Yeni bir pazar olarak 'Hindistan'
Dünya genelinde gerek siyasal gerekse ekonomik bir karmaşa yaşanıyor. Yanı başımızda, Suriye'de yaşanan trajedi sebebiyle yüz binlerce insan hayatını kaybederken milyonlarca sivil, evini terk edip canını kurtarma derdine düşerek kendilerini güvenli gördükleri yerlere göç ediyorlar. Çok değil neredeyse yüz yıl önce Osmanlı toprakları olan Ortadoğu coğrafyasında müslümanlar, hem müslüman olduğunu iddia eden katiller tarafından hem de binlerce kilometre uzaklardan gelen küresel güçler tarafından kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürülmeye devam ediyor. Bölgedeki enerji kaynaklarından pay kapmak isteyen ve bölgede bir güç olmak isteyen ne kadar ülke varsa Akdeniz'e askeri gemilerini konuşlandırmış durumda.
Savaştan kaçıp hayatını kurtarmaya çalışan mültecilerin bir kısmı ülkemize sığınırken bir kısmı canlarını tehlikeye atarak Ege Denizinden Avrupa ülkelerine göç etmeye çalışıyor. Bugüne kadar Suriye'den gelen mülteciler için yaklaşık 8,5 milyar dolar harcayan Türkiye karşılıksız olarak tamamen insani bir hissiyatla kapılarını sonuna kadar açarak ülkemize sığınanların her türlü ihtiyaçlarını giderme konusunda elinden gelenin fazlasını yaptı, yapıyor ve yapmaya da devam edecektir. Rusya, ABD, İran, NATO, Suudi Arabistan, Almanya derken o kadar çok ülke Suriye üzerinde planlar yapıyor ki, Türkiye istese de istemese de tüm bu planların merkezindeki ülke durumunda kalıyor.
Bu kadar ülke bu bölgede planlar, projeler yaparken bir ülke var ki tabiri caizse çaktırmadan son üç yıldır ortalama %7 oranında büyümeye devam ediyor. Hindistan, 2014 yılında gerçekleşen seçimlerde 30 yıl aradan sonra bir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğa sahip olmasıyla siyasi ve ekonomik istikrar için hem içeriye hem dışarıya güçlü bir mesaj verdi. Reformist bir zihniyete sahip olan ve uygulamaya önem veren bir hükümet Hindistan'ın son yıllarda istikrarlı bir şekilde hızlı büyümesinin en önemli etkenlerinden biri olarak görülmektedir.
Yaklaşık olarak 1,2 milyar nüfusuyla da Dünya üzerinde ikinci en kalabalık ülke olan Hindistan Ekim-Aralık 2015 döneminde %7,3 oranında büyüme performansı göstererek Çin ekonomisini geride bıraktı ve dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu. Ancak Hindistan verilerdeki yöntem değişikliğiyle büyüme verileri yukarı yönlü revize edilmiştir. Bazı ekonomistler Hindistan'ın ekonomik verileri ile gerçekte olan arasında bir uyumsuzluk olduğunu da söylüyor. Ancak olan oldu ve Hindistan ve hükümeti hem içeride hem dışarıda güç ve imaj yönünden ciddi bir kazanım elde etti.
Geçtiğimiz hafta TÜSİAD'ın 46. Olağan genel kurul toplantısında konuşan ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek 2050 yılına kadar Çin'in nüfusunun muhtemelen %20-25 düşeceğini ancak Hindistan'da böyle bir risk olmadığını belirterek, bu nedenle Hindistan'ın geleceğinin Çin'den daha parlak olduğunu söyledi. Son dönemde ekonomik olarak zayıflayan Çin'e karşın Hindistan'ın nispeten daha iyi durumda olduğunu görebiliyoruz.
Türkiye, konumu itibariyle Dünyadaki birçok ülkeye göre avantajlı durumdadır. Ancak yine konumundan dolayı jeopolitik riskler ile sürekli iç içe yaşamaktadır. Ortadoğu bölgesinde yaşanan bu kaos ortamı ve AB'nin krizden bir türlü çıkamaması, Rusya ile yaşanan krizi de eklediğimiz zaman Türk iş adamlarını yeni pazarlar bulmaya zorlamaktadır. Kaldı ki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmanın tek yolu iş adamlarımızın sürekli olarak yeni pazarlar bulma konusunda çalışmalar yapmalarıdır. Peki, "Hızlı büyüyen Hindistan neden Türk iş adamları için yeni pazar olmasın?" sorusunu akıllara getiriyor. Çünkü Çin ve Hindistan nüfusları itibariyle ciddi anlamda büyük bir pazar görünümündedir.
Ekonomi Bakanlığı'na göre, Hindistan'a İhracat potansiyeli yüksek ürünlerin bir kaçı şu şekildedir; Salça ve meyve suları, bisküvi, şekerleme, çikolata vb., makarna, zeytinyağı, kuru ve sert kabuklu meyveler; incir, kayısı , fındık vb., konfeksiyon (özellikle kadın ve erkek takım elbise), makine halısı, cam eşya, inşaat malzemeleri (özellikle seramik, fayans, banyo takımları), otomotiv parçaları, mobilya (özellikle ev mobilyaları), kağıt peçete, havlu vb.
1 milyar 250 milyonluk nüfusu ile Hindistan'ın nüfusunun yaklaşık beşte biri müslüman kesimden oluşmaktadır. Böyle bir nüfusa sahip bir ülke Türk iş adamlarımız için özellikle böylesine sıkıntılı bir süreç içerisinde bir çıkış yolu olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde Turizm sektöründe faaliyet gösteren iş adamlarımız bu ülkelere yönelik çalışmalar yapmalıdır. Ancak Hindistan'ı 1,2 milyar nüfuslu yoksul bir ülke olarak değil, ciddi bir satın alma gücüne sahip 200-300 milyon tüketicinin yaşadığı, istikrarlı bir makro ekonomik yapıya sahip ve gümrük vergileri ile miktar kısıtlamalarının her geçen gün azaldığı bir pazar olarak görmek, daha sağlıklı bir yaklaşım olur.