Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2967.04
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Haziran 2023

​Yeni bir 'Ortadoğu'nun doğuşu mu?

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, 19 Mayıs 2023’te Cidde’de gerçekleştirilen Arap Birliği zirvesine katıldı. Salman’ın açılış konuşmasında Arap liderlerinin yanı sıra Ukrayna Devlet başkanı Zelenski ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’da hazır bulundu.

Beşar Esad’ın 12 yıl aradan sonra, Arap Birliği örgütüne kabul edilmesi önemli bir gelişmeydi. Zira ‘’Ortadoğu’’ ülkeleri arasında Rusya’nın tek müttefiki Beşar Esad olduğu bilinmektedir.

Dolayısıyla Arap Birliği Zirvesinde, Rusya’nın düşmanı olan Zelenski ile müttefiki Esad’ın bir araya getirilmesi: ‘’Yeni bir ‘Ortadoğu’nun doğuşu mu?’ sorusunu akıllara getirdi. Aslında bu gelişmeyi Çin’in öncülüğünde başlatılan İran-Suudi yakınlaşmasının bir sonucu olarak da görebiliriz.

Amerikan’ın dünyada giderek güvenilmez bir ülke olarak algılanmasının da büyük bir payı vardır elbette. NATO ortağı Türkiye’ye bile ihanet ederek, PKK terör örgütüne silah desteği vermesi, tüm dünyada dikkatle takip edilmektedir.

Amerika, müttefiki olan Türkiye’yi bölmeye çalışan, PKK terör örgütüne silah verirken, Rusya ve Çin ise, müttefiki Esad’a destek verdi. Keza Husiler tarafından Suudi petrol şirketinin vurulmasını engellememesi, Amerikan güvenlik şemsiyesinin olmadığını gösterdi.

Arap Birliği zirvesinde, Rus’yanın dostu ile düşmanın bir araya getirilmesi sonuçları iyi düşünülmüş, bölgesel bir stratejinin varlığına işaret ediyor. Bu ‘’Yeni Ortadoğu’’ manzarasında Amerikan etkisinin azaldığını net bir şekilde gösteriyor.

Önümüzdeki süreçte Amerika’nın bu yeni durumu nasıl değerlendireceğini dikkatle takip edip göreceğiz. Ancak şuana kadar ‘’Ortadoğu’ya’’ ilişkin tutarlı bir stratejiden yoksun olduğu anlaşılmıştır. Örneğin Türkiye’nin Suriye’yle, S. Arabistan’ın İran’la normalleşmesine tepki göstermesi, geçmişte uyguladığı çatışmacı politikasını sürdürdüğünü gösteriyor.

Hâlbuki dünyada dengeler ve şartlar değişti ama Amerika’nın bölücü, politikası değişmedi. Daha önce ‘’Amerika eski algılarla yeni durumu yönetemez’’ yazmıştık gelişmeler de bu yönde ilerlediğini gözlemliyoruz.

Tanıştığım bazı Batılı gazeteci ve akademisyenler bana hep şunu sormuşlardı: ‘’ Ortadoğu’da neden sürekli çatışma var?’’ Bu tür sorulara bendeniz de ısrarla hep şunu sordum onlara: ‘’Ortadoğu’da neden barış yok?’’ Bazı batılı aydınlar çatışmanın varlığını konuştuğu kadar ‘’barışın yokluğunu’’ neden konuşmaz? Bu iki şeyin aynı olduğu düşünenler olabilir ama derinlemesine düşünülürse aynı olmadığı fark edilecektir.

Toparlayacak olursak: Cidde zirvesinin bildirisine baktığımızda, genel olarak Suudi Arabistan’ın stratejik dönüşümlere işaret ettiğini görüyoruz. Suriye ve İran ile yeniden diplomatik bağlarını kurması bu tespitimizi teyit ediyor. Ancak bu dönüşüm barış ve adalet temeline dayanırsa, ‘’Yeni bir Ortadoğu’nun doğuşu’’ anlamlı olur. Aksi hâlde ahlaki ilkelerin damgasını vurmadığı siyasal kararlarda aktörler değişir ama sorunlar değişmez.