Yasal Maskelerle Toplumun Çöküşü
Son günlerde medyada yankı bulan
yasa dışı kumar haberleri, hepimizi derinden sarsıyor. Özellikle sanat
dünyasının tanınan isimlerinin bu yasa dışı faaliyetlere karıştığına dair çıkan
bilgilere şaşırmadık. Mesele sadece bir grup sanatçının adının bu tür haberlerde
geçmesiyle sınırlı değil. Asıl üzerinde durulması gereken konu, kumarın toplum
üzerindeki yıkıcı etkileri ve kumar oynama kültürünün her boyutuyla ele
alınmasıdır.
Yasa dışı kumar, adından da
anlaşılacağı gibi, bir suçtur. Bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış,
cezai yaptırımlar devreye girmiştir. Gerekli adımların atıldığını, yetkililerin
gerekeni yaptığını düşündüğümüz bir noktada sorulması gereken şudur: “Yasal
kumar masum mudur?” Cevabımız -kesinlikle- ‘Hayır’dır.
Kumar ne yasal ne de yasa dışı
haliyle, herhangi bir toplumu ayakta tutacak bir faaliyet değildir. Her iki
türü de hayatın içinde yer alan bir ilaç gibi görünüp aslında toplumu
zehirleyen bir hastalıktır. Yasal kumar, insanların hayatına yüksek riskler ve
belirsizlikler katar. Yasa dışı kumar gibi, legal olanı da haneleri saran
borçları, ailesel çatışmaları, bireysel çöküşleri tetikler. Yani yasal kumar,
devletin denetimindeki ‘legal’ maskesiyle kurumsal bir görünüm kazanır ama
işleyişi toplumun alt sınıflarını hedef alır.
Dinimizde haram kabul
edilmiştir. İslam'ın öğretilerine göre, kumar oynamak insanın hem maddi hem de
manevi olarak zarara uğramasına yol açar. Allah, Kur'an-ı Kerim'de kumardan
uzak durmamızı emretmiştir.
Yasa dışı kumar, toplumda daha
derin bir çürümeyi başlatan gizli bir tehlikedir. Organizasyonlar, suç
çeteleri, kara para aklama gibi illegal işlerin odağı haline gelir. Bu da
topyekûn güvenlik tehditleri oluşturur.
Unutulmamalıdır ki, yasal kumar
da sadece maddi kayıplara yol açmaz; kumarın insan üzerinde yarattığı
psikolojik baskı, toplumda sevgi ve saygı bağlarını zayıflatır. Birçok insan, “kolay
yoldan zengin olma” hayaliyle kumara sarılır, ama bu hayallerini gerçeğe
dönüştüremezler. Sonunda, kumarın pençesinden kurtulmaya çalışan bu insanlar,
ailedir, çevredir, işyerleridir; kısacası toplumu oluşturan tüm birimlerdir.
Kumar insanın iradesine ve
değerlerine ihanet eder. Aileleri yok eder, emekleri heba eder ve toplumda
derin yaralar açar. Yasal kumarın da sadece adının önündeki ‘yasal’ kelimesinin
ona verilen müsamahanın topluma uzun vadede bir fayda sağlamayacağını
unutmamalıyız. Toplumda kumar kültürünü beslemek yerine, bu illetin tüm
şekilleriyle mücadele etmek, sadece suçluları cezalandırmakla kalmayıp,
farkındalık oluşturmak gereklidir.
Kumara karşı alacağımız önlemler
yalnızca cezai değil, kültürel ve toplumsal olmalıdır. Toplumda kumarın her
türüne karşı bir bilinç oluşturmak, bu illete karşı verdiğimiz en büyük
mücadele olacaktır. Herkesin kendi evinde huzur içinde yaşaması, çocuklarının
güzel bir geleceğe sahip olması, sadece suçlulara ceza vermekle değil,
toplumsal bilinçle mümkündür. Dinimiz, kültürümüz ve değerlerimiz kumar gibi
zararlı alışkanlıkları yasaklamaktadır. Zira, unutulmasın ki kumar oynamak,
aileyi, fertleri, hatta tüm toplumu kıskacına alarak büyük belalar getirir.