Yaşlılar Rahmet mi Azap mı?
Corona virüs yaşlılık ve yaşlıları farklı bir şekilde gündemimize taşıdı. Çünkü bu virüs neden se daha çok yaşlıları vuruyordu. Avrupa’da yaşamış ve oraları görmüş birisi olarak, daha önce “Corona batıda yaşlı budamı” ve “Corona batıda cana minnet” başlıklı iki yazı yazdım. Oda TV kendince çakacak bir malzeme bulup bana çemkirdi. Hâlbuki batıda yaşayan ama fıtratı bozulmamış dost düşman kime sorarsanız, size batı kültürünün yaşlıya bakış açısını anlatır. Sonra da daha az bile söylemişsiniz der.
Ahan da bir daha tekrar ediyor ve not düşüyorum. Batıyı yöneten küresel zalimler, perde arkasında belki de Corona’nın yaşlıları budamasını şampanyalar patlatarak kutluyorlar. Ekonomimizin sırtında ağır bir kambur olan yaşlılar azalıyor diye, belki de ellerini ovuşturuyorlar. Ama tabi ki bunu açıktan yapmayacaklardır. Açıktan yaşlılar için timsah gözyaşları dökseler de, onların cenazelerinde ağlasalar da bu gerçek değişmez.
Peki, neden bunları bu kadar iddialı söylüyorum? Çünkü batıda yaşlılar baş belası olarak görülüyor. Bir kere batıda anne baba hak ve hukukundan bahsetmek, ayıp gibi. Çünkü batı kültürü yeni nesli sadece ateist değil, biyonik robotlara dönüştürmüştür. Batı insanının anne babasına karşı her hangi insani his olan merhamet, şefkat veya acıma gibi bir duyguya kapılmasını beklenemez.
Bilindiği üzere yırtıcı kuşlar ve kimi yırtıcı hayvanlar, yavrusu uçabilecek veya ayakları üstünde durabilecek seviye geldikten sonra yuvadan kovarlar. Hatta gitmeseler, kendi yavrularına karşı şiddet de uygularlar. Tam hayvanlar, bunu ilahi bir mucize olarak, nesillerini devam ettirmek için yaparlar. Çünkü büyüyen yavru gitmeli ki, anne baba yeni yavrular yapsınlar. Böylece türün nesli devam etsin.
Evet, hayvanlar açısından bu, mükemmel bir davranış olup alkışlanacak bir durumdur. Ama ya insan? Peki, batılılar, 16 yaşına gelen çocuklarını dışarıya teşvik etme, 18 yaşına gelince de yuvasından atma işlemini neden yapıyorlar? Yavrularını yuvadan atma konusunda, hayvanları örnek alıyorlar ama nesli devam ettirmede değil. Yavru gitsin ki, özgür olayım, hazlarımı daha rahat yaşayayım. Diskoya, bara, pavyona, tatile daha rahat gideyim. İstediğim yerde, istediğim zaman, istediğimle daha rahat yatıp kalkayım vs… bu söylediğimiz durum geriden sayarsak, 1. ve 2. kuşak içindir. 3 kuşak olan yeni nesil, bu hazlar uğruna zaten evlenmiyor ve çocukta yapmıyor artık. Zaten batının ömrü çok kalmadı.
İşte bu ve benzeri nice sebeplerden dolayı batıda yaşlılık ve yaşlılar, sırtta büyük bir kambur, fuzuli bir yük ve ekonomik bir felakettir. Dolayısıyla “Corona batıda yaşlı budamı’dır” ve “Corona batıda cana minnettir.” Batıda 65 yaş üstü yaşlı nüfusun % 33 lerde olduğunu da hesaba kattığımız da, corona’nın üretilmesinin bir hedefi de yaşlı nüfusu çaktırmadan yük olmaktan çıkarmak olduğunu söylemek zor değildir.
Tabi bizim kültürümüzde bu söylediklerimiz normal değildir ve yadırganır. Çünkü bizim kültürümüzde yaşlılar, rahmet vesilesidir. Cennet annelerin ayakları altındadır ve “baba da o cennetin kapışır” biz ki elhamdulillah Kur'an ve Sünnete iman etmişiz. Bizim anayasamız olan vahiy bakın ne diyor? “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et.” (İsra 17/23-24) “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” (Lokman 31/14)
Resulullah’ın (sav) ise konuyla ilgi onlarca hadisinden sadece ikisi şöyledir. Resulullah (sav): "Size, büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?" diye üç defa sordu. Üç defasında da "Evet bildir, Ey Allah'ın Resulü." diyen-ashab-ı kirâma bunların sırasıyla; "Allah'a ortak koşmak, ana-babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek." olduğunu belirtir. (Buhârî, Edeb, 6) düşünebiliyor musunuz? Anne baba hakkı, burada cinayet işlemekten önce sayılmış.
Resulullah (sav) üç defa: “burnu yerde sürünsün yani zelil olsun, kahrolsun” dedi. Kim diye soranlara da: "Ana-babası veya bunlardan birisi yanında ihtiyarladığı hâlde, cennete giremeyip cehennemi boylayan kimse" dedi. (Müslim, Birr, 9).
Şimdi bu ramazan gününde neden bu iç karartan yazıyı reva gördüm? Şöyle ki! Hala akıllanmayan ve batasıca batı kültürüne, ısrarla “MUASIR MEDENİYET” demeye devam eden siyasetçi, sanatçı, tuzu kuru sosyete takımı vs. belki duyar da ders alırlar. Gelin yol yakınken kendi değerlerimize dönelim. Yoktan var eden Allah'ın (cc) şeriatına teslim olalım. Hem kendimizi, hem İslam ümmetini, hem zavallı batılıları ve derken tüm insanlığı, bu kokuşmuş batı bataklığından kurtaralım. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...