Yazarlar Okullarda
Bir kişi bazen küçük zannettiği projeleriyle büyük dalgalanmalara, geniş yankılara, unutulmayacak hizmetlere vesile olabilir. Bağcılar'da öğretmenlik yapan Yusuf Çopur birkaç yıl önce bir proje hazırlar ve bunu Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız'a takdim eder. Yıldız, bu tür orijinal fikirlere zaten aşinadır. Heyecanla karşılar projeyi, sevinir ve öğretmenini tebrik eder. Sonra ekip oluşturulur, kollar sıvanır, İstanbul için "Yazarlar Okullarda" projesi hazırlanmaya başlanmıştır artık.
İki yıldan beri büyük bir heyecan, titizlik ve dikkatle uygulanan proje ile yüzlerce yazar, okullara gitti ve onbinlerce öğrenciye hitap etme fırsatı buldu. Ben de kur'ası Başakşehir'e giden iki yazardan biriydim. En az 15-20 civarında okula gitme imkanım oldu. Bazı okul öğrencilerini, salonu büyük okullara taşıdılar. Ve nihayetinde toplantılarımızda ortalama 100-200 civarında öğrenciler katıldı. Başakşehir Milli Eğitim Müdürümüz İsmail Baltacı benim 3 bin civarında öğrenciyle buluştuğumu söyledi ki, bu rakam beni çok mutlu etti. İnşallah faydalı konuşmalarımız olmuş ve öğrencilerimize katkı sağlamışızdır. Doğrusu bu ilçenin bir çok okulunda müdürlerle, öğretmenlerle ve öğrencilerle bir araya gelmek benim açımdan da son derece faydalı oldu. Hele öğrencilerin o çarpıcı soruları, o güzel temennileri ve kitaplarla kurdukları dostluklar hakikaten beni bahtiyar etti. En karamsar insanların bile insafla değerlendirdiklerinde huzur bulacağı ve ümitvar olacağı tablolarla karşılaştım. Evet şüphesiz bu hüküm rahatlıkla verilebilir: Artık öğrencilerimiz, gençlerimiz kitap okuyor.
Bakmayın bazı eski püskü, moral bozucu uydurma istatistiklere. Hala bizi sonlarda gösteren o gerçeğe uymayan, yalan yanlış bilgilereu2026 Hayır Türkiye'de artık kitap okunuyor, hem de ciddi biçimde. Bunu yayıncılar da itiraf ediyor, öğretmenler de belirtiyor, veliler de söylüyor.
Geçen gün "Yazarlar Okullarda" projesinin bu seneki kapanış programı vardı. Salon ağzına kadar dolmuştu. Trafik yüzünden "Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi"ne ulaşmam kolay olmadı. Son anda yetiştim. Yapılan konuşmaları dikkatle takip ettim. Yazarlar, mülku00ee erkan, eğitimciler ve öğrenciler salonu hınca hınç doldurmuştu. Konuşmaların hepsi iyiydi güzeldi, ama Dr. Muammer Yıldız, Yalvaç Ural ve Melike Erdem'in konuşmaları beni uzun uzun düşündürdü, zaman zaman da duygulandırdı.
O an ilk yazarla ne zaman tanıştığımı düşündüm. Büyük romancımız rahmetli Mustafa Necati Sepetçioğlu 1980'den önce memleketimize geldiğinde onu görmek için nasıl da heyecanlanmıştım. Kısmet olmuş, tanışmıştım. O tarihu00ee ve talihli günümde bana "Bugünlerde ne okuyorsun?" diye sormuştu. O sıralarda yazarımızın bir tiyatro eserini okuyordum: "Büyük Otmarlar dedim." Tebessüm etti, sevindi ve başımı okşadı: "Aferin, tiyatro eserleri okumaya devam et, ilerde inşallah sen de yazarsın."
Bu temenni bir bakıma duaya dönüştü ve ben de hayatını kalemiyle kazanan bir gazeteci yazar oldum. Sepetçioğlu'nun okuduğu Edebiyat Fakültesi'nde okudum. Tiyatro yazarı olamadım ama farklı sahalarda kitaplar yazdım. Sonra İstanbul'a geldiğimde ve gazetecilik yaptığım sıralarda Sepetçioğlu'nu ziyaret edip kendisiyle uzun röportajlar gerçekleştirdim. O hatıramı da kendisine hatırlattım. Mustafa Necati Sepetçioğlu ile dostluğumuz ömrünün son günlerine kadar devam etti, onu hep aradım, ziyaret ettim, telefonla sık sık görüştük.
Yazarların okullara gidip öğrencilerle buluşması elbette çok önemlidir. Bence yakın tarihimizin en değerli projeydi. Ancak geçen yıldan beri duyduğumuz ve öğrendiğimiz kadarıyla bazı yazarlar seçildikleri halde okullara gitmeye üşeniyor ve görevlerini ifa etmiyorlar. Dolayısıyla yazar seçerken biraz da seçici davranılabilir. Hatta yazarlara önceden "Zaman ayırıp okullara gidebilecek misiniz, öğrencilerimizle birlikte olabilecek misiniz?" diye sorulmalıdır. Zira bu hizmete zaman ayıramayan bazı yazarların yerine daha uygun konumda olan isimler çağrılabilir. Bunun için önceden çok iyi bir araştırma yapılabilir, sivil toplum kuruluşlarından faydalanılabilir. İnanıyorum ki müdürlük bu konu üzerinde özenle duracaktır. Bütün mesele önceden hazırlıklı olmak. Mesela şimdiden 2013-2014 yılında seçilecek bazı yazarlarla görüşülüp mesele onlara izah edilebilir ve katkıda bulunup bulunamayacakları sorulabilir. İnanıyorum ki bir çok yazar, bu hizmete sıcak bakacak. Zaten proje şu anda Türkiye'de en çok beğenilen çalışmalar arasında yerini almış durumda.
İstanbul'da İstanbul Milli Eğitim Müdürümüz Dr. Muammer Yıldız, programda çok güzel bir konuşma yaptı. Sözleri hisli, dokunaklıydı. Başlatılan bu hizmetin kendisiden sonra da devam ettirilmesini istedi. Hayatının en değerli projesi olduğunu söyledi. u00c2deta bir gün görev yeri değişirse bu projenin aynen sürdürülmesi için halefine vasiyet bırakıyordu. Ama Muammer Yıldız Beyefendi İstanbul'a daha yeni ısındı ve bu muhteşem şehirde yapacağı daha bir çok güzel hizmet var. Onları tamamlamasına fırsat verilmeli. Kanaatim odur ki, bu proje ile Dr. Muammer Yıldız, hiç bir zaman unutulamayacak eğitimciler kervanına çoktan katıldı bile. Kendisine çocuklarımız adına şükran borçluyuz.