Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
2992.18
BIST 100
9539.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Şubat 2022

Yastık altı altın meselesini doğru anlamak

Ekonomi, günlük hayatı doğrudan etkilediği için herkesin rahatlıkla konuşup tartıştığı bir alandır. Ancak ekonomik meseleleri tartışırken bilgi eksiliği nedeniyle birçok hatalar yapılıyor.

Yastık altı altın meselesi Türkiye’nin uzun yıllardır tartıştığı bir konu olması nedeniyle bazı dönemler gündeme gelir. Bu konunun neden gündeme geldiği konusunu biraz açmak istiyorum. Çünkü maalesef doğru bir muhalefet yapılmadığı için her şeye itiraz ve karşı çıkma problemi var.

Bu meselenin doğru anlatılması konusunda da ciddi eksiklikler olduğu da bir gerçek. Neyin neden yapıldığı konusu iyi anlatılmalı ki böylesi önemli bir konuda bilgi eksikliğinden kaynaklı bir güvensizlik oluşmasın.

Yastık altı altın meselesi neden önemli?

İhtiyaçların giderilmesi için yani tüketim için bir üretim gerekir. Üretim için ise yatırım gerekir. Yatırımlar için ise bir sermaye birikimi yani tasarruflar gereklidir.

Günümüzde tasarruf sahipleriyle yatırımlar için finansman ihtiyacı olanı bir araya getiren kurumlara banka adı veriliyor. Bankalar hem kendisi hem de tasarruf sahiplerine belirli bir kâr sağlayabilmek için tasarruf sahiplerinden topladıkları fonu ihtiyacı olanlara belirli bir kâr karşılığında satarlar.

Piyasada oluşan fon ihtiyacı, ülke vatandaşlarının bankalara yatırdıkları tasarruflardan fazla olursa bu defa bankalar yurt dışından yüksek bir bedel karşılığında yabancıların tasarruflarını alıp bu piyasaya satarlar.

Türkiye’de uzun yıllardır tasarruf eksikliğinden bahsedilir. Bu nedenle de bankalar yurt dışından yüksek bedellerle finansman sağlamak zorunda kalıyor. Ancak Türkiye’deki tasarruf eksikliği gerçekten tasarrufların az olmasından kaynaklanmıyor. Tasarrufların altın ve döviz gibi formlarla yastık altında tutulmasından kaynaklanıyor. Tasarruflar veya kötü gün parası altın ve döviz şeklinde evlerde, tencerelerin içinde, hanımların kollarında veya boyunlarında ziynet olarak takıldığı ve gizli bölmelerde saklandığı için borç verilebilir bir durumda değildir. Yani o paraların Türkiye ekonomisine faydası olmadığı gibi zararı oluyor.

Kur korumalı TL vadeli mevduat ve katılım hesabı politikası tasarrufların TL cinsinden toplanmasını sağlarken döviz kurunda da önemli bir dengelenmeye vesile oldu. Bunun yanında borç verilebilir vadeyi uzattı.

İkinci aşamada ise yastık altı altınların sisteme kazandırılmasına yönelik adımlar atıldı. Bu da yukarıda anlattığım gibi tasarrufların borç verilebilir hale gelmesi için uygulanmaya çalışılan önemli bir politikadır. Evlerde, yastık altında, tencere veya kavanozlarda duran altınların kuyumcular veya bankalar aracılığıyla sisteme kazandırılması için başlatılan bir politikadır.

Son dönemde ihracatta yaşanan hızlı artış sebebiyle içeride ürün azalması olmuş, bu da enflasyonda bir yükselişe neden yol açmıştı. Bu problemi aşabilmek için üretimin artırılarak piyasada dengenin sağlanması gerekiyor. Kapasite kullanım oranının bu kadar yükseldiği bir dönemde üretimin artırılması için de yatırımların artması gerekiyor. Yatırımların artması için finansmana erişimin kolay ve ucuz olması gerekiyor. Bunun için de yurtiçi yastık altı altınların sisteme kazandırılarak borç verilebilir hale gelmesi gerekiyor.

Yani yastık altı altınlarla devlet borç ödemesi yapmayacak. Devlet zaten borç ödemesini mevcut sistemde de yapıyor. Yapacak gücü de var. Türkiye’nin kamu borcunun GSYH oranı %39,50 ile birçok ülkeye göre daha düşük. Bu oran ABD’de %128,10 seviyesindeyken Çin’de %66,80, AB’de %98, Japonya’da %266,20, Almanya’da %69,80, İngiltere’de %94,90, Fransa’da %115,70, İtalya’da %155,80, Kanada’da %117,80 seviyesindedir. Kaldı ki AB’ye üye olmak için öne sürülen şart %60 seviyesindedir. Yani birçok AB ülkesi bu kriteri de karşılamıyor durumda.

Demem o ki, “kasada para yok, hükümet vatandaşın altınlarına göz dikti” yaygarası koparanların bu sözlerinin bir karşılığı yok. Tasarruflar borç verilebilir hale geldikçe yatırımlar üretim ve istihdam artar.