Yeni gerekçelerle, yeni müttefiklerle tekrardan saldıracaklar
Karadeniz’de doğalgaz keşfinden sonra ülkenin çok büyük bir kısmında çok büyük bir
mutluluk
oluşmasına rağmen ülkenin azgın bir azınlığında yani yeminli Erdoğan düşmanlığı
gözlerini kör
etmiş bir kısmında da hafif bir gaz sıkışması görüldü. Dünya üzerinde ikinci
bir
örneği var mı
bilemiyorum ama tam akıl ve vicdan tutulması; “doğduğunuz, doyduğunuz ve
vatandaşı
olduğunuz ülkeniz büyük bir miktarda doğalgaz keşfetmiş, siz bunu karalamak,
küçük göstermek
ve vatandaşın gözünden önemsizleştirmek için akıl almaz bir karşı duruş
sergileyin.”
Çoğunluk mutlu, çoğunluk umutlu iken yarınlarımıza ve geleceğimize olacak
katkısından
dolayı kimilerinde de bu işten dolayı iktidar partisine siyasi bir getirim yansır
mı
telaşı ve
öfkesi başladı. Aklı olan siyasi partiler veya temsilcileri bu doğalgaz
keşfiyle ilgili
olumsuz bir
açıklama yapmaz. Çünkü AK Partilisinden CHP’lisine, HDP’lisinden MHP’lisine
kadar tüm
seçmenler büyük ekseriyette son derece memnun ve mutludur bu doğalgaz
buluntusundan.
Dolayısıyla bu doğalgaz buluntusunu küçük gösterecek, olumsuz
değerlendirecek
söylem ve yaklaşımlar sokakta karşılık bulmaz, hatta büyük tepki alır.
****
Tarihin
yeniden yazıldığı ve yeniden yapıldığı çok zorlu ve yıkıcı bir süreçten
geçiyoruz.
Ancak şu
husus asla unutulmamalı ki bütün büyük sancılar ve sıkıntılar, büyük doğumlara
gebedir.
Başkan Erdoğan’la birlikte yüz yıl sonra ayağa kalkmaya, zincirleri kırmaya,
vesayetleri
yıkmaya çalışan, müthiş bir değişim ve gelişim içinde olan ülkemiz uluslararası
bir kuşatma
ve saldırı altında. Fitnenin dış ayağı “Erdoğan’ı yıkacağız, muhalefetle
birlikte
devireceğiz”
diyor. Fitnenin iç ayağı “ “varsın ülke yansın, bölünürse bölünsün, işgal
edilirse
de edilsin,
yeter ki Erdoğan gitsin” gafletine düşmüş. Türkiye’de kesinlikle bir iktidar
sorunundan
ziyade milli bir muhalefet olmaması sorunu var yıllardır. Erdoğan düşmanlığı
üzerinden
iktidardan ziyade adeta vatana, milletin değerlerine, ülkenin kalkınmasına ve
gelişimine
itiraz ediyorlar. Gün geçmiyor ki muhalefet cephesinden yıkıcı ve tefrikaya
düşürücü bir
çıkış, bir tezgâh gelmesin. Başkan Erdoğan liderliğinde bu aziz millet ve bu
büyük devlet,
tüm ihanet ve fitnelere rağmen tek başına adeta dünyaya meydan okuyor.
****
Türkiye’nin
yeni kurucu akıllarının, emperyalizme diz çökmeyen öncü kadrolarının, yani
Başkan
Erdoğan’ın, yüzyıl sonra vesayetten kurtulma, tam bağımsız olma, büyük
Türkiye’yi
kurma derdi
vardır. Bu yüzden cezalandırıyorlar, kuduz köpek gibi saldırıyorlar, diz
çöktürmeye
çalışıyorlar. Ülke olarak gerçek anlamda, gücümüzü de aşacak bir sınırda tüm bu
saldırı ve
tuzaklara karşı bir kurtuluş, bir varoluş mücadelesi veriyoruz. Bu ağır
mücadeleyi
veren kurucu
akıllarımıza, öncü kadrolarımıza olağanüstü destek vermeliyiz. Çağrılarına 15
Temmuz ihanet
gecesinde olduğu gibi mutlaka iştirak etmeliyiz. Bu saatten sonra İstiklal
mücadelesi
ruhuyla hareket etmeliyiz. Yeniden bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz. Hem
karadan hem
havadan hem de denizden bizi dizginlemeye, sınırlamaya, dar alana
hapsetmeye
yani adeta nefessiz bırakıp, boğmaya çalışıyorlar. Bizim onlara sormamız
gereken
soruyu bize soruyorlar : “Ne işiniz Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de?”
diyorlar.
****
Türkiye,
yüzyıldır tarihte tatil yapan bir ülke figüründen yeniden tarih yapan bir
aktöre
dönüşüyor.
Osmanlı durdurulmuş, dev uyutulmuştu. Devin yeniden uyanmasından ve
kimsenin
artık durduramamasından korkuyorlar. Devletler oyununda hem cesaretle hem de
basiretle
adımlarımıza devam etmemiz lazım. Mesele artık terör veya küçük sınırlar ve
sorunlar
meselesi değildir. Devletler meselesidir. Vekâlet savaşları artık açık ve
gizlenmeden
devletler savaşına evrildi. Akdeniz’de 10’dan fazla ülkenin savaş gemilerinin
ne işi var?
Türkiye’yi çıktığı yolda, emperyalizme karşı verdiği mücadelede yıldırmaya,
durdurmaya,
korkutmaya ve bir yüzyıl daha rehin almaya, coğrafyada etkisizleştirmeye
çalışıyorlar.
15 Temmuz ihanet gecesi bunun işaret fişeğiydi. Ama başaramadılar. Ekonomik
terörü
devreye koydular ama çökertmediler. Durmayacaklar. En uygun zamanda, en uygun
koşullarda
yeni gerekçelerle ve yeni müttefiklerle askeri ve ekonomik olarak tekrardan
saldıracaklar
ki ta Türkiye eski vesayetçi günlerde olduğu gibi diz çökene kadar. Çizilen
haritalara
karşı durmayana kadar.