Yeni Başbakan'ı bekleyen devasa konular
Yazmayacaktım. Ama Salı günü 5 askerimiz şehit oldu. Yine ocaklara ateş düştü. İçimiz yanıyor. Biz yazmayınca kötü niyetliler oyunlarını bırakmıyor. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Türkiye 40 yıldır terör olaylarının muhatabı. Binlerce şehit verildi. Verilmeye de devam ediyor. Nice ocaklara ateşler düştü. Nice fidanımız söndü. Solan fidanlar duruken harcanan ülkenin öz kaynaklarını konuşmaya bile gerek yok. 40 yıldır terörün bitirilmesi için devletin her kademesi çalışıyor güya. Her kurumda her birimde terörün bitirilmesi için çözüm üretmesi gereken yapı ve kadrolar ihdas edilmiş. Terörün bitirilmesi konusunda binlerce uzman yetişmiş olması lazım. Fakat terör uzmanı olarak yetişenlerin artık terörün bitirilmesine hizmet ettikleri konusunda ciddi endişeler var. Aksine düşük yoğunlukta ki terörü varlıklarını sürdürmek için bahane olarak görüyor olabilirler.
Sadece bilenlerin bildiği şu an için 5 binin üzerinde terör uzmanı bulunuyormuş. Anlayacağınız neredeyse her 3-5 teröriste bir terör uzmanı düşecek. O zaman bunlar ne yapıyor diye düşünmeden edilmiyor. Bölgede mücadele veren güvenlik güçlerimizin kaynak sularını kullanmamaları tavsiyesi gibi tedbirler. PKK o kaynak sularını zehirlemiştir gerekçesini ileri sürerek. Onun yerine İstanbul'dan sular gönderilmesi gibi.
Bugünlerde korkunç iddialar duyuyorum. Terör uzmanlarının şehit sayısının Bin'i geçmesi halinde alınması gereken tedbirleri tartıştıkları yönünde. Oysa ki bu uzmanların artık tek bir şehidin bile verilmesini önleyecek önlemleri sıralaması gerekmiyor mu?
Nusaybin'de ki 200 bina
Nusaybin'de 10'larca şehit verdik. Bunun en önemli nedenlerinden biri son 6 aydır Ahmet Davutoğlu'nun devlet işleyişini tıkamasından kaynaklanmaktadır. Bunu da bilinçli yaptığını düşünmediğimi not olarak düşüyorum. İşte en önemli gösterge; Nusaybin terörden temizlenebildi mi? Hayır. Oysa ki Ülkenin Cumhurbaşkanı açıkça çağrı da bulundu. Teröristlerin bulunduğu 200 binayı yerle bir edin diye. Dinleyen oldu mu? Hayır. Oysa Ahmet Davutoğlu'nun terör konusunda operasyonlara başlanmasına karşı çıktığını görevi bırakacağı kesinleşince eşine dayandırılan ve gelecekle ilgili özellikle Güneydoğu'ya mesaj mahiyetindeki yayınlardan anlıyoruz.
Bu konuda Vahdettin İnce'nin bir gazetedeki:"Birgün telefonum çaldı. Başbakanlık'tan arıyorlardı. Sare Hanımefendi görüşmek istiyor dediler. Heyecanla buyursunlar dedim. Hanımefendi "Kürdinsan"ı okumuş. Başladı anlatmaya. Uzun uzun nasıl etkilendiğini anlattı. Sonunda "ben bu kitapta kendimi buldum" anlamında bir ifade kullandı. Siz neler çektiyseniz, Batı Anadolu'da biz de aynısını çektik dedi. Bir ara sözü, süren hendek savaşlarına, çatışmalara getirdi ve "Ahmet Bey, bu kararı verirken sabaha kadar uyumadı. Oradaki çocuklar ne olacak diye ağladı" dedi." yazısı ortada.
Aynı haberin bir yerinde ise "Barış süreci"nin sona erip operasyonların başladığı günlerde bir çalıştay için Çankaya köşküne gittiğini söyleyen Vahdettin İnce'nin, Davutoğlu'nun bu karardan dolayı "ızdırap" duyduğuna da işaret etmesi. Bu bilgiler 'şecaat arz ederken sirkati' ortaya koyması açısından önemli.
Pazar günü AK Parti Olağanüstü Kongresi ile hem yeni Genel Başkanı hem de yeni Başbakan'ı belirleniyor. Yeni ismin önünde duran binlerce önemli dosya var. Ahmet Davutoğlu'nun ileri de önüne engel olur endişesi ile güvenlik konularının da içinde bulunduğu hayati öneme sahip 10'larca alınması gereken kararı beklettiği söyleniyordu. Bu kararlar yeni Başbakan'ın öncelikli konuları olacak. Terörle mücadelede yeni dönemde ciddi kararlar verilecektir kuşkusuz.
Cuma'nın bereketi üzerinize olsun