Yeni Anayasa
Küreselleşmeyle birlikte, her anlamda baş döndürücü bir inovasyon süreci yaşıyoruz. Dünya olanca hızıyla dönerken, kişisel gereksinimler de haliyle değişiyor. Özellikle teknolojinin ilerlemesiyle kıyas yapabilme yetisi hızlandığı gibi daha iyisini aramakta, insanlık adına bir gereklilik haline geliyor. Söz konusu döngü içerisinde, lokal müdahalelerle delik deşik ettiğimiz yasaların, bu hızlı değişime ayak uyduramadığı ise malumunuz. Öyle ki uzun yıllardır karşılaştığımız en büyük sorunların başında evrensel, çoğulcu ve her döneme uyum sağlayacak bir Anayasa yapılamayışı olduğu muhakkak. Tarihi bu açıdan incelediğimizde, yazılan metinlerin ya darbeyle ya da genelde günü kurtarma eğilimde olduğunu inkar edemeyiz. Sonrasında da zaten devamlı güncelleyerek kompakt yapısının hep bozulduğu bir vakıa... Tıpkı yorganı yukarı çektiğimizde ayakların, aşağı çektiğimizde başın dışarda kalmasına benzer bir husus.
Evet, 21. Yüzyılda her yönden gelişen bir dünyada yaşadığımız kesin. Bu durum ülkemiz açısından değerlendirildiğindeyse, geçmişle kıyaslanmayacak seviyelerdeyiz. Ama daha da üst düzeylerde, olabilirdik gayet tabi. Zira ne zaman koşmaya çalışsak, başımıza bir çorap örüldüğü ve arkadan bir şekilde çekildiğimiz tecrübelerle sabit. TIPKI ŞU ARALAR YAŞANAN MALUM OLAYLAR GİBİ. Yani 2023 Hedefleri doğrultusunda ve “Küresel Aktör” olma yolunda ilerlerken, gerek dış gerekse iç sorunlarla devamlı patinaj çektik/çektirildik. Bu nedenle de senelerdir yeni bir Anayasa yazma çabamız, hep bir yerlerde tıkanıp kaldı.
Ancak geldiğimiz aşamada tarihi birikimlerimiz ve ideallerimiz itibariyle, “artık mızrak çuvala sığmamaktadır” diyebiliriz. O yüzden de BİRİLERİNİN SÜREKLİ KAŞIDIĞI bu zaaftan kurtulmak, bizler için kaçınılmaz bir hal aldı. Öyleyse adalet temelli, insan odaklı, vatanın bölünmez bütünlüğünü garanti edecek ve sosyal devlet anlayışını pekiştirecek, öz hassasiyetlerimizi gözetecek bir Anayasa hazırlama vakti çoktan gelmişte geçiyor demek mümkün. Bu noktada Sn. Cumhurbaşkanımızın, “TÜRKİYE'NİN TEKRAR YENİ BİR ANAYASAYI TARTIŞMASININ VAKTİ GELDİĞİNİ BELİRTMESİ VE TÜM SİYASİ PARTİLERİ SÜRECE KATILMAYA DAVET ETMESİ” oldukça önemli. Buna mukabil her ne kadar Muhalefet çevrelerinde bir isteksizlik olsa da, Sn. Bahçeli'nin hazırladıkları taslak çalışmasıyla tavrını ortaya koyması ve toplumumuzun çoğunlukla, YENİ ANAYASA yazılmasına ikna olması da bir teselli vesilesi bizlere.
O halde Türkiye’nin bağımsız dış politikasıyla, ekonomik yatırımlarıyla, millî savunma atılımlarıyla, büyülttüğü sanayisiyle, vesayet odaklarından kurtulma hamleleriyle, terör operasyonlarıyla, Mavi Vatan açılımıyla, Suriye ve Irak’ta kararlı adımlarıyla başlattığı sürecin, altını bu şekilde doldurmak zorunda olduğu şüphesiz. Böylelikle içeride belirgin bir ferahlama sağlanacağı ve bunun bazı kavramları SİLAHA DÖNÜŞTÜREN ülkelerin, saldırılarına kalkan vazifesi göreceği açık. Zira “insan hakları ve demokrasi” kavramlarının, bugüne dek hep Batı tekeli altında nasıl kullanıldığına hepimiz yakından şahidiz. Hatta Biden’ın başa geçtikten sonra, insan hakları ve demokrasi laflarını diline dolaması da buna eşdeğer bir durumu gözler önüne seriyor. Yani “dediklerimizi yapmazsanız, sizi buradan da vururuz” mealinde. Yoksa Washington’da kim varsa, bunları uluslararası platformlarda alenen ve defalarca söylemesi fazla söze hacet bırakmıyor.
Hülasa tüm edinimlerimizi (Cumhurbaşkanlığı sistemi, terörle mücadele, vesayetten kurtulma, başörtüsü özgürlüğü…) perçinlenmek ve dünya siyasetinde iddialı ve rol model bir ülke olmak için, Anayasamıza bir tahkimat yapması elzemdir. Bu çerçevede başta siyasiler, STK’lar, üniversiteler, vakıflar ve toplumun değişik kesimleri olmak üzere herkes, ülke çıkarları etrafında ve bu farkındalıkla sorumluluklarını yerine getirmekle mükelleftir. Zaten bu sağlandığı takdirde, her hangi bir sorun da kalmayacaktır. Lakin muhalefet yine BİLDİK TAVRINA devam ederse, başka bir yol seçilmelidir ki esasen bu yol da aşikâr. Kısaca karşılaşılması muhtemel benzer bir senaryoda, Sn. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi “SON SÖZÜ MİLLET SÖYLEMELİDİR”. Böylece toplumda genel kabul görecek bir Anayasanın, HALK OYLAMASINA sunulması bütün tartışmaları bitirecektir. Ne diyelim! Geçmişte çok çalışmalar yapıldı. Ama MUHALEFETİN TAKOZ KOYMASIYLA, bir süre sonra hep rafa kaldırıldı maalesef. Umarım bu sefer başarırız. Çünkü bu husus, ülkemizin yarınları için kritik bir eşik hükmündedir. Hadi öyleyse! Vira Bismillah…