Dolar (USD)
35.43
Euro (EUR)
36.50
Gram Altın
3055.78
BIST 100
10025.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Kasım 2019

Yel, estiği yerin kokusunu taşır

“(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha suresi, 5) Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesi bu Ayet –i Kerime’nin yansımasıdır,

Vatan için baş veririz ama asla baş eğmeyiz.”

O, her fırsatta Türkiye üzerinde operasyon yapılmasına asla müsaade edilmeyeceğini söylemekte.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!”

15 Temmuz gecesinde milletin iradesinden başka irade tanımadığını ilan ederek milleti darbeye karşı mücadele etmek için meydanlara çağırması vatan ve millet sevgisinin eyleme dönüşmesinin delilidir.

O gün halkın üzerine kurşun yağdıranların tankların arasından sıvışıp gidenlerin de gerçek karakterleri de ortaya çıkmadı mı?

15 Temmuz gecesi halkı ezen tankların arasından süzülüp gidenlerden şu sorunun cevabını henüz öğrenebilmiş değiliz:

“Onlar, o gün, o tankın içindekilerle ne konuştular da halkı katledenler onların rahatça gitmesine müsaade ettiler?” Bu sorunun mutlaka cevaplandırılması gerekmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekâtı’nın başladığı 24 Ağustos 2016’da Külliye ’de şöyle diyordu:

Tekrar ifade ediyorum, başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız. 1000 yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremeyeceksiniz, ülkemizi hedeflerinden vazgeçiremeyeceksiniz.”

Türkiye, kendine yönelen tehditleri bertaraf etmeye çalışırken ülkeyi zaafa uğratacak söylem / eylemden çekinmeyenler de harekkâtın gereksizliğinden, terör örgütlerinin bize saldırmayacağından dem vuruyorlardı. Türkiye’nin kaybetmesini kendilerine kazanç olarak gören bu kesim, terör örgütleriyle her türlü ilişkiye girmeyi de demokratik ve barışçıl bir eylem olarak yutturmaya çalışmaktalar.

“Vatan için baş veririz ama asla baş eğmeyiz.”

Kişi ait olduğu, yetiştiği toplumun inanç ve değerleriyle yoğurulur, şekillenir.

Söz ve üslup aynıyla insandır.

“Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” ifadesini kendine rehber edinen elbette baş eğmez.

16.yüzyıl şairi Baki’nin :

Baş eğmezüz edaniye dünya-yı dûn içün

Allahadur tevekkülümüz i’timadımız” ( Değersiz dünyanın aşağılık zevkleri için alçak kişilere bağlanmayız ; biz ancak Allah’a güveniriz.) beyitindeki ifadeyi,” Heva ve heveslerini kendilerine ilah edinenler” ( Furkan 43) elbette anlamazlar.

Kemalizm’i din kabul edenlerin yansıması da çocukları Atatürk portresine secde ettirilmesi değil mi.

Altı ok’u imanın altı esası kabul eden, Ezanı, “ Atatürk ekber! / Atatürk ekber!/ Ancak O var Atatürk! / Evliya odur, peygamber odur,…” Atatürk’e uyarlayan zihniyetin , bugün terör yandaşlığı yapması anormal mi?

Ne örümcek, ne yosun

Ne mucize, ne füsun

Ka’be arabın olsun

Çankaya bize yeter!diyen Kemalettin Kamuların başörtüsü düşmanlığı tesadüfî midir?

Karaköy’de başörtülülere saldırı nasıl bir sürecin yansımasıdır? Yıllardır ‘irtica ile mücadele’ adı altında Allah’a savaş açanlar, başörtüsü ve Ezan düşmanları hangi mezbeleliğin beslemeleridirler? Gezi çapulcularının Kabataş İskelesi’nde başörtülüye saldırısında kamera kayıtlarını yalancı gösterenler bugün de 15 Temmuz ihanetine kurgu demeleri dayanışma değil midir?

Bugün kılık- kıyafet serbest. Ama ne yönetmelik ne yasa ne de anayasa değişti. Çünkü böyle yasaklayıcı bir yasa zaten yoktu ; keyfi uyguladılar.

Dinsiz ulus idi, maksat.

Darbeler, muhtıralar, parti kapatmaları hep bu gerekçeyle yapıldı.

Başörtüsü düşmanlığı, Tayyip düşmanlığına ve Suriyeli mülteci düşmanlığına dönüşmüş durumda.

Devrimbaz kodamanlar‘ milletin rahatından rahatsızlar…

Yel, estiği yerin kokusunu taşır; gül bahçesinden esen gül, gübrelikten esen de tezek kokusunu…