Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.20
Gram Altın
2996.46
BIST 100
9416.57
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Ağustos 2020

Yeni gerekçelerle, yeni müttefiklerle tekrardan saldıracaklar

Karadeniz’de doğalgaz keşfinden sonra ülkenin çok büyük bir kısmında çok büyük bir

mutluluk oluşmasına rağmen ülkenin azgın bir azınlığında yani yeminli Erdoğan düşmanlığı

gözlerini kör etmiş bir kısmında da hafif bir gaz sıkışması görüldü. Dünya üzerinde ikinci bir

örneği var mı bilemiyorum ama tam akıl ve vicdan tutulması; “doğduğunuz, doyduğunuz ve

vatandaşı olduğunuz ülkeniz büyük bir miktarda doğalgaz keşfetmiş, siz bunu karalamak,

küçük göstermek ve vatandaşın gözünden önemsizleştirmek için akıl almaz bir karşı duruş

sergileyin.” Çoğunluk mutlu, çoğunluk umutlu iken yarınlarımıza ve geleceğimize olacak

katkısından dolayı kimilerinde de bu işten dolayı iktidar partisine siyasi bir getirim yansır mı

telaşı ve öfkesi başladı. Aklı olan siyasi partiler veya temsilcileri bu doğalgaz keşfiyle ilgili

olumsuz bir açıklama yapmaz. Çünkü AK Partilisinden CHP’lisine, HDP’lisinden MHP’lisine

kadar tüm seçmenler büyük ekseriyette son derece memnun ve mutludur bu doğalgaz

buluntusundan. Dolayısıyla bu doğalgaz buluntusunu küçük gösterecek, olumsuz

değerlendirecek söylem ve yaklaşımlar sokakta karşılık bulmaz, hatta büyük tepki alır.

****

Tarihin yeniden yazıldığı ve yeniden yapıldığı çok zorlu ve yıkıcı bir süreçten geçiyoruz.

Ancak şu husus asla unutulmamalı ki bütün büyük sancılar ve sıkıntılar, büyük doğumlara

gebedir. Başkan Erdoğan’la birlikte yüz yıl sonra ayağa kalkmaya, zincirleri kırmaya,

vesayetleri yıkmaya çalışan, müthiş bir değişim ve gelişim içinde olan ülkemiz uluslararası

bir kuşatma ve saldırı altında. Fitnenin dış ayağı “Erdoğan’ı yıkacağız, muhalefetle birlikte

devireceğiz” diyor. Fitnenin iç ayağı “ “varsın ülke yansın, bölünürse bölünsün, işgal edilirse

de edilsin, yeter ki Erdoğan gitsin” gafletine düşmüş. Türkiye’de kesinlikle bir iktidar

sorunundan ziyade milli bir muhalefet olmaması sorunu var yıllardır. Erdoğan düşmanlığı

üzerinden iktidardan ziyade adeta vatana, milletin değerlerine, ülkenin kalkınmasına ve

gelişimine itiraz ediyorlar. Gün geçmiyor ki muhalefet cephesinden yıkıcı ve tefrikaya

düşürücü bir çıkış, bir tezgâh gelmesin. Başkan Erdoğan liderliğinde bu aziz millet ve bu

büyük devlet, tüm ihanet ve fitnelere rağmen tek başına adeta dünyaya meydan okuyor.

****

Türkiye’nin yeni kurucu akıllarının, emperyalizme diz çökmeyen öncü kadrolarının, yani

Başkan Erdoğan’ın, yüzyıl sonra vesayetten kurtulma, tam bağımsız olma, büyük Türkiye’yi

kurma derdi vardır. Bu yüzden cezalandırıyorlar, kuduz köpek gibi saldırıyorlar, diz

çöktürmeye çalışıyorlar. Ülke olarak gerçek anlamda, gücümüzü de aşacak bir sınırda tüm bu

saldırı ve tuzaklara karşı bir kurtuluş, bir varoluş mücadelesi veriyoruz. Bu ağır mücadeleyi

veren kurucu akıllarımıza, öncü kadrolarımıza olağanüstü destek vermeliyiz. Çağrılarına 15

Temmuz ihanet gecesinde olduğu gibi mutlaka iştirak etmeliyiz. Bu saatten sonra İstiklal

mücadelesi ruhuyla hareket etmeliyiz. Yeniden bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz. Hem

karadan hem havadan hem de denizden bizi dizginlemeye, sınırlamaya, dar alana

hapsetmeye yani adeta nefessiz bırakıp, boğmaya çalışıyorlar. Bizim onlara sormamız

gereken soruyu bize soruyorlar : “Ne işiniz Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de?” diyorlar.

****

Türkiye, yüzyıldır tarihte tatil yapan bir ülke figüründen yeniden tarih yapan bir aktöre

dönüşüyor. Osmanlı durdurulmuş, dev uyutulmuştu. Devin yeniden uyanmasından ve

kimsenin artık durduramamasından korkuyorlar. Devletler oyununda hem cesaretle hem de

basiretle adımlarımıza devam etmemiz lazım. Mesele artık terör veya küçük sınırlar ve

sorunlar meselesi değildir. Devletler meselesidir. Vekâlet savaşları artık açık ve

gizlenmeden devletler savaşına evrildi. Akdeniz’de 10’dan fazla ülkenin savaş gemilerinin

ne işi var? Türkiye’yi çıktığı yolda, emperyalizme karşı verdiği mücadelede yıldırmaya,

durdurmaya, korkutmaya ve bir yüzyıl daha rehin almaya, coğrafyada etkisizleştirmeye

çalışıyorlar. 15 Temmuz ihanet gecesi bunun işaret fişeğiydi. Ama başaramadılar. Ekonomik

terörü devreye koydular ama çökertmediler. Durmayacaklar. En uygun zamanda, en uygun

koşullarda yeni gerekçelerle ve yeni müttefiklerle askeri ve ekonomik olarak tekrardan

saldıracaklar ki ta Türkiye eski vesayetçi günlerde olduğu gibi diz çökene kadar. Çizilen

haritalara karşı durmayana kadar.