Yeni dönem
Türkiye'miz pazartesi sabahından itibaren yeni bir döneme girdi. Gazetemizin güzel adıyla 'Milat' başladı. Pazar gecesi bu ışıklı devrin işaretleri belirmişti. Milletimizin sevinci sonsuz, ümidi hadsizdi. Ve şükürler gelmişti ardarda. Zira ülkemiz için çok dua edilmişti sonuçların hayrı için. Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi için Allah'a yalvarılıp yakarılmıştı. Bu dualar sadece ülkemizde yaşayan insanlarımız tarafından değil, yeryüzüne dağılmış milyonlarca mümin tarafından da edilmişti. Çünkü İslam dünyasının ümidi olan Türkiye'nin bir maceraya tahammülü yoktu. Onu bekleyen görevler ve hizmetler vardı. Zaferin elde edilmesi şükrün ve teşekkürün yanısıra büyük bir azmi ve kararlılığı da beraberinde getirmelidir. "Bismillah" deyip kollar sıvanmalı, işe koyulmalıdır. Zira yapılacak çok iş var.
Şüphesiz iktidarların mesuliyeti büyük. Öncelikle seçmenlerine karşı sorumludurlar. Ama aynı zamanda idare ettikleri ülkenin bütün vatandaşlarına karşı da mesuliyetleri vardır. Bu yeni dönemde hizmet kervanının yine devam edeceğine, çalışmaların/hizmetlerin aralıksız sürdürüleceğine inanıyorum. Siyasi tansiyonu düşürmek şart. Çünkü aziz milletimiz iradesini beyan etmiş, kararını vermiştir. Hala lüzumsuz yorumlar, teviller yapmak doğru değil. Herkes sonuçların muhakemesini kendi içinde yapmalıdır. "Bu millet şuurlu, basiretli ve ferasetlidir." diyordum. Yanılmadım şükürler olsun, yine çok doğru karar verdi. Kimi partiye "devam" dedi. Kimi partilere yol vermedi. Kimisini azarladı, kimisine de sitem etti. Bence bundan sonra bütün partilerin yöneticileri oturup kendi aralarında istişarelerde bulunmalı. İşledikleri hataları, yapamadıkları işleri görüşmeli. Bundan sonraki seçimlere de şimdiden hazırlık yapıp, neticeden ders çıkarmalı, ibret almalı. Suçlama yok. Zira kimi suçlayacaksınız, 'velinimetiniz' olan halkı suçlayacak haliniz yok. Onun kararına herkes saygılı olmak zorunda.
Seçimden önceki bazı haberlerde, yeni dönemde "Kültür ve Turizm Bakanlığlı"nın kaldırılacağı ve 'Kültür'ün "Milli Eğitim Bakanlığı"na bağlanacağı öne sürülüyordu. Bu söylentiler, doğrusu beni endişeye sevketmişti. Ama yapılan açıklamada, bakanlıklar arasında "Kültür ve Turizm Bakanlığı"nı tekrar görünce sevindim. Zira bu bakanlık, bilhassa 'kültür' kısmı medeniyetimizin, sanatımızın ve irfanımızın altyapısını oluşturan mühim bir müessesedir. Anlıyorum ki Devletimizi idare edenler artık 'Kültür'e çok daha fazla önem verecek. Zira son açıklamalarda bunun işaretlerini gördük. Bilhassa seçimden önce konuşulan "Millet Kıraathaneleri" ve Rami'de düzenlenen "7 Milyonluk Kitap Vadisi" büyük bir heyecana vesile oldu. İnşallah bunlara benzer hizmetler, kültür hayatımızı daha da canlanacaktır.
Elbette hükümetimizin bu güzel hizmetlerine herkes katkıda bulunmalıdır. Mesela 'kıraathane/kütüphane' konusunda üniversiteler de devreye girmeli, öğrencileri için bu çerçevede alan açmalıdır. Öğrencilerin sınıflardan sonra en çok zaman geçirdikleri mekanlar kütüphaneler olmalıdır. Dolayısıyla kütüphanelerin daha cazip hale gelmesi, ilim hayatımızı bereketlendirecektir.
Bu sahada çalışması gereken diğer kurumlar da Belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Bir çok yerde belediyelerin "Millet Kıraathanesi" açtığı müjdesi geliyor. Vakıf ve dernekler de bu hizmet alanında öncü olmalı. Bilhassa geniş yeri olan bazı vakıflar var. Yaklaşık on civarında odası bulunan eski medreselerde hizmet veren vakıflar... Bunlar da bir an önce o odalardan birini kütüphaneye dönüştürmelidir. Zira o medrese odaları ilim için inşa edilmiştir. Bugün bu mekanları Vakıflar'dan emaneten alan kuruluşlar, mutlaka birer odayı kütüphane yapmalıdır. Vakıflar, bunu bir önşart saymalıdır. Mekana gelen gençler bu kütüphanelerde çalışıp kitap okuyabilmeli, çayını içebilmelidir. "Bismillah her hayrın başıdır." Türkiye'mizde şükürler olsun ki yeni aydınlık bir döneme daha Besmele ile başlanıyor. Hayırlı uğurlu olsun.