Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2504.63
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Ekim 2022

Yazılı basına destek şart

Osmanlı Devleti’nin ilk yayım organı Takvim-i Vekayi’den (1831) sonra 21 Ekim 1860’ta Agâh Efendi ve İbrahim Şinâsî tarafından yayımlanan ve sahibi Türk olan ilk özel fikir gazetesi Tercümân-ı Ahvâl’in çıkış günü Türk basınınca “Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. Bu vesileyle şimdiden bütün meslektaşlarımızın “Gazeteciler Bayramı”nı tebrik ediyoruz.(Türk Basın Tarihi ile ilgili akademik çalışmalara imza atarak bu süreci en ince ayrıntısına kadar kaleme alan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu hanımefendinin “Osmanlı’da Muhalif Basının Doğuşu” isimli eserinde 1828-1878 tarihleri arasında vukû bulan olaylar detaylarıyla anlatılıyor.)

***

Biz bu konuyu akademik olarak irdelemekten ziyade, son yarım asırdır yazılı basın kan kaybederek yoluna devam ederken neler olmuş kısaca hatırlayalım...

Yazılı basında ilk artçı sarsıntılar 80’li yılların başında özel TV kanallarının yaygınlaşmasıyla hissedilmeye başlandı. Siyah-beyaz yayınlar renklenirken, özel TV’lerin önü açıldı. Bu renkli değişimle eşgüdümlü “Dördüncü Kuvvet; Medya” olma özelliğini devam ettiren gazeteler için yavaş yavaş tehlike çanları çalmaya başladı. Reytingler arttıkça, “kartel medyası” tehlikeyi tencere-tava kampanyaları ile gazeteleri zücaciyeci dükkanına çevirerek savuşturmaya çalıştı.

Yazılı basın, 1993 yılından itibaren internetin yaygınlaşmasıyla gücünü yitirmeye başladı. Fakat bu artçıların ardından asıl yıkıcı deprem 2001’de ekonomik krizle, 2020’de ise Covid-19 pandemisiyle birlikte gazetelerebüyük hasarlar verdi. Bazı gazeteler yayım hayatına son verirken birçok fikir işçisi mesleğindenoldu. İnternet ve sosyal medyanın piyasayı kasıp kavurduğu bir ortamda gazeteler büyük tiraj kaybına uğradı.

Okurlarının bir bölümünü “az sonra”larla merak uyandıran TV’lere kaptıran yazılı basın; reytinglerden sonra “dijital çağ”ın başat aktörü internetin her yaştan, her sınıftan insanı sosyal medya ağına düşürmesiyle büyük kayıplar vermeye başladı. Zaman içerisinde gazete sayfalarının hışırtısı arasında gündemin izini sürenlerin yerini internetin sınırsız deryasında sörf yapıp, “emoji” ve “tık”larla beyin fırtınası(!) yapanlar aldı.

Radyo klasiği “Arkası Yarın”lar; TV’lerin renkli camlarına yansıyan pembe dizilere, heyecanla ertesi günü bekleten tefrikalar; televolelere, gündemi belirleyen gazete haberleri; sosyal medyanın dijital hızına yenik düştü.

***

Kural tanımayan yayınlarla toplumları ifsad eden dijital platformların bırakın kişilik haklarını, sosyal medya üzerinden organize edilen renkli devrimlerle devletleri tehdit ettiği bir ortamda “Basın Kanunu ve Bazı Konularda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, AK Parti ve MHP’nin imzalarıyla Meclis’e taşındı.

Geçtiğimiz yasama döneminin Haziran ayında Meclis görüşmeleri başlayan yeni yasa tasarısı, ilk toplantıların ardından rafa kaldırılmıştı. 3 Ekim 2022 Pazartesi günü TBMM, bazı çevrelerce desteklenen klikler tarafından “Sansür Yasası” olarak anılan “Dezenformasyon Yasası” gündemiyle çalışmalarına “gazeteme dokunma” sloganları ve tartışmalı bir atmosferde yeniden başladı.

40 maddelik yasa, 13 Ekim 2022 Perşembe günü yüksek tansiyonlu, hatta CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın kürsüde çekiçle telefon kırma eylemi, CHP, İYİ Parti ve HDP’nin “sansüre hayır”, “özgür basın susturulamaz” protestoları (yalan ve kasıtlı haberi alenen yayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını ön gören 29. maddenin tartışıldığı anlarda yüksek gerilim yaşandı) arasında TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. “Sosyal Medya Yasası”nın 18 Eylül’de Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte internet ortamında faaliyet gösteren haber siteleri de Basın Kanunu kapsamına alındı.

Böylece “yazılı basın”dan “dijital basın”a geçişin temel prensipleri kanunlaştırılarak yeni sürecin işaret fişeği atılmış oldu.

***

Sosyal medya platformları, internet gazetecileri, basın mensupları ve sosyal medya kullanıcılarının tümünü ilgilendiren önemli değişiklikler öngören 40 maddelik yasa, bakalım “yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eylemi”ni engelleyebilecek mi?..

Siber zorbalıkların, fake hesap marifetiyle işlenen itibar suikastlarının önü alınabilecek mi?..

Yasanın dijital mecraya sunduğu imkânları elindeki cep telefonu üzerinden sözde internet sitesi yönetip, “gazeteciyim” diye hava atarak rant sağlamayı amaçlayanların hevesi kursağında bırakılabilecek mi?..

Toplum sağlığını ve huzurunu bozan, ülke güvenliğini tehlikeye atan, çocuk ve kadın istismarı başta olmak üzere aile yapısını, ahlâkî değerleri temelden sarsan, kişilik haklarına saldıran her türlü bilgi kirliliği ile mücadele edilerek meslekî bozulmanın önüne geçilebilecek mi?..

Daha bir çok soru ve sorunları art arda sıralamak mümkün.

***

Meselenin diğer önemli tarafı ise basın ve emekçilerini daha da zor günlerin beklediği gerçeği. Dolayısıyla hiç güzelleme yapmaya gerek yok; yazılı basın ve gazeteciliğin şartları her geçen gün ağırlaşıyor. Yani eskiden olduğu gibi “ellerime matbaa boyası bulaşmadan, kokusu üzerime sinmeden uyuyamam”, “vasiyetimdir; kefenim gazete kâğıdından olacak” diyen mesleğine âşık gazetecilerin, muharrirlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Okuyucusunun büyük bir bölümünü dijital mecraya kaptıran gazeteler, buna mukabil büyük tiraj kayıpları yaşıyor.

*

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de yazılı basın hızla kan kaybederken 2021 yılında ulusal gazetelerin günlük ortalama tiraj toplamı 2 milyonun altına gerilemiş.

2016-2021 yılları arasını kapsayan son 5 yılda ulusal gazetelerin tirajı yüzde 45 düşmüş. Gazete ve dergilerin yayım bölümünde çalışanların sayısı son 9 yılda yüzde 51 azalmış. Gazete ve dergi sayısı 2021 yılında 2020 yılına göre yüzde 6 azalarak 4 bin 460 olmuş.

Eylül itibariyle ulusal yayım yapan gazetelerin tirajı aylık ortalama 1 milyon 750 bin civarında seyrediyor. Bugün yayımlanan gazete sayısı 2 bin 71’i bulurken, bunların 145’i ulusal olup, toplamda 953 gazete resmi ilan yayımlama hakkına sahip bulunuyor.

*

Artan maliyetlere ters orantılı olarak her geçen gün okur kitlesi zayıflayan gazeteler, yeni yasanın hayata geçmesiyle birlikte ya sübvanse edilecek, ya da yavaş yavaş dijitalleşecek. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde dijital dönüşüm ve dijitale uyum kaçınılmaz olacak.

Erzurumlu İbrahim Hakkı, Tefvîznâme’sinde ne diyor:

Hak şerleri hayr eyler,

Zan etme ki gayr eyler,

Ârif ânı seyr eyler,

Mevlâ görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.

***

MİLAT 12 YAŞINDA

MİLAT 1. sayı_7d50c75bab41a0c7457504ecd1ff804c.jpg

İlkeli duruşuyla yayın hayatında 11 yılını geride bırakan Milat’ımız bugün 12. yaşına girdi.

Tarihler 20 Ekim 2011’i gösterdiğinde yayım hayatına başlayan “Yeni Türkiye’nin Geleceği” Milat gazetesi yazılı basına yeni bir soluk getirdi. Basının kriz üzerine kriz yaşadığı bir dönemde “bizim de bu memlekete dair söyleyeceklerimiz var” diyerek “tavrı”nı net bir şekilde ortaya koydu. En zor zamanlarda haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme, sömürüye, hırsızlığa, arsızlığa, yolsuzluğa karşı bir “tavır” sergileyerek mazlumların gür sesi oldu. Nerede bir haksızlık, nerede bir mazlum çığlığı işitse din, dil, ırk, renk ayırt etmeden merhameti kuşanıp yardıma koştu.

Yeni Türkiye’nin Geleceği” Milat ağırlaşan şartlara rağmen, ilkelerinden ödün vermeden okurlarıyla buluşmaya devam ediyor.

Hak ve hakikat yolundan ayrılmadan, sizlerden alacağımız güçle, hep birlikte daha nice güzel yıllara...

Ekran Alıntısı_a9ddd8f83f22a68cbbc6fa6fc933d5e2.PNG