Yengeç Sepeti Sendromu
Kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçıya yaklaştığında kova içerisindeki yakalanmış yengeçleri görür. Kovanın üstü açıktır, kapağı yoktur. Bu durum onu şaşırtır, çünkü yengeçlerin kaçabileceğini düşünür. Balıkçıya sorduğunda “Evet, tek bir yengeç olsaydı, kesinlikle kaçardı. Ancak, pek çok yengeç varsa, biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu yakalar, kaçamayacağından emin olur, geri kalanlar da aynı kaderi yaşarlar” yanıtını alır. Tek yengeç kapaksız kovadan rahatlıkla çıkabilirken sayı arttıkça kaçış imkânsızlaşır. Çünkü birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellerler. Sonunda kimse kazanamaz. Hep beraber kaybederler.
Nedir Yengeç Sepeti
Sendromu?
Filipinliler arasında popüler olan bu
kavram, ilk olarak aktivist yazar Ninotchka Rosca tarafından kullanılmıştır. “Ben sahip değilsem, sen de olamazsın.”,
“Ben başaramıyorsam, sen de
başaramazsın.” anlayışını ifade eder. Bazı insanlar, bencilce davranarak
hırslarını, egolarını ön plana alarak başarmanın yolunun başkalarını geride
tutmak olduğunu düşünürler. Kendileri ulaşamıyorsa, sizin de hayalleriniz,
hedefleriniz uzak olmalıdır. İstekleri
budur. Rekabetçi duygularla, hasutluk, hasetlik ve kıskançlıkla çabalarınızı
sabote etmeye çalışırlar. Sizi sindirmeye, pes ettirmeye, hatta çembere almaya
çalışırlar.
Nerelerde görülür Yengeç Sepeti Sendromu?
Yaşamın her alanında bu sendroma
rastlayabiliriz. Siyasette, iş hayatında, bürokrasi de ve daha birçok alanda…
Kısaca kendinizi geliştirecek, sizi daha farklı, daha iyi şartlara götürecek
eylemler için değişim yapmaya hazırlandığınızda, değişim yapmaya henüz hazır
olmayan, korkan kişilerin eleştirilerine, hatta engellemelerine, tuzaklarına
maruz kalabilirsiniz. Kendi başarısızlık korkularıyla, sizin başarılarınıza,
gelişim olanaklarınıza ket vurmaya çalışanlar, yeni bir şey denemek
istediğinizde baltalamaya, caydırmaya niyetlenenler olabilir. “Ne gerek var?”, ”Boş ver.”, “Seni zor
yaparlar.”, ”Zaten beceremezsin, hiç uğraşma.”, DEVEDEN BÜYÜK FİL VAR. “Bu
saatten sonra meslek değiştirilir mi?” sözlerini duyabilirsiniz. Bunlar
sizi strese soksa da sakin olun. Eğer kararınızdan eminseniz arkasında durun.
Bunları söyleyenlerin büyük bir kısmı yengeç sepeti sendromu yaşıyor olabilir.
Dava adamlarının emekleri feda ediliyor
Yengeç anlayışlı kişiler bulundukları ortamda
diğer grup üyelerinin üstünde yer almayı hedefler, başarılı kişilerin önemini
azaltma eğilimindedirler. Merhamet duyguları yoktur. Asla empati yapmazlar. Yengeç zihniyetine sahip kişiler,
gruplarında diğerlerini aşarak başarılı üyelerin önemini azaltmayı hedeflerler.
Onlar başarısızken başkalarının başarısını izlemek yerine, çökmelerini
beklerler. Mutlu anlarda bile eleştirecek noktalar bulabilirler, ama eleştiri
duymak istemezler. Empati ve merhametten yoksundurlar. Özellikle siyasette yengeç karakterli şahsiyetlere çok rastlarız.
Akıllıyı severler ama kendilerinden akıllıyı değil. Rakip ve hasım gördüklerini
tutarlar ama ellerinden değil ayaklarından tutup, aşağıya çekerler. Maalesef
ülke genelinde hizmet eden dava adamlarının emeği, kibirleri boylarını
aşanların kaprislerine feda ediliyor.
Kimse kimseye
karşılıksız pek destek olmuyor
Maalesef siyasette de dava tanımı ve hassasiyetlerin değiştiği, menfaatin davanın önüne geçmeye çalıştığı, dava arkadaşı diyerek kimsenin kimseye candan pek destek olmadığı dönemlerden geçiyoruz. “Buna destek olursam nasıl bir çıkarım, menfaatim olur” diye bakıyorlar. Dava arkadaşları, makam, mevki, koltuk ve üç kuruş dünya menfaati için birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Sırtından hançerliyorlar. Ve maalesef acı olan gerçek de hep beraber kaybediyorlar. Niye birçok iyi adam iyi yerlere pek gelemiyor biliyor musunuz? Çünkü birçok yetkili adam iyi adam yerine kendine yakın, körü körüne biat eden, çantasını taşıyacak adamı, iyi adama tercih ediyor. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını. Ta ki Ömerleri bulana kadar. Tabi ki dava adamları bir çınar gibidir. Kökleri derindedir. Bu tür yengeçlere ve engellemelere kızarlar, eleştirirler ancak davaya küsmezler, tefrikaya girmezler. Sebep ne olursa olsun mevzileri terk etmezler.