Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.02
Gram Altın
3007.08
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ocak 2022

Yedi Güzel Adamın Akif'i

Merhum Şair Cahit Zarifoğlu, Yedi Güzel Adam şiirine

Bu insanlar dev midir

Yatak görmemiş gövde midir

Diye başlar. Zarifoğlu, Kuran’da geçen Ashab-ı Kehf, diğer adıyla Yedi Uyurlar kıssasına telmihte bulunuyor. Fakat anlatılanlar, güncelliğini koruyan bir anlatımla anlatılmış. Diriliş dergisinde çıkan Yedi Güzel Adam şiirini Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç'a ithaf ederek neşreder.

Sezai Karakoç, Zarifoğlu’na soruyor. “Kimdir bu yedi güzel adam.” “Efendim, malumunuz Kuran’da zikredilen Yedi Uyurlar.” demiş. Peki, “kimi hayal ettin bu şiiri yazarken?” Zarifoğlu da “Efendim üstadımız Necip Fazıl, sonra sizi ve bizleri kastettim.” demişti.

Burada Yedi Güzel Adam şiirini şerh etmeyecek, günümüze geleceğiz.

Cahit Zarifoğlu’nun “yedi” diye tanımladığı bazen dokuza çıktığı bu güzel insanlar, özellikle altmışlı yetmişli yıllarda memleketin felakete sürüklendiği sağ-sol çatışmalarında kenarda kalmışlar. Sokak kavgalarından uzak durmuşlardı. Gelecek nesiller için kafa yordular güzel projeler ortaya çıkardırlar. Ve bu gençler, ülkemizin milletimizin yarınları için kafa yordular, kafa yordukları için de hepsi yedi güzel adam olmayı hak ettiler.

Şiirinin bölümlerinde yedi güzel adamdan her birinin bir şey gördüğünü ve gereğini yaptığını öğreniriz.

“Yedi güzel adamdan biri “kan” görür ve gereğini beller. Biri “aşk” görür ve gereğini beller. Biri “yar”, biri “bela”, biri “dağ” diğeri de “sofra” görür ve gereğini beller.” Bu özellikler içinde Mescid-i Aksa şairi M. Akif İnan’ın “sofra” özelliği daha çok ön plana çıkar. Çünkü onun şair yönü ve sendikacı yönünün yanı sıra bir de vefa yönü vardı. Vefa ve cömertlik birlikte hareket eder.

Aşağıdaki mısralarda M. Akif İnan’ın vefa yönünü anlatan şifreleri bulabiliriz.

Bütün giysileri yırtsak yeridir

Yeter bize vefa elbiseleri

Akif İnan, hayatta iken sanat ve düşünce üretimine de vefa elbisesini giydirmiştir. O, Yunus Emre’nin gül bahçesinde gezmiş. Hemşerisi Şair Nâbî’nin hikmetli şiirlerinden etkilenmiş. Ahmet Haşim’le Dicle’nin kenarında gezmiş, merdivenlerde yürümüştür.

Akif İnan’ın kadim dostu Rasim Özdenören, bir konferansında “Akif ile beraber Yenikapı’dan Aksaray’a doğru yürüyorduk. Akif İnan, Yenikapı’da Ahmet Haşim’in ilk şiirini ezbere okumaya başladı. Aksaray’da yürüyüşümüzü Ahmet Haşim’in son şiiriyle bitirdik.” Demişti.

Akif İnan, Yahya Kemal ve Necip Fazıl Kısakürek’in de şiirleri ezbere okurdu. O şiir formunu gazel tarzında yazarken daha Yahya Kemal ve Şair Nâbî etkisinde olmuştur.

Vefa elbisesine geri dönersek M. Akif İnan için şu sözü söylemek yerinde olacaktır. 1998 yılıydı. Üniversitede öğrenciydik. Her yıl düzenlediğimiz Edebiyat Bülteni şiir gecesi için başta M. Akif İnan üstadımız olmak üzere pek çok şairi çağırıyorduk. Akif İnan, şiirini çoktan okumuştu. Sıra başka bir şaire gelmişti. Biz başka şairi beklerken Akif İnan yine kürsüye çıktı ve tok sesiyle şöyle dediydi.

“Arkadaşlar merhum üstadımız Necip Fazıl Kısakürek üstadımızın metafizik oğlu Hilmi Oflaz vefat etti. El Fatiha” demişti. Çoğumuz, o zamana kadar Hilmi Oflaz’ı tanımıyorduk, tanımaya başladık. Hatta bir arkadaşımız “Hilmi Oflaz” adlı bir kitap çıkardıydı o zamanlar.

Akif İnan’ın vefası en çok üstad bildiği Necip Fazıl’adır. Necip Fazıl ve Fethi Gemuhluoğlu Ankara’ya geldiklerinde hep M. Akif İnan’ın evlerinde kalmışlardı.

Buraya kadar.