Dolar (USD)
32.63
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2502.55
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Mart 2022

Yeni düzen arayışı ve Türkiye

Küresel sistem yeni siyasi ve iktisadi dengesini ararken adeta büyük bir deprem yaşanıyor.

2008 Küresel finans krizi ve devamında Avrupa Borç Krizi, küresel iktisadi sistemdeki en büyük kırılmaların başlangıcı oldu.

Sonrasında yaşanan BREXIT süreci yine en büyük kırılmalardan biri olmuştu ki COVID-19 pandemisi adeta yer küreyi alt üst etti.

Salgın sürecinde müthiş bir parasal genişleme politikası izleyen ABD finansal piyasalarda büyük bir para bolluğuna yol açarken enflasyonu körükleyen en büyük neden oldu.

Tam pandeminin etkilerinden kurtuluyoruz derken, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal girişimi ve sonrasında gelen yaptırımlar zinciri küresel ekonomide tsunami etkisi oluşturdu.

Hâlihazırda küresel bir enflasyonist sürecin yaşandığı bu dönemde enerji maliyetlerinin artmasıyla enflasyonun daha fazla yükselmesine neden olacaktır. Neticede üretim için en önemli girdi olan enerji aynı zamanda üretimin taşınmasında da en önemli maliyet kalemini oluşturuyor. Buradaki maliyet artışı enflasyonun genele yayılmasına neden oluyor.

Küresel finans krizi sonrasında başlayan küresel ekonomik savaş ağırlıklı olarak ABD ile ÇİN arasında yaşanırken ana omurga gümrük tarifeleri, vergilendirme, tarife dışı engeller üzerinden yürütülüyordu. Ekonomik savaş yumuşak olarak ilerliyordu.

Ancak günümüzde Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber ekonomik savaş adeta el bombası, tank, uçak, nükleer bomba gibi kullanılmaya başladı.

Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması, Rusya ile ticari ilişkilerin durdurulması gibi yaptırımlara karşılık Rusya öylesine büyük bir hamle yaptı ki yaşanan ekonomik savaşı bambaşka boyutlara taşıyacak cinsten.

Washington Post gazetesinin haberine göre Rusya işletmelerine kendisine dost olmayan ülkelerle bağlantılı herhangi birinin patentlerini etkin bir şekilde kullanabilecekleri yönünde bir kararname yayınladı. Bu doğrultuda yetkisiz bir şekilde herhangi bir markayı ve ürünü kullanım ve üretimin herhangi bir şekilde tazmin edilmeyeceğini ilan etti.

Böylece çok uluslu şirketlerin markaları başta olmak üzere silah gibi birçok alanda Rusya “Batı” dünyasının markalarını izin ve onay almadan kendi markasıymış gibi kullanabilmenin önünü açtı.

Diğer taraftan “Batı” dünyası da Rusya’nın kendi ülkelerindeki rezervlerini dondurdu, oligarkların mal varlıklarına el koydu.

Bu savaş küreselleşme süreciyle ilgili büyük problemlere neden olacaktır. Küresel finans krizi sonrasında başlayan ekonomik savaş artık büyük kırılmalara neden olmaya başladı.

Daha önce ABD ve AB’nin kendilerince uydurdukları bahanelerle Türkiye’ye uyguladıkları yaptırımlara şahit olmuştuk. Bu kapsamda Türk yetkililerin kendi ülkelerindeki (olmayan) mal varlıklarına el koyma kararı almışlardı. Kendi çıkarlarına göre hareket eden bu anlayış “Batı” dünyasının canhıraş bir şekilde savunduğu mülkiyet hakkını adeta yok sayıyor.

Nitekim COVID-19 pandemisinin ilk dönemlerinde bazı Avrupa ülkelerinin başka ülkelerin maskelerine el koymasına da şahit olmuştuk. Bundan sonraki süreçte savaş sebebiyle tedarik problemi yaşayanların yeni el koyma haberlerini görebiliriz.

Tüm bu yaşananalar dünyanın yeni bir düzene doğru gittiğinin işaretlerini gösteriyor. Küresel güç dengesizliği sürecinde ABD dünyanın jandarması gibi hareket etmişti. Bunun bir maliyeti olduğunun farkına varan ABD artık yeni dönemde kendi belirlediği yeni sınırlara doğru çekiliyor. Nitekim Almanya’nın “savunma harcamalarını artıracağız” beyanı da AB’nin artık kendisini savunmaya başlayacağını gösteriyor.

Yeni küresel dengede artık bölgesel güç merkezlerinin oluşacağı söylenebilir. Bu doğrultuda Türkiye’nin de yeni düzende oluşacak bölgesel güç merkezlerinden biri olacağını söylemek mümkün. Nitekim AB Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, 2020’de yaptığı “Türkiye dikkate alınacak bir bölgesel güç haline geldi. İnkâr edilemeyecek başarılar elde etti” açıklamasını Antalya Diplomasi Forumu için Türkiye’ye geldiği bugünlerde tekrar dile getirdi ve “Türkiye bölgesel bir güç, ondan da daha fazlası, çok nüfuz sahibi bir ülke” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin savunma sanayinde başlattığı yerli ve milli üretim politikası diğer sektörlere ve politikalara da yansıyor. Bunlardan biri olan yeni ekonomi modeli milli güvenliği daha fazla artırmak için atılan önemli bir adımdır. Nitekim 2018 yılında yaşanan döviz kuru saldırısı bunun gerekliliğini açık bir şekilde göstermişti. Dünya yeni dengesini sağlamaya çalışırken Türkiye’nin her alanda güvenliğini sağlayabilmesi hayati derecede önemli bir hâl aldı.