Yaşasın kadın!yaşasın hayat!
Cemal Metin Avcı isimli erkek tarafından vahşice öldürülen Pınar Gültekin faciası, erkeğin karanlık tarafına dair yeni sorgulamalarda bulunmamızı gerekli kılmaktadır. Sahip olduğumuz erkeklik kimliğinin karanlık tarafı ve şiddeti meşrulaştıran sosyo-kültürel kodlarla yüzleşip hesaplaşmadığımız sürece kadınlar, erkekler tarafından öldürülmeye devam edilecektir. Son 6 ayda erkekler tarafından öldürülen kadın sayısının 150’nin üstünde olması, korkunç bir insani facia ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Pınar Gültekin faciasından sonra yapılan tartışmaların problemin kaynağı olmayan tarafına, yani katilin ve maktulün kişiliği üzerinden yapıldığını görüyoruz. Katilin evli ve çocuk sahibi olması, kadının evli bir erkekle ilişki yaşaması gibi konular üzerinden tartışma yapılmaktadır. Kişilerin yaşam tarzları, dünya görüşleri ve medeni durumları, hiçbir şekilde bir erkeğin kadını öldürmesine gerekçe oluşturamaz. Bir erkeğin genç bir kadına musallat olması ve bunun sonucunda kadını vahşice öldürmesi üzerinde durulmalıdır. Erkeği kadın katili yapılan erkeklik kodlarının tamamını, yani erkekliğimizin karanlık tarafını sorgulamamız gerekmektedir.
Erkek, kendini normal biri olarak görmemektedir. Çok erken yaşlardan itibaren erkek olmanın erk ve güç sahibi olmak demek olduğu saplantısıyla yetiştirilen kişiler, erkek olmaktan ziyade erkekçilik olarak diyebileceğimiz bir ideoloji ve zihin dünyasının mahkumu olmaktadırlar. Erkekçilik, erkeğin dünyanın efendisi olduğunu, erkeğin her şeyin ölçüsü olduğunu savunan akıl ve ahlak dışı nitelikte bir inanç ve ideolojidir. Erkeği her şeyin ölçüsü sayan ve gücün mutlaka erkeğin tekelinde olmasını savunan erkekçilik ideolojisi, erkek kimliğinin kadından nefret etmesi üzerine kurulmasını sağlamaktadır. Kadınları katleden bütün erkekler, sevgilerinden, aşklarından ve kıskançlıklarından kadınları öldürdükleri yalanını söylemektedirler. Bu büyük bir yalandır. Erkekçilik ideolojisi, erkekleri kadın nefretiyle zehirlemektedir. Erkekler, kadından nefret ettikleri için kadını öldürmektedirler. Her kadın cinayetinin arkasında bir aşk veya sevgi hikayesi yoktur, nefret hikayesi vardır. Ahmet Cemil Aydın’ı Pınar Gültekin’e musallat ettiren şey, katilin kadına karşı duyduğu nefrettir. Kadına duyduğu nefreti tatmin etmek için katil, Pınar’ı boğmakta, yakmakta ve üzerine beton dökmektedir.
Erkekçilik ideolojisi, kadını tam insan olarak görmemektedir. Bu ideolojiye göre kadın, erkeği mutlu ve tatmin etmek için var olan alt insan olarak konumlandırılmaktadır. Kadın, erkeği tatmin etmek için yaratılan haz nesnesi değildirler. Erkekçilik ideolojisinin kadın nefreti şeklindeki zehirlemesine karşı, kadının tam insan olduğu gerçeğinin sahici anlamda erken yaşlardan itibaren bilinçlere kazınması gerekmektedir. Kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğu değeri üzerine yükselen yeni bir insan yetiştirme paradigmasına ihtiyaç vardır. “Kadın-erkek eşittir, ancak erkekler biraz daha eşittir” şeklindeki erkekçi ideolojinin iki yüzlülüklerinden veya eşitliğe değil adalete inanıyorum şeklindeki hezeyanlardan arınan yeni bir anlayışa ulaşmanın yollarını bulmalıyız. Kadın haklarının insan hakları demek olduğunu idrak etmeliyiz. Kadın-erkek eşitliğini eğitimin, sanatın, felsefenin, bilimin, ahlakın, hukukun, toplumun, edebiyatın ve ekonominin temel değeri haline getirmediğimiz sürece erkekçilik ideolojisinin ürettiği kadın nefreti, her açıdan insanlığımızı tüketmeye devam edecektir.
Erkeğin her şeyin ölçüsü olduğu, erkeğin kadın üzerinde mutlak hakimiyet kurma imtiyazına sahip olduğu sapkınlığına dayanan erkekçilik ideolojisine erkekler, doğuştan sahip değildirler. Erkekçilik ideolojisi, erkeklerin sonradan öğrendikleri ve içselleştirdikleri bir öğrenilmiş kötülüktür. Hacı Bektaş Veli, erkekçilik ideolojisinin öğrenilmiş kötülük olduğunu şu şekilde ifade etmektedir: “Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde/ Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde/ Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok/ Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde.”Erkekçilik ideolojisi, erkekleri hiçbir şekilde geliştirmeyen, sadece ölüm makinelerine dönüştüren bir barbarlık ideolojisidir. Erkekçilik ideolojisi, erkekleri kadın katilleri haline getiren bir cahiliye ve barbarlık yoludur. Erkekçilik ideolojisi, yaşatan değil, öldüren bir zehirdir. Kadını lanetleyen ve aşağılayan her türlü düşünce biçimi, aslında ölümü ve vahşeti kutsamaktadır.
Erkekçilik ideolojisinin kölesi haline gelmiş Cemal Metin Avcı isimli katil, ölümü kutsadığından dolayı Pınar’ı dövmekte, boğmakta, yakmakta ve üstüne beton dökmektedir. Cani Cemal Metin Avcı, ölümü kutsayan ve kadından nefret eden erkekçilik ideolojisine ait ölüm ritüellerinin tamamını icra etmiştir. Erkekçilik ideolojisi ölmeye ve tahakküme tapan bir sapkınlık ideolojisidir. Erkekçilik ideolojisi, kadını, hayatı, aklı, ahlakı ve özgürlüğü bütün olarak inkar etmekte ve değersizleştirmektedir. Erkekçilik ideolojisinin ölümü kutsamasına karşılık kadına en yüksek düzeyde insani değeri veren yeni bir hayat kültürü oluşturmak için çaba sarf etmeliyiz.
Yaşasın kadın! Yaşasın hayat!