Yaşayan tecrübe
Hayatın akışı içerisinde anlam ve amaç
arayışımızda tecrübenin etkisi nedir? Tecrübe birikimimiz bizi geleceğe
taşıyacak ciddi bir etken midir yoksa hızımızı kesen bir bariyer midir?
Tekâmül yolunda tecrübenin katkısı nedir?
Doğrusu tecrübeler gerek bireysel,
gerekse toplumsal yolculuğumuzu anlatan ve hayat yolunda nasıl
yürüyebileceğimizi öğreten doğal bir okuldur…
Tecrübe ile gelen deneme, sınama,
görmüş-geçirmişlik bize sayısız göz verir… Gözlerimizin gözünü açar… Bu sayede
toyluklarımızı, acemiliklerimizi üzerimizden atar, olgunlaşma yolunda mesafe
alırız…
Bilgi ile harmanlaşmış tecrübe bize
birikim olarak döner, bilgelik ufukları kazandırır…
Acemi fodullarla, işi eline yüzüne
bulaştıranlarla, çokbilmiş ukalalarla ufuklar açılmaz, umutlar yeşermez…
Acemi iş bilmezlerle hangi işi sağlıklı
yürütebiliriz ki?
İnsan, tecrübesi ile hayat defterinden
fazlalıkları siler, hedefi yakınlaştıracak güzelliklere ulaşır…
Tecrübesi olmayanların hatırası da
olmaz, kayda değer hikâyeleri de olmaz…
Tecrübe birikiminin süzgecinden geçerek
olgunlaşırız…
Ruhumuz imbikten ne ölçüde geçerse
ağırlıklarımızdan da o ölçüde arınmış oluruz…
Yeni yaşamların inceliklerine vakıf
olmak istiyorsak tecrübeyi göz ardı edemeyiz…
Doğrusu tecrübe birikimi hayatın,mücadelenin
yol haritasıdır…
Diğer bir ifade ile tecrübe ikinci
akıldır… Ortak akıldır…
Aslında yaşanan acılar, akıllılar için
tecrübe, aptallar için ise diş ağrısıdır…Acılar bize çok şey öğretiyor, keşke
farkında olabilsek…
Sadece okuyup yazmakla, uzaktan
seyretmekle, fildişi kulelerden ahkâm kesmekle tecrübe oluşmuyor…
Serada, akvaryumda tecrübe kazanılmıyor…Sahada
olmak, arazide yürümek gerekiyor…
Feleğin çemberinden geçmeden fırsatlar
doğmuyor…Yokuşlar, fırtınalar, soğuk Şubatlar, kritik eşikler, acı krizler,
koyu kaoslar belki de yenikapıların açılmasına zemin oluyor…
Pişmeden nasıl olgunlaşacağız?
Hayatta tecrübe devşirmeden, alın
teriyle tecrübe edinmeden mahrumiyetlerden kurtulmak çok zor…
Yanlışı sürekli tekrarlayan, aynı yerden
defalarca ısırılan hâlâ akıllanmayanlara ancak acınır…
Dünyanın gam ve kederinden hisse almak,
ders çıkarmak ruhu güçlendirir…
Tarih ne için tekerrür ediyor… İbret
alınmadığı için değil mi?
Gereği gibi idrak edebilsek her tecrübe
bir reçetedir…
‘’Tecrübe aklın öğretmeni, düşüncenin
rehberidir.’’ der büyükler…
Her tecrübe ile bir yaşına daha girmiş
oluyoruz…
Bazı insanların algısı, sezgisi, görüşü,
hayal gücü, umudu, ufku tecrübelerden beslendikçe derinleşir…
Tecrübe ile edinilecek olan ferasete,
basirete, hikmete bugün ne kadar da muhtacız…
Yanlışlarımızı minimize edebilmek için
ortak tecrübelere kendimizi açık tutmalıyız, tekebbür ve gururumuz bizi tecrübe
birikimine uzak tutmamalıdır…
Karanlığa kurşun sıkmanın anlamı yoktur…
Bunları ifade ederken salt tecrübe tüm
sorunlarımızı çözmek için yeterlidir, demiyoruz…
Yeni nesillerin eskileri, eskiyi olduğu
gibi taklit etmelerini kastetmiyoruz…Her nesil kendi devrinin şartları içinde
yaşar…Fakat geçmişle arasına set çekmekle kendine nasıl yazık ettiğini bilmesi
gerekir…
Her bir tecrübenin ayrı bir maliyeti
vardır…Herkes tekrar tekrar aynı maliyeti ödemek zorunda mıdır?
Şunu da eklemekte yarar var,bazen bir
tehdit kaynağı olarak tecrübe bizi tıkayabilir…Bizi sınırlayan bir dezavantaja
dönüşebilir…
Sorgulamayı, eleştiriyi, tefekkürü
donduruyor veya öldürüyorsa tecrübeler bizim prangamız olmuş demektir…
Tecrübeyi mutlaklaştırmadan, aynı
zamanda tecrübeye sırtımızı dönmeden vasat bir zeminde dün ile bugünün
mutabakatını sağlamak durumundayız…
İslami hareket usta-çırak geleneğinden
hareketle geleceğe yürüyecektir…Üç kuşak bir arada yeni bir dünyanın inşası
için sahada olacaktır…