Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yasağın kalkması iyi oldu mu?

KEŞKE yukarıdaki soruya olumlu cevap verebilseydik. Yasağın kalkmasına karar verenleri ve sevinenleri üzmek istemeyiz. Olması muhtemelen hadiseleri ve bunların doğuracağı sonuçları öngörmek yöneticilerin boynunun borcudur. Aksini düşünmek istemeyiz ama gerçeklerle yüzleşmek gerekir.

Saygıdeğer yöneticiler karar verdiler ve 5 yıldan beri devam eden deplasman yasağını kaldırdılar. Niyetlerinin iyi ve güzel olduğu muhakkaktır. Gazete manşetleri de bu temenniyi dile getiriyor. Nitekim yasağın kalkmasından sonra ilk derbide Vodafone Arena'da şenlik havası vardı. Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek stada sarı kırmızılı taraftarların kortejin önünde yürüyerek geldi.

Sahada polis geniş güvenlik önlemleri alırken, Beşiktaşlı taraftarlarla Galatasaraylı seyirciler yan yana getirilmedi. Maçta 2706 emniyet mensubu ve 1450 özel güvenlik olmak üzere 4156 kişi vazife yaptı. Dursun Özbek ile Fikret Orman derbiyi yan yana seyrettiler. Siyah beyazlı taraftarlar Anadolu Ateşi Grubu'nun organizasyonu ile maç öncesinde tribün şov yaptı.

Statta taraftarlar bestelenen yeni marşla büyük coşku yaşadı. 41.903 seyirci kapasiteli statta mücadeleyi 37.396 taraftar izledi. Statta hasar vardı. Galatasaraylı taraftarlar maçı izledikleri tribünde yer alan 9 koltuk ve 2 hoparlörü kırdı. Sarı kırmızılı taraftarlar ayrıca bulundukları bölümdeki tuvalette yer alan 4 klozete de zayiat verdiler.

Şimdi işin uzmanı olarak psikososyal yorum yapalım: Malumdur ki, ülkemiz çok kritik ve zorlu bir süreçten geçmektedir. Ulusal bütünlüğünü ve uluslaşma sürecini tamamlayan ülkemiz iç ve dış odaklı ihanet şebekelerinin tehlikesi ve tehdidi altındadır. Bunun için çeşitli metotlara başvuruyorlar. Toplumun fay hatlarına, sinir uçlarına dokunuyorlar. Cemiyetteki ayrılıkları körüklüyorlar, ya da yapay farklılıklar meydana getiriyorlar.

Bunu hangi yolla veya ne şekilde yapıyorlar? Açıklama yapalım: Ayrılıkları körükleyerek "BİZ" ve "ÖTEKİ" kavramlarını derinleştiriyorlar. Öteki kişilere karşı duyduğumuz önyargılar ayırımcılığın temelini oluşturur. Önyargı ve ayırımcılık kuşkusuz insanlığın yüz yüze olduğu en ciddi problemlerinden birisidir. Önyargı toplum tarafından istenmeyen bir olgu olsa da herkes bir şekilde buna sahiptir.

Kabul etmek gerekir ki toplumumuz gençtir, ergenlik dönemini yaşamaktadır. Ergenlik dönemindeki topluluklar ayırımcılık ve önyargı içeren öfke tuzağına çabuk düşerler. Bu ayırımcılık ve önyargılar etnik köken, inanç, cinsiyet, sosyoekonomik özellikler zeminine oturur. Bu zemine oturan kalıp yargılar ve ayırımcılık istenmeyen olaylara davetiye çıkartır.

İç ve dış ihanet odakları metotlarını devreye sokarlar. Bu gaye ile kendilerine uygun kitleleri seçerler. Spor camiası özellikle futbol sever kitle bunların başında gelir. Belirtmek isteriz ki futbol bugünkü haliyle gösteri sanatına dönüştürülmüştür. Futbolun sağlığa olumlu katkısı en aza indirilmiştir. Futbolun daha çok seyirciye dayalı bir eğlence biçimi olduğunu ifade edelim.

Hedef seyirciler olduğuna göre dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Burada hedef alınan futbol seyircileri ve onların gençlik dönemleridir. Bu gençlik üzerinde oynayan şer kuvvetler fay hatları ile oynamaktadır. Buradan yola çıkarak şu kanaate varabiliriz: "Deplasmana giden seyirciler provokasyonlara açık ve alet haline gelebilirler."

Biz kaygılıyız ki, temenni etmeyiz ama 5 sene önceki durumlarla karşılaşabiliriz. İsterdik ki alınan kararda uzmanların görüşlerinden de yararlanılsın.

Sonuç: "Sahalardaki tel örgüler yaygınlaştırılmalı ve deplasman yasağı yeniden gözden geçirilmelidir.