Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2993.90
BIST 100
9394.32
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2015

YENİ DÖNEM, YENİ CEPHE

Türkiye, 1 Kasım seçim sonuçlarıyla yaşanan siyasal belirsizlikten kurtulmuş durumdadır. 7 Haziran'dan beri yoğun bir şekilde tartışılan ve gündemde tutulan koalisyon tartışmalarının ortadan kalkması, HDP, MHP ve CHP içinde parti içi tartışmaların yoğunlaşmasına neden olmuştur. 1 Kasım seçim sonuçları, koalisyon tartışmalarını ortadan kaldırdığı gibi, MHP, HDP ve CHP içindeki koalisyonların sarsılmasını sağlamıştır. 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra hiçbir muhalefet partisi, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edemez. Özellikle Türkiye siyaseti, Bahçeli ve yönetiminin yükünü taşımayacağını ciddi şekilde tartışmaktadır. 1 Kasım seçimleri, esas depremi MHP içinde yapmıştır.

1 Kasım seçimleri, bütün siyasi partilerin ülke ve dünya şartlarına göre kendilerini yenilemelerini gerektirmektedir. CHP, vitrinini ve programını yenilemeye çalışmakta, ama yapılanlar yeterli olmamaktadır. CHP'nin geçmişiyle köklü bir şekilde yüzleşmesi, hesaplaşması ve radikal bir kopuşu gerçekleştirmesi gerekmektedir. Toplum, CHP'yi ağır geçmişinden kopmadıkça yenileneceğine inanmamaktadır. MHP, artık soğuk savaş dönemi milliyetçiliğiyle ve etnosentrik söylemleriyle bugüne dair hiçbir şey söylememektedir. MHP, bugün Türkiye'nin en büyük siyasi holdingi durumundadır. MHP, her şeyiyle kendisini kökten yenilemelidir. HDP, siyasete tamamen entegre olmanın yollarını bulmalı, şiddet ve siyasetin birlikte yürümeyeceğinin farkına varmalıdır. Toplum, sadece Ak Parti'in değişebilme potansiyeline inanmakta ve ülkenin ağır sorunlarına sadece güçlü Ak Parti iktidarının çare olabileceğini düşünmektedir.1 Kasım seçimlerinin ortaya güçlü bir iktidar, zayıf ve sarsılan bir muhalefet yapısı ortaya çıkarmış olması çok ciddi bir sorundur. Ülkemizin muhalefet ihtiyacı, önümüzdeki yeni dönemde ciddi bir zaaf olmaya devam edecektir. 1 Kasım, ayrıca, 5. partiye veya yeni bir partiye gerek olmadığını ortaya çıkarmıştır.

1 Kasım seçim sonuçları, ülke siyasetini normalleştirdiği gibi, 10 Kasım tartışmaları da ülkenin normalleştiğini ortaya koymaktadır. 10 Kasım anmaları, artık resmi ideolojinin dar bir yas ve kötümserlik ritüeli olmaktan çıkmış, daha sağlıklı değerlendirmelerin ve eleştirel çözümlemelerin yapıldığı bir ortamda gerçekleşmektedir. 10 Kasım, artık resmi bir devlet anması olmaktan çıkıp, sivil bir aktiviteye dönüşmelidir.

Toplumun yenilenme ve tazelenme talebini anlamayan kesimler, ülkeye ve topluma öfke duyan çıkışlar sergilemektedirler. 1 Kasım sonuçlarından sonra bu ülkede yaşanmayacağı, bu ülkeyi terk etmenin şart olduğu, insanlarımızın ne kadar gerilediği, bütün umutların tükendiği gibi tuhaf ve anormal tepkilere şahitlik etmeyiz. 1 Kasım seçim sonuçları, hiç kimseye "bu ülkeyi terk et veya bu toplumu küçük gör" dememektedir. 1 Kasım, hepimize "bu ülkeyi ve toplumu daha iyi anlaman gerekmektedir" demektedir. İnsanı ve toplumu yeniden anlamaya çalışmak zor olduğu için konforunu bozmak istemeyen kesimler, insanı ve toplumu aşağılama ve küçük görme hastalığını yeniden tezahür ettirmektedirler.

Ak Parti'nin dördüncü defa çok güçlü bir şekilde iktidara gelmesini bir rejim krizi olarak sunan değişik söylemler üretilmektedir. Türkiye'nin bir illiberal demokrasi olduğu ve otoriteryanizme teslim olduğu iddiaları sürekli olarak tekrar edilmektedir. Ak Parti ise diktatörlük ve rejim tartışmalarına girmemekte, ülkenin gündemine tekrar başkanlık sistemi ve yeni anayasa konularını sokmuş bulunmaktadır. Türkiye'nin demokratik bir başkanlık sistemine ve sivil bir anayasaya ihtiyacı vardır. Başkanlık sistemi ve yeni anayasanın ciddiyetle ve derinlikli olarak tartışılması ve konuşulması gerekmektedir. Ülkenin diktatörlük ve rejim krizi gibi konularla vaktini ve enerjisini sarf etmemesi önemlidir. Ak Parti, radikal politika önerileriyle ülkenin gündemini belirleme ve politika oluşturma gücüne sahip tek aktör durumundadır.

Ak Parti, bugün merkez solu ve merkez sağı kapsayan bir siyasi aktör haline gelmiştir. Ak Parti'ye karşıt tavırlara siyasette rastlamak her zaman mümkündür, ancak Ak Partisiz bir siyaset tasavvur etmek mümkün değildir. Ak Parti'ye muhalif olmak ile Ak Partisiz siyaset yanılgısı arasındaki farkı anlayamadığı için birçok kişi, 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçlarını yanlış okumakta ve hazmedememektedir.

Türkiye, dördüncü defa güçlü Ak Parti iktidarıyla yola devam kararı alırken, aynı zamanda G-20 zirvesi gibi büyük bir organizasyona da ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye, G-20 zirvesinin gündemine sağlıklı bir şekilde Suriye savaşı ve mültecilerin dramını getirmeyi ve dünya devletleriyle çözüm bulmayı amaçlamaktadır. Türkiye'nin bu çabasına dünya devletlerinin nasıl bir karşılık vereceklerini zirvede takınılacak tavırlardan öğreneceğiz.

1 Kasım sonrasında Türkiye, Güneydoğu -Doğu bölgelerinde ve Kandil'de yoğun bir askeri hareketlilik gerçekleştirmektedir. Türkiye, PYD ile küçük çaplı da olsa silahlı çatışmalara girmiş bulunmakta ve DAİŞ'e karşı büyük bir operasyon hazırlığının öncülüğünü yürütmektedir. Türkiye, Viyana görüşmelerinde Esed'siz Suriye planını ilgili devletlere anlatmaya çalışırken, aynı zamanda Amerika ile birlikte DAİŞ'e karşı Cerablus'a yönelik bir hava ve kara operasyonunun hazırlıklarını sürdürmektedir. Türkiye, Cerablus'un PYD'nin eline geçmemesi için askeri müdahale dahil bütün seçeneklere kendisini hazırlamaktadır. Türkiye, 1 Kasım sonrasına içeride yeni bir siyasetle, Suriye'ye ise yeni bir cepheyle girmektedir.