Yeni Dünya Yeni Düzen \u2013 3
Küresel güç dengesi yeniden kurulurken Türkiye emin adımlarla güçlenmeye devam ediyor. Son yıllarda yapılan stratejik adımlar yeni düzende Türkiye'nin kritik roller üstleneceğinin göstergeleridir.
Türkiye, dünyayı etkisi altına alan 2008 küresel finans krizi sonrasında IMF ile anlaşma imzalamayarak önemli bir dönemeçten geçmiş, sonrasında ise adeta ülkemizin bağımsızlığını eline almasında büyük bir adım atmıştır. Nitekim Türkiye'nin 2023 hedefleri bu yıllarda ilan edilmiş ve millileşme hamleleri birbiri ardına gelmeye başlamıştır.
Savunma sanayinde millileşme oranını her geçen gün artıran Türkiye yerli ve milli uydusunu tamamladığında uzay teknolojileri konusunda da stratejik güce sahip olacaktır. Uzay teknolojilerinde güçlü olan ülkeler küresel güç dengelerinde de önemli bir güce sahip olacaklardır.
Yazı dizimizin ilk ikisinde de üzerinde ağırlıkla durduğum Tek Kuşak Tek Yol projesine tekrar dönecek olursak; bu projede demir yolları, kara yolları, enerji nakil hatları, devasa inşaat projeleri ve yeni limanların yapılması planlandığını projeyi takip edenler bilir. Güney Asya bölgesini hem Orta hem de Güney koridordan AB'ye bağlayan hat üzerinde bulunduğumuzdan dolayı bu projenin en kilit ülkesi şüphesiz ki Türkiye'dir. Türkiye'nin Somali'de, Çin'in Cibuti'de kurduğu askeri üsler gerek o bölgenin gerekse Tek Kuşak Tek Yol projesinin deniz hattının güvenliği konusunda atılmış olan adımlardandır.
Osman Gazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüleri, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, Çanakkale 1915 Köprü projesi doğu ile batı arasında köprü olan Türkiye'nin Tek Kuşak Tek yol projesi kapsamında atmış olduğu önemli adımlardan bir kaçıdır.
TANAP, Türk Akımı, İsrail Gazı ile ilgili görüşmeler Türkiye'yi enerji kavşağı haline getirecek, Nükleer santraller ve HES yatırımları Türkiye'nin enerji konusunda dışa bağımlılığını azaltarak üretim maliyetlerinin düşmesine yol açacaktır.
Türkiye sadece ticaret ve enerji alanında değil aynı zamanda finans sektöründe de önemli bir merkez olma yolunda adımlar atmaktadır. Reel sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak, her türlü finansal aracın ihraç edilebildiği, güçlü bir fiziksel, beşeri ve teknolojik altyapıya sahip, etkin bir biçimde denetlenen şeffaf bir piyasa yapısını tesis edecek olan İstanbul Finans Merkezi Projesi Türkiye'yi gelecek dönemde bu alanda da önemli bir oyuncu haline getirecektir. Bununla birlikte uzun yıllardır dış fazla sebebiyle önemli ölçüde birikim yapan Çin'in Tek Kuşak Tek Yol projesinin finansmanı için kurulmasında öncülük ettiği Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın kurucu üyesi olan Türkiye bu anlamda da önemli bir adım atmıştır. Aynı zamanda yerli para ile ticaret yapılması hususu da Türkiye'nin attığı en stratejik adımlardan biridir.
Türkiye bu dönemde gerek bölgesinde gerekse küresel anlamda oluşturduğu diplomatik hat ile nüfuz alanını genişletme çalışmaları yürütmektedir. Türkiye, 1924 yılında 39 dış temsilciliğe sahip olan Türkiye, günümüzde 234 misyonla temsil edilerek tüm dünyada barışı oluşturmak, istikrara ve refaha katkıda bulunmak amacıyla çalışmaktadır. Türkiye diplomasisi, özellikle son birkaç yılda büyük bir dinamizm kazanmıştır. Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Körfez, Afrika, Orta Asya, Avrupa, Amerika ve hatta Latin Amerika ülkeleri de olmak üzere neredeyse tüm dünya ülkeleriyle hem siyasi hem de ekonomik ve ticari alanlarda yoğun bir diplomasi yürütmeye çalışmaktadır. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son birkaç ayda gerek ülkemize gelen liderlerle gerekse yurt dışına gerçekleştirdiği ziyaretlere baktığımızda yürütülen yoğun çalışmayı görebiliriz.
Türkiye'nin yürüttüğü yeni dönem uluslararası ilişkiler Türkiye'nin artan gücünün bir sonucudur. Türkiye'ye kendi politikalarını zorla dayatmaya çalışan AB'ye Cumhurbaşkanı Erdoğan BBC'ye verdiği röportajda "Bizim için AB olmazsa olmaz yer değil. Biz Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne alamayız' derlerse, bu bizi rahatlatır." Sözleriyle gerekli cevabı vermiştir.
Türkiye, gücünü bilerek denge politikası yürütmeye devam etmektedir. Bir yandan Rusya'dan S-400 füzesi alma konusunda son aşamaya gelirken diğer yandan Türkiye'nin kendi hava ve füze savunma sisteminin geliştirilmesi için Fransız ve İtalyan şirketleri ile mutabakat imzalaması, bir yandan Türk savaş uçağı yapımı için İngiltere ile antlaşma imzalanırken Çin ile Tek Kuşak Tek Yol projesinde ortak çalışma yürütmesi bunun en net göstergesidir
Tüm bunlar yapılırken beşeri sermaye konusunda geride kalınmamalıdır. Özellikle son yıllarda üretimde robotik teknolojilerin gelişmesiyle beraber insan iş gücü azalmaktadır. İnsanların uzun bir sürede yaptığı işleri robotik teknoloji ve otomasyon sistemleri daha kısa sürede, daha az maliyet ile gerçekleştirmektedir. Nesnelerin interneti ile makineler arasında bağlantıların kurulduğu bu süreçte ülkemizin genç nüfusunu yeni düzene hazır hale getirmeliyiz. Şüphesiz ki; liyakat sahibi ve eleştirel düşünce sahibi gençler geleceğin inşasında önemli rol oynayacaktır.