Yazı heyecandır
Sadece heyecan mı? Değil elbette. Ciddiyettir, hazırlıktır, ihtimamdır, gayrettir. Yazı çabadır, alın teridir, göz nurudur. Selim bir akıl, selim bir kalp, selim bir ruhla kaleme sarılmaktır. Türkiye'de bütün güzel gelişmelerle birlikte sanata, özellikle edebiyata büyük bir ilgi var. Kitap okumada gördüğümüz büyük artış, beraberinde yazı üretimini de getirdi. Denilebilir ki, yazı yazanların çoğalmasında internetin ve sosyal medyanın da rolü de var. Doğrudur, olabilir. Önemli olan bu gerçeğin ortaya çıkmış olmasıdır. Evet yazı yazmaya önce heves edenler, zamanla bu yolda kararlı biçimde ilerliyorlar.
35 yıldan beri Babıali'deyim. Yüzlerce, hatta binlerce yazı meraklısı ve kalem erbabı ile tanıştım. Gazete ve dergilerin anlı şanlı yazarlarını da okudum, "genç kalemler", "yeni hevesler" veya "sanat fidanlığı" diye adlandırılan sayfalarda ağırlanmış ürkek kardeşlerimizin ürünlerini de takip ettim. Bütün bu yazı hayatında, basın dünyasında ve yayın aleminde şunu gördüm ki: Evet yazı belki meraktır, birikimdir, bilgidir ama bunların yanı sıra öncelikle heyecandır, sevgidir ve güzelliğe aşık olmaktır.
Yazı kursumuza gelen öğrencilerde tanık oluyorum. Başta tedirgin olan, yazmaya mesafeli duran ve bu duyguyu bir türlü üzerinden atamayanlar zamanla kalemle ünsiyetlerini artırıyor, aşinalıklarını çoğaltıyorlar. Artık gördükleri, duydukları ve şahit oldukları hadiseleri bir çırpıda yazıveriyorlar. Kitap tanıtıyor, sinema kritiği yapıyor, deneme ve hikayeler kaleme alıyor, şiir yazıyorlar. Velhasıl-ı kelam yazma melekesini bir şekilde elde ediyorlar. Daha sonra dergilerde, gazetelerde yazılarını görüyorum, internet sitelerinde köşe sahibi oluyorlar. Yayınevlerinde editörlük yapmaya, radyolarda program sunmaya başlıyorlar. Tabii bu gelişmeler beni çok sevindiriyor, mutlu ediyor.
Dursun Gürlek Hoca anlatmıştı. İstanbul'a ilk geldiğinde İttihad'ın yöneticisi olan gazeteci yazar Mustafa Nezihi Polat'ı Cağaloğlu'nda ziyaret eder. Merhum, çok heyecanlı olan genç Gürlek'e "İleride hangi mesleği yapmak istiyorsun?" diye sorar. "Yazar olmak istiyorum" cevabını alır. Bunun üzerine usta gazeteci Polat, genç heveskarımıza "Yazarlığın birinci şartı, yazara çay getirmektir. Hadi bana bir çay getir." der. Dursun Gürlek üşenmeden mutfağa gider, çayı alıp gelir ve Mustafa Nezihi Polat merhuma takdim eder. Kıdemli gazeteci, bu tevazudan ve nezaketten memnun kalır. Bu minik hatıra bile azmin elinden bir şeyin kurtulamayacağını gösteriyor. Evet Dursun Gürlek, uzun süre öğretmenlik, gazetecilik, musahhihlik yaptıktan ve bazı Osmanlı Türkçesi eserleri günümüz harflerine aktardıktan sonra değerli telif eserler vermeye başladı. Bugün yaklaşık on civarında kıymetli esere sahiptir. Denilebilir ki, yazarımızda ilk yazı ateşini Mustafa Nezihi Polat yakmıştır. Bu bakımdan edebiyatta usta-çırak münasebetini çok önemserim. Yazmaya meraklı gençlere, yaşayan üstatları mutlaka ziyaret edip tecrübelerinden yararlanmaları gerektiğini söylerim.
Gazete ve dergilerin yanı sıra internet sitelerinin önemi de giderek artıyor. 10 Ağustos 2006 tarihinde Sanatalemi.net sitesini kurmuştum. Aradan 7 yıl geçti. Şükürler olsun ki bu hayırlı sitenin ardından bu sefer de Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) kuruldu. Derneğin bünyesinde üç site daha kültür hayatımıza kazandırıldı. Bütün bu kuruluşların amiral gemisi hep Sanatalemi.net oldu. Çünkü site bugün hem derneğin faaliyetlerini duyuruyor, hem de iyi bir gazetecilik yapılarak Türkiye'deki kültür sanat çalışmaları aksatılmaksızın düzenli olarak okuyuculara sunuluyor. Son 7 yıl içinde bir çok yazar, muhabir, kültür adamı ve edebiyatçı bu sitede yazdı. Ama 7'si vardır ki hatırladıkça, isimlerini rahmetle andıkça yüreğim burkulur. Çünkü onlarla birlikte yaptığımız sohbetler, içtiğimiz çorbalar, yudumladığımız çaylar vardır. Teklifimizi ikiletmeden ve naza çekmeden, herhangi bir beklenti içine de girmeden Sanatalemi.net sitesine yazmaya başladılar. Heyecanımıza güç kattılar. Bugün sitede 40 civarında köşe yazarımız düzenli olarak yazıyorlar. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Sitede bugüne kadar köşe yazarlığı yapmış 7 büyüğümüzün adlarına bir edebiyat yarışması açmıştık. Bugün rahmete kavuşmuş olan bu yazarlarımız Ahmed Yüksel Özemre, Ergun Göze, Altan Deliorman, Abdurrahim Balcıoğlu, Olcay Yazıcı, Hamit Can ve Ümit Fehmi Sorgunlu'dur. Cenab-ı Allah'tan kendilerine rahmet ve mağfiret diliyorum. Bu sene üçüncüsünü düzenlediğimiz "Sanatalemi.net Edebiyat Yarışması"nda yazıcılar, 7 ayrı kategoride yarıştılar. Kıymetli yazarlardan oluşan seçici kurul, uzun soluklu çalışmalardan sonra yarışmacıları ödüllendirdi. 7 ayrı daldaki birinci, ikinci ve üçüncüleri belirledi. Seçilen bu genç edebiyatçılarımıza yarın (11 Kasım Pazartesi) ödülleri verilecek. Merhum yazarlarımızın ailelerinin de katılacağı ödül töreninde dereceye girenlere belgelerini yazarlar ve şairler verecek. Tören, Sultanahmet'te Gülhane Parkı'nın hemen solundaki Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesi'nde (Alayköşkü) saat 16.00'da başlayacak. Bütün okuyucularımız davetlidir.