Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2016

YAVAŞLIK YARIŞMASI

Sanal alemde 2005'te kurulduğu bilinen, kısa zamanda yaklaşık 3500 üyesi olan SlowDownNow.org'da Christopher Richards'ın Yavaş Hareketi Manifestosu'nda şöyle diyor:

"Bizi hızlanmaya zorlayanlar var. Direniyoruz! Ne bayrak kaldıracak ne de tükeneceğiz. Ofiste ve yollarda yavaşlayacağız. Alanlarda ve caddelerde yavaşlayacağız, tepelerde yavaşlayacağız, asla teslim olmayacağız! Çevrenizdekiler hızlanırken siz yavaşlarsanız bizden birisiniz demektir. Yapmaya değer bir şey varsa onu yavaşça yapmaya da değer."

Büyük şehirlerin, özellikle İstanbul halkının, ondan önce iş dünyasının, hatta anne ve babaların ters ters baktığını görür gibiyim. Her şey "yetiştirilmesi gerekiyorken", ben ne demeye çalışıyorum ki böyle?

Bir dakika...Yavaş olun. Dinleyin.

Hani her şeyi batıda görünce daha iyi benimsemek istiyoruz ya. Hani yan komşunun çocuğu ne yapıyorsa, aynını ve tıpkısını yap/tır/mak isteyen ergen ebeveyn modundayız ya. Metni o yüzden arama motorundan sipariş ettim. Şimdi en başından namaz desem, hız keser desem, yavaşlatır desem olmayacak. Nefs ve nüfustan hallice ahali sessizce dağılacak. Fakat ellerin Christopher'ının bir şeyi demiş olması daha etkileyici oluyor. Gerçi o da ben/bizden. (-da zaid olarak) O da insan. Doğruyu söylüyorsa eğer, asla el değil. Garip olan; gözümüzün önündeki doğruyu yadırgayıp yaban ildeki doğruyu daha önce hiç görmemiş gibi haykırarak karşılamamız. Başkayı hayranlıkla karşılarken kendimizi çiğneyişimizdir.

Diyorum ki; yavaşlık yarışması yapalım. Bizi kesen her eylemle... Her ne yapıyor isek kendi tabii süresinde, yavaş yavaş yaparak. Fakat illa ayrı bir mola gerekir. Mola durmaktır görünüşte. Fakat aslında derinden, enfüsi çizgi takibinde yol alınır. Zahir yavaşlıkla ılıtılır, güzelleştirilir.

Milan Kundera hızı iblis olarak andığı kitabında, yavaşlık ile hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki kuruyor. "Bir şeyi hatırlamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır." Diyor.

Hiperaktif bir çağda yaşadığımıza, daha doğrusu olayları yorduğumuz, yorumlayamadan olaydan olaya geçtiğimiz, zamanın ayaklarına kara suların indiği bir çağda olduğumuz aşikar. Tez canlılık iyi de, erken ölüm biçimlerinden biri olabilir. An'ı acilen anı/hatıra ve derken zamanında kıymeti bilinmediği için, sonradan da bilinmeyecek olan bir anane kılan.

İnsanın karakterinde "helu'/acelecilik" var. "İnsan pek acelecidir." (İsra 11)

Büyüklerden gelen "Ey ham, aceleci kişi! Dama dayanan merdivenden basamak basamak çıkılır. Ey tencere yavaş yavaş, ustaca kayna! Delice kaynayan yemek, lezzetli olmaz." Sözünü biliriz.

Öte yandan ahlaki geleneğimiz "Hayırlı işlerde acele" 'yi, hatta sevgi ve neşe içinde yarışmayı, kim kazanırsa ilk tebrik etmede yarışmayı tembihler. Mesela selamı önce vermek, iyilikte öncü, atılgan olmak gibi bir dizi hız heyecanı ve tadı olan işler güçler vardır bizde.

Şeytan hızı seviyor demek ki...Olumsuzluk var acelecilikte. Düşünme ve değerlendirmenin es geçmek zorunda kalındığı acele işlerle bizzat şeytan vaktini ayırarak yakinen ilgilenir, anlamına gelen meşhur deyişten; pek güzel işlerin kastedilmediğini biliyoruz. Fakat hayırlı işlerde bile olsa acele etmek, dediğimiz gibi niteliği zedeleyen bir gelişigüzelliği barındırmasa ne iyi olur. Zaten bir iş niteliksizse, zamanından evvel bitirilmiş te olsa gerçekte tamamlanmış olmaz. O halde gelsin teenni. İsabetli bir hayatın gözü tok yavuzluğu...Hatasız bir gün için rahmani davranış...

Ne demişler? Acele ile menzil alınmaz.

Hayata ve huzura daha fazla gecikmemek için, acele etmeyin.

Bunun hayata geçebilmesi için elbette topyekun bir çark değişimi gerekiyor. Biz değişirsek bunu başlatmış oluruz.