Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2492.92
BIST 100
9515.84
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Aralık 2022

Yedi Emir

Dinimizin beşerî münasebetlere büyük önem vermiştir. Peygamber Efendimiz de dinimizi en güzel yaşayan tek örneğimizdir. Zaten Peygamber Efendimiz güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir. Bunun için bütün güzel ahlak ve amelleri teşvik edip, bütün kötü amellerden de sakındırmıştır.

Beşerî bir varlık olan insanın önce iman etmesi ve sonra o imanının gereği olanı yerine getirmesi gerekir. Müslümanların da birbirleri üzerinde birtakım maddî ve manevî hakları vardır. Bunları yerine getirmeleri, onların Müslümanlıklarının gereğidir. İslâm dini, insanlar arasındaki münasebetlerin gelişmesine ve iyiliklerin yaygınlaşmasına büyük önem verir.

Ebû Umâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle demiştir: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şu yedi şeyi emretti: Hasta ziyaretini, cenazeye iştirak etmeyi, aksırana hayır dilemeyi, zayıfa yardım etmeyi, mazluma yardımcı olmayı, selâmı yaygın hale getirmeyi ve yemin edenin yemininin yerine gelmesini temin etmeyi.” (Buhârî, Mezâlim 5; Müslim, Libâs)

Peygamber Efendimiz ’in bu hadiste emrettiği hususlar insanlar arasında iyi ilişkiler geliştirmeye yönelik temel prensiplerden bazılarıdır.

Hasta ziyareti dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur. Hasta ziyareti sünnettir. Hastanın bakacak kimsesi yoksa vacib-i kifaye olur. Hasta olanın yanına hemen değil, daha sonra gidilmeli, selam verilmeli, mümkünse sağ tarafına oturulmalı, dua etmek için hal ve hatır sorulmalı, hastanın yanında asık suratla durulmamalı, güzel şeylerden bahsedilmeli, iyileşmesi için dua edilmeli, yanında fazla oturulmamalı, ayrılırken de hayırlı âcil şifaya kavuşması için dua edilmelidir.

Ölüm, her insanın dünya hayatında karşılaşacağı sondur. Ondan kaçmak ve kurtulmak mümkün değildir. Müminlerin hayatlarında birbirlerine karşı görevlerinden biri ve sonuncusu ölüm anında cenazesine iştirak etmek, namazını kılmak ve onu kabrine defnetmektir. Cenaze namazı farzı kifayedir. Birkaç kişi namazı kılarsa diğerlerinden bu farz düşer.

Hapşırınca “elhamdulillah” demek sünnettir. Bunu işiten Müslümanların, “yerhamükellah” diye karşılık vermesi gerekir. Bu bir görev olup İslâm’ın önemli muaşeret kaidelerinden sayılır. Hapşırma esnasında vücutta birikmiş bazı zararlı toksinlerin dışarıya çıkması ve vücudun rahatlaması söz konusu olduğu için, bu nimete karşılık Allah’a hamd etmek gerekir. Böylece Allah’a şükür edilmiş olur.

Zayıfa ve mazluma yardım etmek farz-ı kifâyedir. Bu sebeple hâli vakti yerinde olanlar, bu “takdîr-i ilâhî”yi iyi idrak ederek ihtiyaç sahiplerine karşı hissiz kalmamalı, büyük bir ibadet vecdiyle yardımlarına koşmalıdırlar. Muhtaca, borçluya ve yolda kalmışa yardım etmek, İslâm’ın mühim insani kaidelerinden biridir.

Selâm, Müslümanların adeta parolasıdır. Birbirini tanımayan insanlar birbirlerine selam verip alınca, aralarında ilk anlaşma ve kaynaşma sağlanmış olur. Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verilen tek kişi ise selamı alması farz-ı ayn, bir cemaat ise farz-ı kifâyedir. Yani cemaatten bir veya birkaç kişinin selamı almasıyla geri kalanların üzerinden bu farz kalkmış olur.

Yemin edenin yemininin yerine gelmesini temin etmek Peygamber Efendimizin yedinci emridir. Aslında bütün bunlar Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarıdır aynı zamanda. Bunlar beşerî bir varlık olan insanın sosyal çevresi ile iletişimi ve yardımlaşmasıdır.

Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isteriz.