Dolar (USD)
32.44
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.83
BIST 100
9909.57
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Şubat 2022

Yastık altına muhtaç değiliz

Aylardır hepimizin dilinde zamlar var.

Ulaşım, konut, gıda ve enerjiye ardı ardına gelen zamlar gündemden hiç düşmüyor.

Zamları yapanlar hükûmetler değil.

Ama yönetimdeki kararlarıyla ya da olayları sükût geçmesiyle hükûmetlerin zamlar üzerinde etkisi olduğu da bir gerçek...

Devlet mekanizması bazı meselelerde çok atıl, bazı meselelerde ise çok dinamik olabiliyor.

İç ve dış politikaya ilişkin sosyal, siyasal ve güvenlik meseleleri ile yargıda genele ilişkin yapılan çalışmalar devletin dinamik olduğu konuların başında gelirken ekonomi maalesef atıl meseleler arasında yerini alıyor.

Bunun birçok sebebi olsa da küreselleşme ile birlikte artık bu sebepleri tespit etmek de iyiden iyiye zorlaştı.

Televizyonda çıkan bir habere istinaden vatandaşlar arasında oluşan bir kanaatin meydana getirdiği sosyal durumun ekonomi üzerinde bir etki bırakmasından tutun da sokakta üretilen bir dedikodunun gerçek olduğu inancına sarılan milyonların geliştirdiği reflekse piyasanın tepki vermesine kadar neler var neler...

Ekonomiye ilişkin ölçüldüğü düşünülen değerlerin büyük çoğunluğu sosyolojik bir gerçekliğe dayandığını iddia etse de esasında algılara dayanıyor.

Vatandaş, esnaf, siyasetçi, iş insanı ve dünyanın geri kalanı ülkeye güvenirse ne olursa olsun hiçbir şey ekonomik istikrarı bozamaz.

Batılı devletlerde bunu görüyoruz.

Türkiye bu eşikte istediği noktayı bir türlü aşamadı.

Bunun sebepleri arasında yer alan en önemli konu şeffaflık sürecindeki atıllığına dayanmakta...

Türk ekonomisinin kayıt dışılığından milyonların sürdürdüğü geçim çabası önemli bir sorun.

Bir de kayıt dışılığı bitirecek şeffaflaşma adımı atılırsa karanlıkta saklananların ortaya çıkarak verebileceği zarardan korkuluyor.

Hem ülke içinde hem de ülke dışında sistemleşmiş çarkları zafiyete uğratmanın getirecekleri var.

Çok doğru...

Yanlış da olsa, yanlış üzerine kurulan bir sistemi değiştirmek her koşulda mağdurlar ve tehditler ortaya çıkarır.

Önemli olan doğru olanı yapacak adımları atma cesaretini göstermekte...

Hatalı temel üzerine yüksek bina inşa edilemez.

Bir süredir muhalefet partilerinin bir araya gelerek politikalarını uzlaştırma girişiminde bulunduklarını izliyoruz.

Muhalefetin yapıcı pozisyonda attığı adımlar iktidarın kayıtsız kalmamasına neden oluyor.

Bu partilerin şu sıralar koltuk paylaşımı yaptığı konusu “kayıt dışılık” gösterse de...

Gündemlerine ekonomiye ilişkin yeni adımların da eklenmesi devletin ali menfaatlerine uygun olacaktır.

İktidarın dış politikayla birlikte yürüttüğü ekonomi, kendi içinde bir felsefeye dayansa da yapılanların açıklanacağı şeffaf bir zeminin oluşturulması çok ama çok önemli.

Sistemin dışında, herkes için karanlıkta kalan kısımların yer aldığı kayıt dışı ekonominin giderilmesi bunu sağlayabilir.

İYİ Parti’nin ARTAGAN diye ortaya koyduğu ama devamını getirmediği, Hükûmet’in de yıllar boyunca gündeminde taşıdığı ancak yavaş bir seyirde hayata geçirebildiği kayıt dışılıkla mücadele politikasına hız vermek için en doğru zaman bu olsa gerek...

Paranın izini takip ederek yatırımlar, yolsuzluklar ve diğer tüm sorunlar bir bir çözülebilir.

Verimlilik sağlayacak kafalar öncelikle doğru veriye ihtiyaç duyar.

E-devlet sistemi artık bunu sağlayacak alt yapıya kavuşmuş durumda...

Her birimizin elinde bir akıllı telefon olması süreci kolaylaştıracak adımlara imkân veriyor.

Madeni paraların enflasyon ile birlikte metal değerine yenildiği bir zamanda yeni banknot basmak yerine dijital para gibi kayıt altına alınacak sistemlere odaklanma fırsatımız ortaya çıkıyor.

Merkez Bankası’nın sessiz bir şekilde ASELSAN, HAVELSAN ve TÜBİTAK-BİLGEM ile yürüttüğü dijital para çalışmasına hız verilerek 2022 yılında en azında büyükşehirlerde uygulamaya geçirilmesi ekonomideki verimliliği artıracak adımlara fırsat verecektir.

Kim bilir belki o zaman yastık altındaki altınlara bile ihtiyaç kalmaz.