Yazalım Dedik…
Son günlerde gazete ve
televizyonlarda gündemi meşgul ettiği halde benim yazılarıma konu yapmayacak ve
onunla alakalı görüş beyan etmeyeceğime, yazmayacağıma dair kendime söz
vermiştim.
TRT’de devam eden ‘Seksenler’
dizisine ailenin halası olarak dâhil edilen ‘Melahat’ karakterinin “Söylemeyeyim, söylemeyeyim diyorum ama
söyleyeceğim” sözlerine nazire; “Yazmayacağım, yazmayacağım diyordum ama
artık yazacağım, Ya Hu!”
Birazcık meraklanın desem
okumaya yazının sonundan başlayacağınızdan eminim. O sebeple baştan açıklayalım
gitsin. Son günlerde medyada yaptığı potlar ve ettiği sürç-i lisanları bir
kenara koyalım. Zira her insan istemeden pot kırabilir veya konuşurken sürç-i
lisan edebilir. Gayet doğal bir durumdur. Yapılan hatanın peşinden ‘özür
dilenir’ Ak Parti’nin güzel sloganı olan ‘Durmak
yok yola devam’ deyiverirse durumu tatlıya bağlar.
Dedik ya insanoğluyuz hata
edebiliriz, yanlış söyleyebiliriz. Ufacık bir özürle konuyu kapatabiliriz.
Yapılanları hatırlatarak, hatalardan söz edip kendimize puan kazandıracak bir
konumda olmadığımızdan rahat ifadelerle konuya temas etmek istiyorum. TOBB 11 Mayıs 2016 da yapılan 72. Genel
Kurulunda Ne demişti? “Anayasa’yı değiştirelim; ne için? ‘Başkanlık sistemini getireceğiz’. Bir
kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hâkim ona göre karar
verecek. Bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak.
Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz”
Akıllara rahmetli Necmettin Erbakan’ın
13 Nisan 1994 de partisinin TBMM
Grup toplantısında yaptığı “Adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı
olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak bile
istemiyorum” diyerek yaptığı konuşma
partisinin kapatılma gerekçeleri arasında yer aldığını hatırlatmış olalım.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu hakkında, "Böyle
bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz"
sözleri nedeniyle soruşturma başlatmıştı. Sonuçtan bihaberim.
Son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşlarından bazıları,
özellikle mütedeyyin olduğunun altını kalın çizgilerle çizeceğim derken “Cuma
namazlarına giderim, ancak hutbeler Ak Parti’de hazırlandığından dinlemeye
tahammül edemediğimden Cuma namazının farzını kılıp camiden çıkarım.” sözleriyle
hutbenin Cuma namazı öncesinde okunduğunu bilmeyerek cehaletlerinin altını
çizmiş oluyorlar.
Yapılan iftiraya Diyanet
İşleri Başkanlığı anında cevap vererek ilgili hakkında suç duyurusunda
bulundu. Televizyon programında vali ve
kaymakamların militan olduklarına dair yaptığı açıklamadan sonra eski film
aktörü Berhan Şimşek’ten özür beklendi. ‘Vali militan, kaymakam militan’ sözlerini
partisinin Grup toplantısına taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bizim eski
milletvekili arkadaşımız bir açıklama yapıyor; ‘vali militan, kaymakam militan,
yargıç militan, alınan kararları görüyoruz.’ diyor. Vay sen misin militan
diyen... İçişleri Bakanlığı bütün valiliklere bir yazı hazırlıyor. Hepiniz dava
açın, diye. Dava açmazsanız namertsiniz. Hepiniz militansınız. Ahlaksızlığın
militanısınız”
sözleriyle cesurca sahiplendiğine şahit oluyoruz.
T.C. İçişleri Bakanlığı’nın mahkemeye yolunu
seçtiği olayı yukarıda ifade etmeye çalıştım. İnsanız hata ederiz, yanlış
söyleyebiliriz. Özür dileriz olur biter. Bizim töremizde, inancımızda kültürel
değerlerimizin kodlarında bulunan insanî duygularımız elhamdülillah
ölmediğinden millet olarak affederiz ve unuturuz.
Eli öpülesi muallimlerimize yönelik “Mevcut iktidarın peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem" şeklindeki skandal sözlerinden geri adım atmaması; “Borsa İstanbul'u Katarlılara satıyorsunuz. Gayet güzel. İhale yaptınız mı? Belki başka bir ülke gelip diyecekti ki ben şu kadar veriyorum. Niye ihale yapmadılar. Siz bu soruyu sormazsanız, bu sorunun cevabını almazsanız, bu sorunun cevabını vermeyen siyasi organa oy veremezsiniz. Verdiğiniz her oy. Bakın inançla söylüyorum, her oy haram olur. Her oy haram olur..." şeklinde konuşarak siyasetin dilini dinî kavramla çerçevelemesi; Gezi davasında beraat veren hâkimler hakkında inceleme başlatan HSK için "Hâkimler ve Savcılar Alçak Kurulu" ifadesini kullanmasını bu vesile ile hatırlatıp “Militan Emekli” yakıştırmasıyla emeklileri unutmamasını söyleyecektim ama gökten üç elma düşercesine CHP den üç milletvekilinin istifa etiği haberi gündemin ortasına ‘güm’ diye düşüverdi.
İstifaların ardından ‘İnce’ bir toz bulutunun yükseleceğini meteoroloji uzmanları söylemeyince yazalım dedik.