Yedi Düvel Bir Olsa
Avrupa şimdiden ses vermeye başladı. Koro halinde Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin Akdeniz’de ve Karadeniz’de bulduğu külliyetli enerji şimdiden Avrupa devletlerinin gözünü döndürdü. Bugünkü varlıklarını sömürgelerine borçlu olan Fransa, Almanya, İngiltere gibi devletler, Türkiye’nin ısrarlı ve kararlı tutumu karşısında deliye dönmüş vaziyetteler. Tek dertleri şu: Nasıl olur da Türkiye bizim iznimiz olmadan boyundan büyük işlere kalkar!? Fransa ayrı tehdit ediyor, Almanya ayrı tehdit ediyor, boyuna posuna bakmadan Yunanistan ayrı tehdit ediyor. Ama unuttukları bir şey var. Türkiye eski Türkiye değil. Artık savunma sanayiinde çıtayı yukarı çekmiş, kararlı ve cesur dış politika yürüten, terörle mücadelede başarı üzerine başarı kazanan bir Türkiye var. Bu gergin ortamdan ne çıkar? Onlar lehine hiçbir şey çıkmaz merak etmeyin. Kazanan eninde sonunda Türkiye olur. Türkiye’nin sadece jeopolitik konumu kendisini çığırdan çıkarmaya yeter de artar bile! Yani yedi düvel bir olsa şu saatten sonra kılımıza zarar veremezler!
***
Süleyman Soylu’ya Neden Yükleniyorlar?
Süleyman Bey kabinenin en etkili bakanlarından birisi. Gerek
geçmişe dönük siyasi tecrübesi, gerekse İçişleri Bakanlığı’ndaki performansı
ile şüphesiz göz dolduruyor. Sayın Cumhurbaşkanı ile olan ilişkileri oldukça
iyi ve kendisi terörle mücadele konusunda da oldukça başarılı. Dört yıldır
bakanlık koltuğunda istikrarlı şekilde görevine devam ediyor oluşu zaten
başarısının kanıtı. Terör örgütleri ve uzantısı konumundaki sivil yapılar yani
parti, dernek ve medya kuruluşları Süleyman Bey aleyhine kara propaganda
yaparak terörle mücadele sürecini zehirlemeye, sulandırmaya çalışıyorlar. İş o
hale geldi ki milletvekili sıfatıyla milletin vergileriyle karnını doyuran bir
badana fırçası bıyıklı sözde sosyalist, meyhanede evli bir bayanla flört
ederken kadının yakınları ve bar görevlileri tarafından hırpalanıyor, sonra
neymiş efendim bu dayağın sorumlusu Süleyman Soylu imiş! Hadi oradan, seni şark
kurnazı seni! Yani iş bu noktaya kadar gelmiş. Evde banyo yaparken ayakları
kaysa, düşseler, ayağımızın altına sabunu Süleyman Soyu koydurdu diyecekler!
Ama mevzu başka! Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek! Ne yaparlarsa yapsınlar
emperyalist baronların maşası terör örgütleri ile mücadeleyi sekteye
uğratamazlar. Ok yaydan çıktı bir kez!
***
İstatistik mi, Çarşı Pazar mı?
Pandemi dolayısıyla esnaf zor durumda. Dün aracımın yağını
değiştirmeye gittiğim oto tamircisi gelirlerinin %40 düştüğünü, bir süredir de
işlerinin neredeyse % 60 azaldığını, buna mukabil özellikle maliyet ve
harcamalarının arttığını ifade etti. Resmi rakamlara ve istatistiklere
bakılırsa bazı alanlarda istikrar devam ediyor. Ancak çarşıya pazara yani
günlük harcamalara bakıldığında özellikle enflasyon resmi rakamlarda açıklanan
gibi değil. Pazar günü semt pazarına uğradığımda karşılaştığım fiyatlar
gerçekten de altı ay bir sene öncesiyle kıyaslanmayacak kadar yüksekti! Altı ay
evvel pazarda bir hafta için ayırdığım rakama en az bir %50 daha eklemek
zorunda kaldığımı gördüm. Demek ki çarşı Pazar enflasyonu ile resmi
rakamlardaki fiyatlar aynı değil. Bazı fırsatçılar pandemiyi de fırsat bilerek
ürünlerin fiyatlarını kasten yükselttiler. Bu suiistimalin denetim altına
alınması lazım.
***
Halil
Sezai gibiler…!
Son birkaç yıl içinde eğlence sektörüne mensup kimi ünlülerin şiddet ve sair olaylardaki performansına baktım da hiç de fena değiller!? Kimisi dedesi yaşındaki adamı dövüyor, kimisi sevgilisini darp ediyor, kimisi olay çıkarıp taşkınlık yapıyor vs. vs.! Şimdi bunların hepsinin tespit edebildiğim bazı ortak özellikleri var. Bir defa hepsi her fırsatta Kemalist olduklarını gözümüzün içine sokacak kadar fanatik Atatürkçüler. Pek çoğu alkolik ve uyuşturucu bağımlısı. Hemen hepsi sosyalist geçiniyorlar ama yanlarında çalıştırdıkları ile kendilerinin yaşam standartları arasında dağlar kadar fark var. Çoğu milyonluk arabalara biniyorlar. Yani bunların solculukları parayı bulana kadar. Yine pek çoğu da din düşmanı ve kimi terör örgütlerine övgüler düzüyorlar! Şimdi bu toplum bunları alkışlıyor baş tacı ediyor. Bu zibidiler de Halil Sezai olayında olduğu gibi her fırsatta kendilerine yakışanı yaparak gerçek yüzlerini faş ediyorlar. Piyasada bunlar gibi yüzlercesi var. Özellikle müzik-sinema-dizi sektörü bu zibidilerin elinde. Bakalım toplum bunları ne kadar daha alkışlamaya devam edecek?