Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.04
Gram Altın
2998.78
BIST 100
9413.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Mart 2022

​Yedinci güç fırsatı

ABD basınında Türkiye’nin S400’leri Ukrayna’ya konuşlandırması karşılığında F35 projesine dönebileceği hesapları konuşuluyor.

Atlantik’in öteki tarafında bulunan süper güç, Rusya ile yakın ilişki içerisinde bir Türkiye istemiyor.

Yaptıklarının birçok pratik faydası görülse de Batı Bloğu'nda ABD otoritesine karşı gelen tek ülke olan Türkiye’nin başkaldırışı cezalandırılmaya çalışılıyor.

Duruşu sayesinde ötekileştirilen Çin ve Rusya’nın Batı Bloğu ile arasına yeni bir yol açan Türkiye’nin bölgedeki artan gücünü kabul etmeyen bir ABD var.

Sahada değişen bu durumu masada da değiştiren Türkiye gerçeği görülmeli.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba’nın Rusya ile yapılacak bir barış anlaşmasında güvenliğin garantisi (garantör) için, dünyada bir süredir devam eden P5 (BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi: Çin, Fransa, İngiltere, Rusya ve ABD) artı 1 (Almanya) ile kurulan dengeye Türkiye’yi de eklemek istemesiyle bu gerçek ortaya çıkıyor.

P5 + 1 düzeni Avrupa’da E3 (Europa/Avrupa) + 3 (Rusya, ABD, Çin) şeklinde açıklanıyor.

Türkiye’nin dünyada karar verici bu 6 devletin arasına yedinci devlet olarak eklenmek istenmesi dünyadaki güç dengeleri açısından oldukça önemli.

Artan gücüyle Türkiye’nin Avrupa’da yer alarak E4+3 düzenin de mi, yoksa büyük güçler arasında yer alarak E3+4 düzenin mi konumlanacağı bir dönemece yaklaşıyoruz.

Avrupa Birliği süreci iyi okumalı ve geç olmadan Türkiye’nin Birlik içinde konumlanmasına izin vermeli.

AB’nin yaşadığı korkuların yersiz olduğu Türkiye'de sadece son 20 yılda büyük çoğunluğu sisteme karşı olan kesimin yaşadığı dönüşümle bile anlaşılabilir.

Türkiye her unsuruyla dönüşüme açık.

Yunanistan ve Fransa’nın Türkiye karşısındaki duruşu İsrail’in Türkiye tercihi ile yıkıldı.

Ermenistan ile başlayan yakınlaşma süreci Ermeni Diasporası'nın Türkiye karıştığına karşı AB ileri gelenlerinin elini güçlendiriyor.

Türkiye üyeliğine karşıt olanların tepkisi büyük ölçüde kırıldı.

Batılı sistem içerisinde tam anlamıyla yer almak isteyen Türkiye’nin Birlik içerisine dâhil edilmesi bölgedeki birçok sorunun çözümüne de katkı sunacaktır.

Rusya'nın saldırganlığından çekinen Avrupalıların ABD'den istediği desteği bulamayıp sahada tek varlık gösteren Türkiye'ye koşmaları da bunun göstergesi değil mi?

Ya da...

Çanakkale Savaşı’nda Ermeni ve Rum vatandaşlarla zulme karşı birleşebilme yetisi gösteren tarihe sahip Türkiye’nin, ABD’nin Hıristiyan, Müslüman demeden Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilanını yıkan BM Genel Kurul kararını inşa etmesi...

Ya da...

Yeni Zelanda’da camiye saldırıda 1’i Türk 56 kişinin canına kıyılan 15 Mart’ı BM Genel Kurulu’nda “Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü” ilan ettirecek diplomasiyi göstermesi Türkiye’nin birçok kültürü koruyup kollayan örtük gücünü ortaya koymuyor mu?

Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in gelişi dikkatli okunmalı.

Ortadoğu devletlerinin ABD’nin güvenlik garantilerinin yok olacağı korkusuyla İran’a karşı İsrail ve Türkiye ile yakınlaştığı bir dönemde, ziyareti sırasında enerji güvenliğinden bahseden Almanya Şansölyesi Olaf Scholz aslında kapıyı aralamış durumda...

Ayrıca, Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı ile yürüttüğü Orta Asya politikası hem Rusya hem de Çin’i dengeleyebilecek alanı da açıyor.

Dünyanın bir numaralı ekonomisi olan AB’nin Türkiye’yi saflarına katması ile Birliğin tekrar büyüme trendine gireceği gerçeği ayan beyan ortada duruyor.

Türk diplomasisinin Avrupa diplomasisini ileri taşıyacak ilişkiler kurabildiği, Türk ekonomisinin Çin’e muhtaçlığı ortadan kaldıracak araçlara sahip olduğu gerçekliğine bakılınca kazan kazan formülü ortaya çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu fırsatı gündeme getirerek liderlik gösterip adım atması Türkiye için tabloyu bir anda değiştirebilir.

Benzersiz süreçlerden geçiyoruz.

Tarkan’ın “Geççek” ile Serdar Ortaç’ın “10 numara”sı arasına sıkışmayalım.