Yeni Dış politika ve Türkiye Ufku
Uluslararası siyasetin en acımasız olduğu dönemleri yaşıyoruz. Haklının değil, güçlünün egemen olduğu bir çağdan adalet beklemek irrasyonel. Ne olursa olsun kendi göbek bağınızı kendiniz keseceksiniz, en nihayetinde maalesef her koyun kendi bacağından asılıyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın sözü uluslararası siyasetin temel argümanı olmuş durumdadır. Devletler bu kadar hakkaniyetten uzak, bu kadar ilkel bir siyasetle yönlendirilmekte, yönetilmektedir. Bir varil petrol için binleri öldürmeyi göze alan siyaset ne ahlaksız bir siyasettir. Ahlakı önemseyen de kim. Ahlaklı olmayı önceleyen kim ki. Ne kadar para o kadar güç, ne kadar güç o kadar azgınlık ve zulüm. Devletleri işgal edip, çoluk çocuk demeden onları öldürüp, terk-i diyar ettirip onların ülkelerine canlı yayında çöken haydut devler topluluğu maalesef dünyamızı yönetmektedir…
Bu ahlaksız
siyasete dur diyen bir ülke var. Bu böyle devam etmez, etmemeli diyen bir ülke
var. Kendi rızkını paylaşan, kendi rızkını dünyayla bölüşen bir ülke var.
Ahlaksız egemenler bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda göçmen kabul
etmezken, dile kolay milyonları barındıran, onlara sıcak yemek veren,
milyonlarca bebenin üşüyen ellerini nefesiyle ısıtan bir ülke var. Bu ülkeyi uluslararası
düzen sevmez. Bu ülkeyi haydut devlet sürüsü sevmez. Bu ülkeyi anlayacak dili
bilemez dünya. Ama bu dil çıkış yoludur. Bu dil beynelmilel politikanın deniz
feneridir. Kazan kazan politikasıyla izah edilemeyecek dil, dünya vicdanının
harekete geçmesi demektir. Bu dili rasyonel görmeyenler yanlış bir tespitte
bulunduklarını mutlaka anlayacaklardır. Mazlumu sahiplenmenin, onu
barındırmanın elbette bir bedeli vardır, vardır ama uzun vadede hakkaniyet
ölçüleri sizi ve ilkenizi anlayacak kriterleri olgunlaştıracaktır.
Daha dün
yalnızlaşmış, kabuğuna terkedilmiş denilen ülke, bugün aranan ülke olmuştur.
Vicdanları harekete geçiren ülke olmuştur. Gayrimüslim ülkeler arasında
arabulucu olmayı başarmıştır. Hakem olmuştur. Güvenilir olmuştur. Dünyanın en
büyük nükleer güçleri, dünyanın en büyük barbar ülkeleri o ülkenin sahil
kentlerinde suhulet aramaktadır. O ülke, komşusu açken tok yaşamayan
Türkiye’dir. Bedeli her ne olursa olsun ben adalet peşindeyim diyen ülkedir. Bu
adaleti herkes için isteyen Türkiye’dir. Bu dili diğer ülkelerin yakın vadede anlamasını
beklemiyoruz; ama uzun vadede bu öğretiyi dünya kabullenmek zorunda kalacaktır…
Kendi kendine
yetebilen Türkiye dünyanın sigortasıdır. Hem masada hem sahada varlık gösteren
Türkiye bölgesine ve gezegenine çok şey öğretmeye muktedirdir. Üç beş gün
içerisinde diplomasi mektebinde dünyaya çok şey öğütleyen-öğreten Türkiye’nin
attığı tohumlar üç beş ünlük sulamanın eseri değildir. Bir varil petrol için
savaş çıkaran dünyalı devletlerin tersine on yıllar boyunca on milyarlarca
doları mazlum milletlerin ocağına sarf eden Türkiye, dünya için şerefli bir
geleceğin temelini atmış oluyordur.
Bu ufuktan mahrum
olanlar bu erdemli siyaseti anlayamazdı. Bu sadece bir siyaset değil, aynı
zamanda bu bir diriliş öğretisiydi Türkiye açısından. Türkiye bir kere kabuğunu
kırdı. Türkiye milyar dolarları fakirin midesi için harcamaktan çekinmezken
aslında emsalsiz bir dirilişe yelken atıyordu. Türkiye artık aranan ve
anlaşılan bir ülke olmuştur. Bu durum kuru edebiyatla gerçekleşmedi, yıllardır
uzak coğrafyalarda bir dili egemen kılmaya çalışmakla başardı bunu Türkiye.
Sadece sosyal politikalarla sınırlı kalmadı Türkiye, dünyayı ve çağı takip
etti. Kendi kendine yetebilmenin ufkunu anladı. Günlük ve kısır bir politika
gütmedi. Anlamsız eleştiriler yöneltenler sıcak yataklarında uyuklarken,
ülkenin laboratuvarlarında ülkenin egemenliğini perçinleyecek projelere imza
atılıyordu, atılmaya devam ediliyor. Türkiye daha dar ve zor virajlardan
geçmeye devam edecektir ancak Türkiye başaracaktır. Neyi. Güçlünün haklı olmadığı,
haklının güçlü olduğu bir otoriteyi egemen kılmak için başarıya ulaşacaktır. Bu
dil doğru bir dildir. Masa da bizim saha da bizim doktrini, feleğin çemberinden
geçen Türkiye’nin azim ve kararlılıkla başarıya giden yolunu aydınlık
edecektir. Türkiye ufku yerli ve milli oldukça bölgemize barış daha yakın
olacaktır. Dünyanın Türkiye’ye ihtiyacı vardır, Türkiye’nin de bu yerli ve
milli ufku devam ettirmeye.