Dolar (USD)
35.06
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2964.79
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ağustos 2023

​Yeni dünya düzenine geçişte eylem planları

Baudrillard, “Can Çekişen Küresel Güç” adlı kitabında şöyle diyor; “Artık olaylar küreselleşiyor. Bizi yöneten zihinsel ağlar ve bu da küresel bir network üzerinden işletiliyor.

İnsanları artık iktidarlar yönetmiyor. Dünyanın her yanına yayılmış zihinsel ağlar aracılığıyla tek bir düşünceye boyun eğdiriliyorlar.”

Kısacası “bizi yöneten politik aktörler değil, zihinsel ağlar” diyor Baudrillard.

Bu yokuşu aşamazsak sonumuz felaket olacak sevgili dostlar. Hâkimiyetten hegemonyaya geçiş süreci bu.

Bugün, ulus devletlerin üstesinden gelemeyeceğini iddia ettikleri ve yeni dünya düzenine geçiş için bizzat kendilerinin planladığı eylemleri dünya halklarına dayatmaya kalkıyorlar.

Bunlardan ilkini BM Genel Sekreteri Antonio Guterres daha yakın bir zamanda ifade etti. Dedi ki; küresel ısınma çağı sona erdi, bunun yerine “küresel kaynama çağı” başladı.

Guterres, sıcaklık artışını sınırlamak ve iklim değişikliğinin zararlı sonuçlarından kaçınmak için dünyaya acil önlem çağrısında bulundu.

Ona göre, şimdi bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaştan sonraki dönem sona erdi. Ve yeni bir küresel düzene geçiş aşamasındayız.

Yani, artık dünya meselelerini yöneten dümende reforme edilmiş bir BM olacak diyorlar. Elbette WEF ile birlikte. Başını da Amerika derin devleti çekiyor.

Kaldı ki Guterres’in bu tutumu ve söylemleri, Rockefeller Vakfı'nın 2010 tarihli Teknolojinin Geleceği ve Uluslararası Kalkınma için Senaryolar raporunun neredeyse aynısı.

Sözde iklim krizi konusunda öyle art niyetliler ki güya Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının neden olduğu İklim Hasarı raporunu bile yayınladılar.

Rockefeller’in ve Soros’un fonladığı vakıflar aracılığıyla sürekli hasar raporları yayınlanıyor. Bilmem kaç yılına kadar da karbonu sıfırlayacakmışız!

Yeni dünya düzenine geçişte bir ikinci aşama; cinsiyetler arasındaki güç dinamiklerini değiştirmek ve ataerkil yapıları tasfiye etmek geliyor. LGBT bunun sadece bir ayağını oluşturuyor.

Ve bu eşitlik çabasının dünyayı daha barışçıl hale getireceğini iddia ediyorlar. İyi de Madeleine Albright, Margaret Thatcher ve Hillary Clinton gibi kadınların liderliğinde dünya daha barışçıl bir dünya haline mi geldi?

Örneğin İsveç bu anlayış doğrultusunda 2014 yılında dünyanın ilk "feminist dış politikasını" kabul etti. İsveç'in Feminist Dış Politikası şöyle diyordu;

“İsveç, silahsızlanma ve silahların yayılmasının önlenmesinde kadınların temsilini ve katılımını artırmak için çalışır.”

Tamam da daha yeni NATO’ya üye olmadılar mı? NATO, dünyaya barış getiren bir yapılanmam mı?

Tüm bu eylem planları için de yanlış bilgi ve dezenformasyon adı altında ciddi bir sansür politikası uyguluyorlar. Çünkü uyanık ve zeki insanlar, acilen alınması gereken önlemleri geciktiriyor.

Bir önemli eylem planı da biyoteknoloji, siz buna sentetik gıdalar deyin.

Sonra ünlü şirket Hanson Robotics'tin robot Sophia'nın Cenevre'deki izleyicilere; “İnsansı robotların insan liderlerden daha verimli ve etkili liderlik yapma potansiyeline sahip olduğuna inandıklarını” söylemesi de buna dahil edilebilir.

Burada cinsiyetin de önemi yok gibi görünüyor değil mi? Empati yok, insani ve vicdani değil tamamen yapay psikopatlar tarafından yönetilmek!

Bir diğer eylem planı da eski ABD Başkanı Ronald Reagan'ın 1987'de Birleşmiş Milletler'de yaptığı bir konuşmada dediği gibi;

“Biz ve tüm insanlar barış içinde yaşayamaz mıyız? Mevcut zıtlıklara olan saplantımızda, insanlığın üyeleri olarak hepimizi ne kadar birleştirdiğimizi sık sık unutuyoruz. Belki de bu ortak bağı görmek için harici, evrensel bir tehdide ihtiyacımız var. Zaman zaman, dünya dışı bir tehditle karşı karşıya kalsaydık, küresel farklılıklarımızın ne kadar çabuk ortadan kalkacağını düşünüyorum.”

Buraya kadar “pes” diyorum ve konumuza bir sonraki yazıda devam edelim…