Yeni dış politika vizyonumuz
Rusya-Ukrayna
krizi aylardır yaşanacak sıcak çatışmanın habercisi gibiydi. Ukrayna’nın kendi dilindeki anlamını biliyor
musunuz? Sınır demektir. Peki, neyin sınırı? İşte bunu kavrayabilmek için reel politiğin ve coğrafyanın anlamını idrak etmemiz
gerekir.
Ukrayna, Batı’nın
sınırıdır. Bu sınırın uluslararası ilişkiler açısından önemini ne olduğunu ve şuan ki
sıcak çatışmanın ne anlama geldiğini görebilmek “sınır” ifadesinin neye tekabül ettiğini fark
edebilmek demektir.
Ukrayna,
beklenilenden çok daha fazla bir şekilde bu sıcak çatışmada direndi ve askeri
performans gösterdi. Kısmen kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Ruslar epeyce bir
askeri zaiyat verdi. Kendisinin (Rusya) neredeyse on yılda zor toparlayacak
tank kaybı oldu. Ve edinilen bilgilere göre kısmi seferberlikte Rusya 300.000
insanını orduya katmak istiyor. Bu 300Bin kişi sıcak çatışmaya girmeyecek
elbet. Ama yine de Rusya gibi askeri gücü olan bir ülkenin Ukrayna ile kıyaslandığında
böylesi bir duruma düşmesi prestij kaybıdır.
Batı, Ukrayna’ya destek veriyor. Ama aynı Batı her an
Ukrayna’yı yalnız da bırakabilir.
İleriki günlerde böyle bir durum yaşanırsa hiç şaşırmamak gerekir. Rusya’nın elindeki askeri güçten öte Doğalgaz
kartı her zaman Batıyı tedirgin etmiştir. Yine edinilen bilgilere göre Avrupa’nın değişik ülkelerinde halk (Çekoslovakya,
Almanya, Fransa vb. gibi) homurdanmaya başladı. Sebebi ise gelecek kara kışta ısınma
sorununun nasıl hal edileceğidir. Rusya vanaları kapatırsa Avrupa için hiç iyi bir kış görünmüyor. Muhtemelende Rusya bu kartı
kullanacak. Blöf yapmadığını söyleyen Putin’in bir başka kartı
da acaba nükleer silah denemesi olabilir mi? Batı bu
konuda da çok endişeli.
Gelelim bize…
Rusya ile ikili
ilişkilerimize tepeden bakanlar, dudak bükenler acaba bugünleri hiç hesap
etmediler mi? Hesap ettilerse siyasi açıdan durdukları yerde bir problem mi
var?
Türkiye belki de
bu sıcak çatışmada (Rusya-Ukrayna) tarihinin en iyi dış politika performanslarından
birini göstermiştir. İki ülkenin İstanbul’da buluşması bile nasıl bir denge siyasetinin üzerine dış politika
konseptini inşaa ettiğimizi görüyoruz.
Türkiye artık
eski Türkiye değil. Oyunun bir parçası değil oyunu kurgulayan ve dengeleri gözeten
ve bu dengelere göre uluslararası algılar oluşturan küresel bir aktör olmaya doğru
ilerliyor.
Çok kısa aralıklarla
bir çok ülkeyle görüşüp bir uluslararası ilişkiler ve diplomasi dersi verdiğini
artık kendi kamuoyumuzun da görme vakti gelmiştir. Kendi ülkesinin ve
milletinin gücüne yabancılaşmış idrak yoksunu beyinler bunları görebilir mi?
Her şeye rağmen bu göremeyen ve fark edemeyen beyinlere bu dış politika başarısını
bu satırlardan yazmaya devam edeceğim.
Bu benim tarihsel sorumluluğumdur…