Yeni Bir Ruh
Geçenlerde pek çok ilim, sanat ve kültür adamının hazır bulunduğu bir toplantıda idim. Serbest sohbet ortamıydı. Bir çok yerde rastladığımız müzmin karamsar bir kişi, kalktı ve iç karartan laflar etti. Zaman zaman bazı politikacılardan ve yarı aydınlardan duyduğumuz malum basit sözlerdi bunlar. Bu tür kötümserlik kokan cümleler, bir gafletin neticesi değilse art niyetin işaretidir. Esasen hastalıklı ruh halidir. İnsanları ümitsizliğe ve çaresizliğe sürüklemek isteyen nadanların, iyi niyetli olmadıkları kabul edilmelidir. O yılgın kişilere karşı da asla susulmamalı, ağızlarının payı hemen verilmelidir.
Hangi ülke bu iğrenç kuşatmalara karşı dayanabilirdi? Ülkemiz içeriden ihanet örgütleri tarafından örselenmeye çalışılırken, emperyalist Batılı bazı ülkeler Türkiye'mizi hedef seçmişken yedi düvele direnen soylu milletimizi ve yüce devletimizi alkışlamamak mümkün mü? Hangi devlet bu kadar kalleş, sinsi ve alçak hücumlara direnebilirdi? Kim ne derse desin, ben dünyadaki 57 İslam ülkesi arasında Türkiye'nin en mübarek, en iyi, en hayırlı, en merhametli bir devlet olduğuna inanıyorum. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.
Bugün 26 Ağustos. Malazgirt'te büyük bir merasim gerçekleşiyor. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Devlet adamlarımız aziz milletimizle yine buluşuyor, kucaklaşıyor. Bizim büyük destanlarımız, ulu zaferlerimiz vardır. Sadece bu ay içinde kaç galibiyet elde ettiğimizi tarihçiler anlatıyor. Biz ne yazık ki destan yapan ama destanını yazmayan bir milletiz. Belki de, destan yapmaktan destan yazmaya fırsat bulamamışızdır.Malazgirt hakkında filmimiz var mı? Hayır. Romanımız bir iki tane. Şiirler, beş on bilemediniz yirmi otuz adet. Ya bestelenen marş? Sayılı. Halbuki Anadolu topraklarının Müslüman Türklere açıldığı muazzam bir kapıdır Malazgirt. Anadolu Selçuklu Devleti, bir çok beylik, 624 yıl süren muhteşem Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti bu kutlu seferden, bu mübarek zaferden sonra kurulmuştur. Malazgirt'in hangi ilimiz sınırları içinde olduğunu bilmeyen cahiller var. Bu ihmalin farkındayız ama asla umutsuzluğa düşmeyeceğiz. Ümit gemisini hiç bir zaman terketmeyeceğiz. Rabbimizin bize bahşettiği, şehit kanlarıyla sulanmış bu mübarek toprakların kıymetini daha çok bileceğiz.
Hiç şaşırmayalım bizde ihanet, tarih boyunca olmuştur. Devlet Ebed Müddet Osmanlı'nın ilk sultanı Osman Gazi'ye öz amcası Dündar Bey ihanet etmiş ve cezasını görmüştür. Bugün de aramızda hainler var. Ama kahramanlar, hainlerden hiç bir zaman yılmamıştır, korkmamıştır. Onlar robotlar halinde batıl davaları için çok mu çalıştı, öyleyse yerli ve milli düşünceyi savunanlar da gece gündüz çalışacak, uğraşacak, projeler geliştirecek, iyi nesiller yetiştirecek. Milli ve manevi değerlere bağlı olan sivil toplum kuruluşları, vakıflar ve dernekler arı kovanına dönüşecek, yöneticilerine rehavet haram olacak. Taşıdıkları vebalin farkına varacaklar, makam ve mevkilerin gelip geçici olduğunu bilecekler. Vatanına sevdalı, milletine aşık, devletine bağlı inançlı gençler yetiştirecekler.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konuda en çok mesuliyet taşıyan bir kurum. İlim, sanat, kültür ve medeniyet merkezli çalışmalar, ehliyetli ve liyakatlı kişilerle yapılmalı. Onbeş yılda bir çalıştay yapmak, şura düzenlemek yetmez. Kültürel seferberlik ilan edilmeli. Ankara ve İstanbul arasında irfan köprüleri kurulmalı. Sadece medyatik ve popüler isimlerle bir araya gelip zevahiri kurtarmak, sorumlulukları kaldırmaz. Ömrünü değerlerimize adamış münevverlerimizle ciddi istişareleryapılmalıdır. Kültürel eksiklikler tespit edilmeli, sanattaki noksanlıklar bulunup bunlara çözüm yolları bulunmalıdır.
Biz kitap medeniyetine sahip bir toplumuz. Kitabı, düşünceyi, irfanı hayatımızın merkezine almalıyız. Unutmayalım ki, 15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren o ihanet örgütü, o kiralık robotlar, o katiller sürüsü, kitap okumadılar, özgürce düşünmediler, 'Hür adam'ları sevmediler. Akıllarını kiraladıkları, ruhlarını sattıkları şaşkınların izinden ve ardından gittiler. Dolayısıyla böyle sapkın güruhların bir daha ortaya çıkmasını istemiyorsak daha çok okuyan ve sorgulayan nesiller yetiştirmeliyiz. Siyasi çalışmalarda bulunan idealistler, ziyaret ettikleri vatandaşlara 'kahve'nin yanısıra 'kitap' da hediye etmeliler. Unutulmasın ki kahveyle birlikteverilen kitabın 80 yıllık hatırı vardır.
Bu mücadele bir 'istiklal' ve 'istikbal' davası ise herkese görev düşüyor. Vatanseverler, hamiyet sahipleri durumdan vazife çıkarmalı. İşadamları, devlet idarecileri, belediyeler ve medya yöneticileri, kitap-medeniyet ve özgür düşünce merkezli projeleri geliştirmelidirler. Türkiye'nin bekası için bu gayret gereklidir.