Yedi Askı Şiirleri
Şiir, insanın kendini var ettiği en önemli
tecrübelerin başında gelmektedir. Şiir, boşlukta doğan bir ürün değildir.
Şairler, yaşadıkları çağın ve toplumun ürünüdürler. Şiir, bir ölçüde bir
toplumun duygularının ve düşüncelerinin şairde birikerek bir ifadeye
kavuşmasıdır. Arapların erken dönemlerinde bedevi kabilelerin duyguları,
düşünceleri ve yaşam tarzları Yedi Askı Şiirleri’nin şairlerinin şahsında
birikmiş ve ifadesini bulmuştur.
Yedi Askı Şiirleri, boşlukta oluşan veya
hemen uydurulabilen eserler değildirler. Yedi Askı Şiirleri, bedevi Arap
kabileleri arasında var olan bir şaire sahip olma ve söylenen şiiri raviler
aracılığıyla sözlü olarak gelecek kuşaklara aktarma geleneğinden beslenen ve bu
gelenekten üretilen gerçek ürünlerdir. Yedi Askı Şiirleri, Ukaz gibi ünlü
panayırlarda halkın önünde yapılan sunumlardan sonra kurulan jüriler tarafından
en değerli şiirler olarak seçilmişlerdir. Bu şiirlerin keten bezinden yapılmış
tomarlara yazıldığı ve bu tomarların altın suyuna batırıldıktan sonra Kâbe’nin
duvarına asıldığı aktarılmaktadır.
Altıncı yüzyıldaki erken dönem Arap
şiirinin en iyi örneklerini içeren Yedi Askı Şiirleri, Arap edebiyatında özgün
bir yere sahiptir. Altıncı yüzyılda Arap yarımadasındaki en hâkim ve ortak
lehçe ile yazılan Yedi Askı Şiirleri, Arap dilinin nahiv ve lügati başta olmak
üzere edebiyatının oluşumunda hep ölçü alınmıştır. Başta Sibeveyh olmak üzere
Arap dilinin gramer uzmanları, Yedi Askı Şiirleri’ni aslî kaynak olarak
kullandıkları gibi, Kur’an tefsiri ve terimlerinin yorumlanmasında da müracaat
edilen ana kaynaklardan biri olmuştur. Arap dilinin gramerinin örneklenmesinde
ve Kur’an tefsirinin yapılmasında etimolojik olarak kaynaklık ettiği için
bunlara şevahid denilmektedir. Filolojik ve teolojik açılardan kaynak olarak
kullanılan ve şahit beyitlerden oluşan bir metni, Cahiliye ürünü olarak
“ötekileştirmek” yerine önemli bir insani ürün olarak değerlendirmek lazımdır.
Yedi Askı Şiirleri şairleri arasında en
meşhuru olan İmru’u’l-Kays’ın metninde şehvet, erotizm, acı ve intikam arzuları
eşliğinde bedevi hayatın bir tasviri vardır. Yedi Askı şairleri arasında en
genç yaşta (26) öleni olan Tarafe, sahip olduğu kişilik özellikleriyle ve
bilgeliğiyle gurur duymaktadır. Kırk yıldan fazla süren Dahis ve Gabra,
Yevm Ceble savaşlarına tanıklık eden Zuheyr, savaşı anlatmaktadır. Uzun bir ömür
süren ve değişik yerlere seyahat etmiş olan Lebîd bin Rabî‘a’nin şiirinde
hikmete, aşka ve gurura vurgu vardır. Seçtiği keskin kelimelerle meşhur olan
Amr bin Kulsûm, metninde gururu öne çıkarmaktadır. Able’ye olan aşkıyla
efsaneleşen Antara bin Şeddad’ın şiirini bir aşk hikâyesi olarak okuyabiliriz.
el-Hâris bin Hillize aşka, kabile anlaşmazlıklarına ve kabileler arası intikam
duygularına yer vermektedir.
Yedi Askı Şiirleri’nin ilk defa doğrudan
Arapçadan yapılmış “şiirsel” tercümesi, Mehmet Hakkı Suçin tarafından Kırmızı
Kedi Yayınları etiketiyle geçtiğimiz aylarda yayımlandı (Yedi Askı
(Muallaklar), (Çeviren M. Hakkı Suçin), Kırmızı Kedi, 2022). Suçin, kitapta söz
konusu muallakaların tercümesine yer vermeden önce, modern Arap şiirini
dönüştüren şahsiyetlerden biri olan ve asıl adı Ali Ahmed Said olan Suriyeli
şair Adonis’in metinlerinden derleme yapmak suretiyle “Cahiliye Şiirini Okumak”
başlıklı bir “sunuş” yazısını da eklemiştir. Sunuş yazısında, Cahiliye şiiri
hakkında Adonis’in ezber bozan değerlendirmeleri yer almaktadır. Adonis, bu
metninde Cahiliye şiirinin bir medeniyet şiiri olduğu üzerinde durmaktadır.
Suçin’in tercümesinde hem mana hem de ahenk unsurlarının başarılı bir şekilde
yapılandırıldığı dikkatten kaçmaz. Türkçenin tarihinde belki de ilk defa klasik
Arap şiirinden bu seviyede “yaratıcı” bir tercüme okuyucuya sunulmuş
olmaktadır.
Yedi Askı Şiirleri’nde barış, adalet ve hürriyet gibi büyük medeniyet değerlerine ait nitelikli ve derinlikli bir kavrayışlar çağımızdaki şekilleriyle olmasa da bunların bedevi insanı kodları çerçevesindeki tezahürlerini şiirlerde bulmak zor değildir. Bu yönüyle şiirler yalnızca bedevi toplumunun antropolojisi değil aynı zamanda o dönemin Arap insanının –Adonis’in ifadesiyle– medeniyet şiirdir. Mehmet Hakkı Suçin’in şiirsel tercümesiyle yeniden hayat bulan Yedi Askı Şiirleri, hem bedevi hayatın eski çağlardan günümüze kadar etkili olan ruhunu ve zihniyetini anlamak hem de edebi değeri yüksek metinler olarak estetik haz duyabilmek için istifade edilecek önemli bir klasiktir.