerçekleri söyleyelim, hakikatleri terennüm edelim. Asla idare-i maslahatçılık yapmayalım. Rabbimize abd olalım, ama kula kulluk yapmayalım.
Hep gizli, sinsi, kapalı ve müphem mi oldular? Biz açık, şeffaf, net ve hakikatli duralım. Üç günlük fani dünya için hiç kimseye eyvallah etmeyelim. Ardımızdan güzel kelamlar, hayır dualar edilsin, rahmet ve muhabbetle anılalım.
Dostları bırakıp düşmanlarla mı düşüp kalktılar? O zaman biz bundan ibret alıp dersler çıkaralım. Yakınlarımızı, ahbablarımızı ihmal etmeyelim. Gözümüz dışarıda, bakışımız hariçte olmasın. Aile ve akrabamıza sahip çıkalım.
Büyük hırslara kapılıp bütün dünyayı mı istediler? Biz küçük mutluluklarla yetinelim, minik saadet pırıltılarına hamdedelim. İhtiras rüzgarlarına kapılıp kendimizi kaybetmeyelim. Verdiğimiz her bir nefesten, konuştuğumuz her cümleden, dinlediğimiz her malayani sözden, yazdığımız her satırdan mutlaka mesul olacağımızı, bu çetin hesabı vereceğimizi unutmayalım.
Hep gücü, her daim kuvveti, sürekli olarak makamları ve kudretli olup başkalarını ezmeyi mi düşündüler? Biz bize verilenle yetinelim, kanaatkar olalım, Allah'ın bize lütfettikleriyle iktifa edelim. Ne başkalarına zulmetmeyi, ne de mazlum olmayı kabullenelim. İnsanca, müslümanca yaşayıp gidelim.
İnsan mı öldürdüler? Biz karıncayı bile incitmeyelim. Kul hakkına riayet etmediler mi? Biz bu konuda büyük hassasiyet gösterelim. Kaba, hoyrat ve gözü dönmüş mü oldular? Biz ince, hassas, zarif, mülayim, mütevekkil yolu seçelim.
Paraya pula, mala makama, isme şöhrete çok mu değer verdiler? O vakit biz her şeye hak ettiği kadar rol biçelim. Tabiatı incelemediler mi, biz çevremizi tefekkürden asla vazgeçmeyelim. Kötülüğü mü seçtiler, biz iyi olmaya çalışalım.
Onlar kıydı mı, biz kimseyi kayırmayalım. Onlar aldattı mı, biz yürek dilimizle konuşalım. Onlar zahirle, kabukla, kışırla mı ilgilendiler? Biz dahile, öze, içe dönüp bakalım. İç zenginliklerimizi keşfedip Rabbimize şükredelim.
Onlar ibadeti küçümsediler mi? Biz Rabbimize yalvarıp şu temennide bulunalım: "Allah'ım, görünür görünmez şerlerden, küfür sözlerden beni sakındır. Hak'tan, adaletten, iyilikten ve güzellikten bizi ayırma. Bana ve bütün Müslüman kardeşlerime her zaman doğru yolu, asıl istikameti ve mükemmel ufku göster. Yeryüzündeki bütün mazlumları da İslamiyet'le şereflendir. Onları da hakikat güneşine yaklaştır. Sen her yeri gören, her sözü işiten, her şeyi bilensin. Bizi zalimlerin zulmünden, şeddatların şerrinden, kötülerin hile ve desiselerinden muhafaza eyle. Ümmet-i Muhammed'e birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşlik şuuru nasip et. Milletimize kurulan tuzakları başlarına geçir. Minarelerinden ezanların yükseldiği güzel Türkiye'mizi hep koru, amin."