Yeni bir oyun mu?
Tarihin her döneminde Batı emperyalizmi yaşamını Doğu’yu sömürme üzerine kurgulamıştır. Bunun için milyonlarca insanı katletmiş, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmüş, kendi lehine devam edecek düzenleri kurmuş ve Doğu ülkelerinin üzerinde her türlü oyunu oynamıştır.
Bu ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Her zaman kendine hizmet edecek bir kurgu ile Türkiye üzerindeki tahakkümünü son yüzyılda asla terk etmemiştir. Ne zaman Türkiye kendine yetebilecek bir hamle ile ayağa kalkmaya teşebbüs ettiyse yeni bir oyunla önünü kesmiş ve bunu sağlamak için de adaletin, vicdanın ve insafın ötesinde bir tavır takınmıştır.
Cumhuriyet dönemindeki darbeler ve muhtıralar ki buna Osmanlı’nın son dönemindeki darbeler de dâhil hepsinin kaynağı batı, uygulayıcısı yerli hainler olmuştur. Darbelerine zemin hazırlamak için ülke içerisinde her türlü şer ilişkiyi ve kirli oyunu sahnelemiş ve akabinde darbelerle beli bükülen ülke on yıllarca batının kapısında dilenci olmuştur.
Batı bu emeline 27 Mayıs 1960’da 37 düşük rütbeli subay ile yaptığı darbeyle ulaşmış ve bu millete kendi eliyle seçtiği başbakanını astırmıştır. Bunun için basit basit sebepler öne sürülmüş, sözde baskı ve sansür olduğu dile getirilmiştir. Anarşi ve terör beslenerek 12 Mart 1971’de muhtırayla hükümet istifaya zorlanmıştır. 12 Eylül 1980’de yine anarşi ve terör beslenerek, sağ sol kavgaları körüklenerek silahlı kuvvetlerin açık müdahalesi ile hükümet düşürülmüş ve idareye el konulmuştur. 28 Şubat 1997’de irtica bahane edilerek post- modern bir darbe ile yine seçilmişler asker tarafından alaşağı edilmiştir. 27 Nisan 2007 tarihinde ise Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek e- muhtıra ile 28 Şubatın bir benzeri uygulanmak istenmiş ama duvara toslanmış ve asker amacına ulaşamamıştır. Bundan sonra çeşitli bahanelerle darbe planları yapılmış ama hiçbirisinden bir sonuç elde edilememiştir. Ta ki 15 Temmuz 2016 tarihindeki kanlı darbe kalkışmasına kadar. Sebep ise yok! Bu sefer sebep tamamen ülkenin yeni atılımlarla dünya üzerinde söz sahibi olmasıydı. Ortalıkta ne bir olay ne de bir sebep vardı. 250 canımızı şehit eden hainlerin hedefi bu ülkeyi batının uşağı yapmaktan öte değildi. Arada Cumhuriyet Halk Partisinin öncülük yaptığı demokrasi çağrılı sözde Cumhuriyet Mitingleri ve ağaç bahanesi ile Gezi Kalkışması gibi girişimler olduysa da hepsi bir şekilde hükümet tarafından püskürtülmüştür.
AK Parti döneminde sonuca ulaşamayan darbe ve darbe girişimleri içerideki darbe heveslilerinin olduğu gibi batının da epeyce canını sıkmıştır. Arap baharı ile orta doğuyu dizayn eden batı bir tek Türkiye üzerinde etkili olamamış, halk ve hükümet el birliği ile bütün kalkışmaların üstesinden gelmiştir. Türkiye bu süreçte hem bu kalkışmalarla uğraşmış hem de yeni yeni atılımlarla dünyanın hedefine oturmuştur. Sadece ülke içinde değil etrafındaki denizlerde de söz sahibi olmaya başlayınca Batı iyiden iyiye kudurmuş, acil bir çözüm için adeta söz birliği içinde hareket etmeye başlamıştır. Hele hele Akdeniz’deki hareketlilik bu işin zirvesi olmuştur. Bir şekilde Türkiye’nin önü kesilmeliydi ve önümüzdeki yüz yılda da başını kaldıramayacak bir yola sokulmalıydı. Başta Fransa olmak üzere birçok ülke elbirliği ile saldırı içinde hareket etmektedir.
Besleme bir meczubun şeyh olarak sunulup tarikatlar üzerinden bir saldırı planı. FETÖ destekli bir müptezelin İmam Hatiplere yönelik saldırısı üzerinden yeni bir infial uyandırabilme çabası. İngiliz destekli, Fransız planlı Yunan tahrikleri ile Türkiye’yi bir kaosa sürükleme çalışmaları. Ülke içindeki çıkmazını Türkiye’ye saldırarak aşma çabası içindeki geri zekâlı Macron’un bizdeki muadilleri gibi Cumhurbaşkanımızı hedef göstererek “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” söylemleri. Bizdeki ufuksuz muhalefetin batı ağzı ile konuşması. Köşeye sıkışan İsrail’in batı beslemesi orta doğu liderleri ile Akdeniz’de yeni yeni arayışlar içine girerek uluslararası hukuka aykırı sözleşmeler imzalaması.
Bütün bunlar yeni bir darbe hazırlığımı diye düşündürüyor bize.
Tarihte hep böyle oldu ama biz de
tarihten çıkarmamız gereken dersleri de çıkardır.
Artık o eski Türkiye yok.