Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Aralık 2021

Yeni ekonomi modeline geçiş

Bir ülke ekonomisinin başarısı ölçülürken enflasyon, istihdam, faiz ve büyüme olmak üzere belli başlı göstergeler dikkate alınır. Bizim ülkemizde ise bu ölçümlemede kullanılan en önemli göstergelerden biri döviz kurudur.

Elbette ekonomik göstergelerin tamamının aynı anda olumlu birer tablo çizmesi beklenemez. Örneğin döviz bolluğunun ve sıcak para girişinin yoğun olduğu dönemde, dolar kuru 1,5-2 TL bandında yatay bir seyir izlemişti. Türk lirasının değerli olduğu bu zaman diliminde ithalatımız arttı. Diğer bir ifadeyle dışardan ucuza almak varken içeride üretim yapmak çok da cazip gelmedi. Böylece tüketim ağırlıklı büyüme modelini benimsemiş olduk. Üretimin düşmesi ve tüketim harcamalarının artması zaten kronik bir sorun olan enflasyona ve istihdama olumsuz yönde yansıdı.

Görüldüğü üzere tek bir veriye bakarak değerlendirme yapmak çok da sağlıklı sonuçlar vermiyor. O yüzden sadece döviz kurlarını değil, aynı zamanda diğer makroekonomik göstergelerin bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir.

İç ve dış konjonktürdeki gelişmelere bağlı olarak şekillenen iktisadi politikalarda önemli olan dengeyi koruyabilmek ve istikrarı sağlayabilmektir.

Yaklaşık 2 yıldır devam eden küresel salgın ise tüm bu dengeleri bozdu. Sağlık krizi olarak başlayan süreçte tüm ekonomiler büyük ölçüde zarar gördü. Kısıtlamalar nedeniyle başta hizmet olmak üzere pek çok sektör faaliyetlerini durdurdu. Ancak üretimde çalışanlar bu kısıtlamalardan muaf tutuldu. Bunun sonucunda sanayi üretiminde görülmemiş artışlar kaydedildi.

Küresel çapta yaşanan tedarik zincirindeki sıkıntılar nedeniyle ülkemizin coğrafi konumunun ve Türk lirasındaki düşüşün de katkısıyla ihracat rakamlarında son bir yılda tarihi rekorlar kırıldı. İşgücü istatistiklerine bakıldığında da sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısında ciddi bir artış olduğu görülüyor.

Tüketime dayalı büyüme modelini terk ederek üretimi artırmak hedefleniyor ancak bu yeni ekonomik modelin sonuçlarını kısa sürede görmemiz çok kolay değil. Sadece üretip ihraç etmek yeterli olmayacak. İlk etapta desteklenmesi gereken üç konu var.

Birincisi, katma değeri yüksek ürün üretmek. Bu da ancak teknolojiye yatırım yapmakla mümkün olabilir. TÜİK verilerine göre Ocak-Ekim döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 2,9 olarak gerçekleşti. Diğer bir eksikliğimiz de markalı ihracatımızın istenilen düzeyde olmamasıdır.

Üçüncüsü ve en önemlisi ithalata olan bağımlılığın azaltılması. Türk lirasının düşük olması ihracatımıza katkı sağlarken döviz kurunun yükselmesi de ithal girdi fiyatlarını artırıyor. Yine TÜİK verilerine göre ithalatta, 2021 Ocak-Ekim döneminde ara mallarının payı yüzde 76,9, sermaye mallarının payı yüzde 13,4 ve tüketim mallarının payı yüzde 9,5 oldu. Maliyet kalemlerinin başında da enerji geliyor. Bu yüzden yeni ekonomik modelin başarılı olabilmesi için enerjideki dışa bağımlılığın azaltılması, rüzgâr, güneş ve jeotermal gibi yerli ve milli enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artması büyük önem arz ediyor.