Yeni bir dünya kuruluyor
Hayali olmayanın geleceği de olmaz. İslam anlayışı ile dünya üzerinde birçok medeniyetler kurduk. Bu medeniyetleri kurarken hayallerimiz vardı. Hem bu dünya için, hem de ahiret için umutlarımız vardı. Ne zaman ki hayallerimizi, umutlarımızı ve inancımızı kaybettik, kurduğumuz medeniyetler de yıkıldı.
Yaptığımız hatalar sonucu "uygarlık taşıyıcılık" rolümüz bütün hayatını ve geleceğini entrikalar üzerine kuran batının eline geçti. Kapitalizm anlayışı ile batı ürettiğinden çok tüketen, mülkü insanın bir parçası gören ve bununla dünyaya refah getireceklerini iddia eden bir toplum oldu. Zamanla bunu sosyalizm, liberalizm ve neoliberalizm takip etti. Dünya üzerinde bu sistemden 7 milyar insanın 2 milyarı faydalandı ve müreffeh bir hayat yaşadı. 40.000 dolar üreten ve 60.000 dolar tüketen toplumlar oldular. 300 yıllık tarihlerinde bu toplumlar biyolojik olarak üretmeyen, sosyolojik olarak birbirlerinden kopuk yaşayan, bencil ve duygusuz bir hayat yaşadılar. Kendileri dışındaki 5 milyar insan ise 300-400 dolar üreten ve bunu da tüketemeyen bir millet oldu. 1,5 milyar insanın susuz, elektriksiz bir dünyada yaşarken refah içindeki batı bu milletleri ve hazinelerini sömürerek hayatını idame ettirdi. Böyle bir hayat içinde yaşarken 80.000 dolar geliri olan İsveç'te intihar vakaları %20 lerde. Alman çiftler lokantaya gittiğinde hesaplarını ayrı ayrı ödüyorlar. İngiliz çocuk babası ile randevusuz görüşemiyor. Biyolojik üreme sıfır noktasında. İnanç desen yok. Batıda erkek erkeğe evlilikler başladı. İsveç'te çocuk doğurana beş yıl ücret ödeme vaat ediliyor ama doğuran yok. Geleceğe ait umutları kalmamış. Geleceklerini doğu medeniyetlerini ve insanlarını sömürerek kurgulayan batı artık yolun sonuna geldi. Yıllardır elinde tuttuğu uygarlık bayrağı artık elinden düşüyor. Batı içine girdiği küfür seli ile elindeki uygarlığı da kaçırdı.
Gelecek bilimcileri uygarlığın batıyı terk edeceğini ve doğuya, Asya'ya kayacak olduğunu söylüyorlar. Venedik, Londra ve New York'a kaçan uygarlık artık "Ana Rahmi" olan doğuya, Asya'ya geri dönüyor. Artık Kenya'daki o fakir vatandaş bile her şeyin farkında. "Dünya beşten büyüktür" sözü bir slogan değil, beş milyar insanın çığlığıdır. Dünya adaletli ve merhametli bir çözüm arıyor. 57 İslam ülkesinin uyguladığı model İslami olmaktan çok öte bir modeldir. Kur'an'ı Kerimi kılıflara koyup duvarlara astık ve ondan ayrı düştük. Abdestsiz dokunmadık ve biz olmaktan uzaklaştık. İnsanlık çözüm arayışında. Bütün beşeri sistemler çöktü. Dünya çöküyor. Beşeri modellerin alternatifi dinimiz İslam'ın getirdiği modeldir. İnsanı temel alan anlayış üzerine kurulan bu model ile asırlarca dünyaya adalet ile hükmeden Türkler, medeniyetin ve uygarlığın taşıyıcısı oldular. Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile biten dört büyük imparatorluk kuran Türklerin beslendiği kaynak İslam'dı. Maveraünnehir'den İstanbul'a bu hazine bizim hazinemizdi. Medine Devletinin uygulamalarını terk ettik. İslam modeli yeniden kurulmalı. Zekatın içini boşalttık, toplumun yapısını bozduk. Sosyalizmde mülk toplumun, kapitalizmde bireyin, İslam'da Allah'ındır. Bu anlayıştan uzaklaştık ve dünya saltanatına secde etmeye başladık. Cebindekini kardeşinle paylaşan bir anlayışla dünya üzerinde fakir kalmaz. İnfak ile toplum inşa olur. Sahip olduğumuz İslam hazinesi ile yeniden geleceğin medeniyetini kuran toplum oluruz. İnsanlığın %95'i Müslüman olmaya hazırdır. Bunu 600 lü yıllarda barbar batının İslam ile tanıştığında %80'inin Müslüman oluşundan biliyoruz. Bütün bunları gören batı son çırpınışlarını yapmakta ve bu işin lideri gördüğü Türkiye'yi her türlü saldırı ile diz çöktürmeye ve bertaraf etmeye çalışmaktadır. Gezi ile başlayıp 15 Temmuz ile devam eden süreç bu süreçtir. Şimdi ise ekonomik saldırı ile devam edilmektedir. İslam ordusu bir hayal olarak başladı ama bir gerçek olarak vücuda gelecektir. Batı elindeki fırsatı kaçırmıştır ve bu fırsat yeniden doğuya geçmiştir.
Yeni bir Asr-ı saadet dönemi geliyor. İşin bilincinde bir lider ile diriliş başladı. Yeni bir dünya kuruluyor ve İnşallah bu yeni dönemin aktörü Türkiye olacaktır.