Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2963.09
BIST 100
9662.87
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Aralık 2015

Yeni anayasayı gündemde tutmalıyız

AK Parti'nin bu millete yeni bir anayasa sözü var. Kaldı ki bu aynı zamanda milletin de talebiu2026 Çünkü millet, mevcut anayasanın toplumla devlet arasında bir sözleşme niteliği taşımaktan ziyade CHP'nin 1930'lu yılların zihin yapısını hükümran kılma niteliği taşıdığını ve günümüz dünyasına hitap etmediğini çok iyi biliyor. Biliyorum, bu talep Türkiye'ye münhasır bir muhalefetin zihin dünyasına bir hayli uzak. Yeni değer kalıpları, değişim, demokrasi, özgürlük, medeniyet, tarihi kültürel birikim, zengin ekonomi ve küresel aktör gibi kavramlar muhalefet dünyasının lügatinde yer etmiyor. Onlar mesailerini daha çok AK Parti ile milletin arasını açmak için harcıyor.

Ülkede demokrasinin ve hukukun gelişmesi için gayret sarf edeceklerine, darbe süreçlerinde sivil iradenin yanında saf tutacaklarına Gladyo'nun içimize yerleştirdiği şer odaklarıyla iş tutmayı tercih ettiler. Aydınlarıyla, sanatçılarıyla, STK'larıyla, siyasetçileriyle birlikte ülkenin kalkınması, güçlenmesi hem bölgede hem de dünyada etkili küresel bir aktör olması için değil tam tersi ülkenin iç sorunlarıyla boğuşması için ne gerekiyorsa yapıyorlar. İnanmayan PKK terör örgütünü aklamaya çalışan aydınların yazılarına, STK'ların bildirilerine, bir kısım medya organlarının yayınlarına ve siyasilerin demeçlerine bakabilir.

Son 2-3 yıldır yaşadıklarımıza bir bakar mısınız? Ülke ne tür badirelerden geçtiu2026 Deyim yerindeyse direkten döndük. Gezi kalkışması, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü, MİT Tırları baskını, sivillere dönük düzenlenen kanlı saldırılar, PKK'nın ateşkes kararını bozması ve Kürt illerini köstebek yuvalarına döndürmesi, eli kanlı, çocuk katili Esad ile el sıkışmalar, Putinciler, İrancılaru2026 Ve elbette halkın tercih ettiği sivil hükümeti devirme teşebbüsleriu2026 Tüm bunlar olurken muhalefetin hangi safta yer tuttuğuna bir bakar mısınız?

Tayyip Erdoğan 12 Haziran'da seçim sonuçlarının belli olmasının hemen ardından AK Parti Genel Merkezi'nde tarihe geçen bir konuşma yapmıştı. Başbakan Erdoğan; "Meydanlarda ifade ettiğimiz gibi sivil, katılımcı, özgürlükçü bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Bu anayasada herkes kendisini bulacak. Doğu kendisini bulacak, batı kendisini bulacak, kuzey bulacak, güney bulacak. Velhasıl milletim işte bu benim anayasam diyecek. Yeni anayasa milletin her bir ferdini birinci sınıf olarak görecek. Her kimlik, her değer, herkesin özgürlük demokrasi barış ve adalet talebine bu anayasa karşılık verecek. Bu anayasa Türk'ün, Kürt'ün, Zaza'nın, Arap'ın Çerkez'in, Roman'ın, Alevi'nin, Sünni'nin, azınlıkların yani 74 milyonun anayasası olacak" demişti.

Bu ifadelere, yıllardır devleti halkın itaat etmesi gereken, yarı-Tanrı bir varlıkmış gibi sunan, resmi ideoloji marifetiyle tüm farklılıkları yok sayan, temel insani haklardan mahrum bırakan bir zihniyetin verdiği cevap kısaca; "sen diktatörsün" oldu!

Millet ise, Türkiye'ye yeni bir anayasa yaptırmamak için ellerinden geleni yapan bu kesime inat bu işin peşini bırakmadı ve 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'ye yine güçlü bir iktidar teslim etti. Çünkü 1982 darbe anayasası tüm özgürlük alanlarını kısıtlayan tekçi bir anayasadır. Özgürlükleri güvence altına alan demokratik bir anayasa, farklı kesimlerin çatışmasından siyasi rant devşirenlerin işine gelmiyor. Oysa 2023'e hedef yapan ve her geçen gün gelişen Türkiye'nin 1930'lu yılların zihin dünyasına mahku00fbm bırakılması büyük haksızlıktır. Bu yüzdendir ki Erdoğan'ın da ifadesiyle Türk'ün, Kürt'ün, Zaza'nın, Arap'ın Çerkez'in, Roman'ın, Alevi'nin, Sünni'nin, azınlıkların yani herkesin kendisine yer bulabileceği, buraya ait yeni bir anayasa için kolları sıvadık.

Ne var ki AK Parti'nin bu konuda da yalnız kaldığını söylemek mümkün. Hükümetin görüşme talebine karşılık HDP'nin ortaya koyduğu küstah tavır ortada! Bu parti Kürtler aleyhine faaliyet yürütüyor dediğimizde de bize kızıyorlar. Kürtlerin lehine olacak hiçbir şeye yanaşmıyorlar! CHP ve MHP'nin ise resmi ideolojiden taviz vermeden parlamenter sistemi güçlendirecek bir anayasa isteği de işi zora sokmaktadır. Kaldı ki bunların maksadı da üzüm yemek değildir. Netice itibariyle son sözü söyleyecek olan yine millet olacaktır.

*

Beni üzen, yeni anayasanın ve başkanlık sisteminin yeterince konuşulmaması ve yazılmamasıu2026 Yeni dönemde MEB'in de heyecansız oluşu beni çok üzüyor. Milyonlarca çocuğu yakından ilgilendirecek olan yeni anayasa sürecine MEB ne kadar hazırlıklı? Yeni anayasaya dönük bir teklifi var mı? Bu konuda çalışmalar yapılıyor mu? Bilindiği gibi 1982 Anayasası'nın eğitim öğretim hayatını tanzim eden 42.maddesi, 1924 yılında yürürlüğe sokulan Tevhid-i Tedrisat yasası doğrultusunda hazırlanan modası geçmiş bir maddedir. Oysa Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkında Kanun gibi bazı düzenlemeler mevcut halleri ile günümüz toplumunun ihtiyaçlarına karşılık vermekten uzaktır.

Mevcut anayasada eğitim anlayış olarak hala tek parti döneminin kalıntılarını yaşamaktadır ve hala resmi ideolojinin toplumun farklı kesimlerine dayatılması hedeflenmektedir. Yeni anayasada "eğitim özgürlüğü" bu ülkede yaşayan tüm farklılıkları da gözeten bir anlayışla yeniden tanzim edilmelidir. Özgün, özgürlükçü, tarihi kültürel birikimimiz üzerine yeni bir eğitim politikası devreye sokulmalıdır. Bu mesele artık MEB'in gündemine girmelidir.

@sivildemokrat

[email protected]